Yirmili yaşlarda, hayatın henüz başındaydım.
Bir elektrik şirketinde çalışmaya başlamıştım.
Sağa sola gidip tesisat falan düşüyorduk
Ben tam çakmasam da, kabaca işleri yapıyordum, getir götüre bakıyordum filan
Ulan her patron böyle midir bilmem ki;
Ne zaman para almaya sıra gelse, patron çıkar meydana, başlar ahkâm kesmeye;
"Çocuklar bu şirket hepimizin. Çalışacağız, daha çok işler yapacağız, kazanacağız"
Ee nerde bizim para?
"Sen şimdilik şu avansı al, sonra inşallah daha iyi günler göreceğiz" vesaire..
Böyle böyle birkaç ay çalıştık tabi ama..
Para almaya gelince öğreniyorduk ki; Şirket hepimizinmiş, paranın ne önemi var filan..
Muhasebede çalışan benden birkaç yaş büyük bir Kemal abimiz vardı.
Evliydi ve iki yaşında bebeği vardı
Her işe koştururlardı onu
Bir de yanısıra amatör veya 3.ncü ligde falan yan hakemlik yapardı.
Varlıklı biri değildi, ancak geçiniyordu..
Hakemlik o zamanlar para etmiyordu ama O koşa koşa giderdi maça..
Dürüsttü.. Hevesli ve idealistti
Bir de hani filmlerde olur ya patronun yalakası müdürler?
Bir tane de bizde vardı böyle bir tip
"Üçkuyular Eshot garajına yarın tesisat yapılacak, gidin bugün ikiniz orayı kazıp hazırlayın" dedi bize
Para yok ama iş çoktu şirkette
İşçi parası deyince bu patron kısmı, kıçına ateş değmiş oğlak gibi zıplıyor nedense
Neyse...
Muhasebeci hakem abimiz;
"Müdürüm ben muhasebeciyim, kazmaktan çizmekten anlamam ki?" Dedi titrek bir sesle...
"Ben anlamam"dedi yalak müdür
"Şirkette herkes her işi bilecek!"
Arkadaş çaresiz boynu eğip malzemeleri sırtladı benimle birlikte
Alsancak'tan çıktık, Konağa geldik
Tam Saat Kulesi'nin önünde;
"Bana bak!" Dedim hakem abiye
"Benzin koymadan araba bile gitmez ama bu herifler bizi suyla çalıştırıyor. Bu şirket bizim falan değil abicim. Ben gidiyorum. Yeter artık! Yerim bana faydası olmayan şirketi! " diye bağırdım
Elimde ne kadar takım taklavat varsa yere bıraktım
Tam da Saat Kulesi'nin altındayız iyi mi?
Bizim abi hakem olduğu halde sigara içerdi..
Yaktı bir sigara..
Boş boş güvercinlere bakmaya başladı
Ben bana katılıp işi bırakacak mı diye bekliyorum...
Üç dört fırt çekti sigaradan, cüzdanını çıkardı
Bana bir bebek resmi gösterdi
"Bu benim ufaklık" dedi buğulu bakarak
"İşi bırakırsam o aç kalır" dedi
Sonra döndü, malzemeleri sırtladı, otobüslere doğru sallana sallana yürümeye başladı
Suratından düşen bin parçaydı
O gün O'nu son kez gördüm
Hayatımda belki de ilk kez çaresizliği görmüştüm işçi hakem Kemal ağabeyin gözlerinde
Duydum ki vefat etmiş
Ufaklık da muhtemelen bugün kırk yaşlarına gelmiştir
Tanısaydım keşke.. Babasını anlataydım O'na
Patron mu?
Eee... Düşmez kalkmaz bir Allah!
Bakılıyormuş
Altı üstü alınıyormuş
Eh.. Bu şirket hepimizindi..
Bu dünya da hepimizin
Sürünmek yasak değil
Abidin Tekin'in kaleminden...
BİR İŞÇİ HAKEMİN ARDINDAN..
06 Mayıs 2020 - 21:19