CHP ve İYİ Parti İzmir Milletvekili olarak 24, 25, 26 ve 27. Dönemlerde TBMM’de görev yapan Dr. Aytun Çıray, katıldığı programda, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı düşünüyor musunuz?” sorusuna yanıt verdi. Gazeteci Fatih Yapar’ın programında bu konuya açıklık getiren Çıray, “Ben milletvekilliğine ara verdim, siyaseti bırakmadım. Benim bilgim toplumda kabul gördüğü, deneyimlerinden yararlandığı sürece bildiklerimi paylaşmaya devam edeceğim” dedi ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığıyla ilgili bir düşüncesi olmadığını açıkladı.
İZMİRLİLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM, ANCAK…
Adının İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için geçmesinden, bunun çeşitli ortamlarda konuşulmasından dolayı İzmirlilere teşekkür eden Aytun Çıray, “Hem CHP, hem de İYİ Parti’de siyaset yapmanızdan dolayı isminiz başkanlık için geçiyor. Şu anda vekil de olmadığınıza göre, Büyükşehir başkanlığını düşünüyor musunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Beni bir yerlere layık görenlere teşekkür ediyorum. Ama faraziye üzerinden siyasi yorum yapamam. Bunlar insanların iyimser düşünceleridir. Bu konuda ben bir şey söyleyecek olursam, doğmamış çocuğa don biçmek olur. Benim belediye başkanlığı konusunda düşündüğüm bir şey yok. Varsayım üzerinden siyasi yorum yapamam. İzmirliler bir arayış içindeyse, yöneticileri çok iyi analiz etmeli. İzmir’i yönetenleri çok iyi analiz etmeli. Bu konjonktürden bağımsız olarak söylüyorum; İzmir ve İzmirliler, demokrasi mücadeleleri için, Atatürk çizgisi ve Cumhuriyet’in korunması için çok büyük fedakarlıklar yapıyorlar. Bu fedakarlıkların karşılığını vereceksiniz kardeşim. Nasıl olsa beni seçiyorlar, diye İzmir’i yönetmek olmaz. İzmir’in hak ettiğini, İzmirliye vereceksin. İzmir, adeta Türkiye için demokrasi mücadelesi veriyor. İzmirlilerin bu faziletli duruşunun da karşılığını vermek gerekiyor. İzmirlilerin, sorunların çözülmüş olduğu bir ortamda yaşamaları, en tabii haklarıdır. Bunu sağlamak da siyasetçinin görevidir.”
24. DÖNEM PARLAMENTO İLE BUGÜNKÜ ARASINDA DAĞLAR KADAR FARK VAR
Halen milletvekili olmadığı halde açıklamalarıyla sürekli gündemde olmasının, makamsız gündemde kalmanın kerameti sorulduğunda Aytun Çıray, şu karşılığı verdi:
“Halkla iç içe olmak, hem devlette hem siyasette önemli görevlerde bulunmak, önemli insanlardan çok değerli şeyler öğrenmektir, bu işin sırrı. Milletvekili olmadan önce de, bu kadar olmasa da programlara davet edilen, konuşanlardan biriydim. Siyaset yapma eylemi sadece Meclis’te olmaz. Türkiye’nin çok seçkin aydınları, yazarları, milletvekili olmadan siyaset yapmışlardır. Mesela Hüsamettin Cindoruk, sadece bir dönem milletvekilliği yapmıştır ancak Türkiye’de en çok sözü dinlenen, danışılan isimlerden birisidir. Sizin kamuoyunda saygın olmanızın, dinleniyor olmanızın milletvekili olmakla bir bağlantısı yoktur. Üstelik 24. Dönem parlamento ile bugünkü parlamento arasında dağlar kadar fark var. Bugünkü parlamento, bütçe yapma yetkisi olmayan, gensoru veremeyen, bakanlar kurulunun parlamentoya gelmediği, bakanlar kurulunun güvenoyu almadığı etkisiz bir parlamentodur. Sadece konuşan bir parlamentodur. Bir nevi iktidarın meşruiyet aracı haline geldi. Bu gerçekleri bildiğim için bu dönem böyleyim. Etkin bir meclis yok. Bu parlamentoda daha etkili olacağını düşünenler varsa, yanılıyorlar.”
SEÇİMDEN ÖNCE YAPTIĞIM UYARILARIN GERÇEKLEŞTİĞİNİ GÖRÜYORUM
Aytun Çıray, milletvekilliğinden ayrılanların bir süre sonra unutulduğu halde kendisinin gündemden düşmemesiyle ilgili olarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Koltuk değneğine güvenerek siyaset yapıyorsanız, birisi koltuk değneğini kolunuzun altından aldığı zaman düşersiniz. İnsanı kalıcı yapan bilgisidir, bilgiden daha değerli bir şey yok. Benim bilgim toplumda kabul gördüğü sürece, toplum deneyimlerinden yararlandığı sürece bildiklerimi paylaşmaya devam edeceğim. Ayrıca ben siyaseti de bırakmış değilim. Ben sadece milletvekilliğine ara verdim, Milletvekilliği bir meslek değildir, hizmet aracıdır. Bizim bu dönemde etkili olmamızın bir sebebi de, seçimden önce yaptığımız uyarıların seçim sonrası gerçekleşmiş olmasındandır. Millet için doğruları söyleyen bir siyasetçiyim. Seçimden önce yaptığım uyarıların gerçekleştiğini görüyorum. Seçimin kaybedilmiş olmasıyla yüzde 100 gerçekleşmiş oldu. Konuya tek tek bakmamak, sonuca bakmak gerekiyor. Sonuç nedir? Seçim kaybedilmiştir, muhalefetin kaybettiği bir seçim olmuştur. Demek ki o süreç yönetimi doğru yapılmadı.”