Gündeme Bakış'tan Hale Halime ERDOĞAN'ın haberine göre, Alsancak’ta 12 Temmuz’da su birikintisine basan Özge Ceren Deniz ile İnanç Öktemay, elektrik akımına kapılarak olay yerinde hayatını kaybetmişti. Deniz ce Öktemay’ın yaşamını yitirmesinin ardından başlatılan soruşturma kapsamında, bugün 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci duruşma gerçekleştirildi. 13 tutuklu 42 sanığın yargılandığı davada İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, İZSU eski Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu, GDZ Elektrik Dağıtım Şirketi Genel Müdürü Uğur Yüksel, Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Metropol Bölge Müdürü Ali Arcan da yargılanıyor.
KİM NE İFADE VERDİ?
Sanıklar ve avukatlarının hazır bulunduğu davada, ifadeler alınmaya başladı:
ÇELİK: “ŞANTİYE KURULUŞUNU YAPTIM”
Sanık Ahmet Çelik: Elektrik mühendisiyim. İşin yapıldığı tarihlerde Bursa'daydım. SGK dökümleri de mevcut. İşi yapan firmayla bir bağım bulunmamaktadır. Böyle bir olayla anılmakta olduğum için utanıyorum. 2016 yılı Nisan ve Mayıs ayında gelerek şantiye kuruluşunu yapmıştım. Demircan Firmasında herhangi bir görevim bulunmamaktadır. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum. Hat döşeme işine 2016 yılında başladık 4 ay 15 gün çalıştık, o da Küçükyalı ve Balçova bölgesiydi.
ARCAN: ‘ARIZA EKİPLERİ BANA BAĞLI DEĞİL’
GDZ Elektrik Metropol Bölge Müdürü Ali Arcan, “Görev ve sorumluluğum olmamasına rağmen bir hususu açıklamak istiyorum. Bakanlık tarafından eğitim sonrası EKAT belgesi olmayan hiçbir personel sahada arıza faaliyeti yürütemiyorlar. En az iki kişi sahada olur, bir kişi işi yaparken diğeri de o işin fen ve sanat kurallarına uyup uymadığına bakar. Uygunsuz bir davranışta ekip arkadaşı işi yapan arkadaşı uyarır. Arıza ekipleri bakana bağlı olmadığı için bilgilendirme yapılmıyor” ifadelerini kullandı ve beraatını talep etti. Avukatı yaptığı savunmada sorumluların İZSU ve Argan Mühendislik çalışanlarını olduğunu söyledi.
KÖSEOĞLU: “İZSU KUSURLU DEĞİL”
Duruşmaya SEGBİS ile katılan İZSU eski Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu savunmasında, " Onlar ölümü hak etmedi. İzmir de böyle bir olayı hak etmedi. Ben 30 yıldır yerel yöneticilik yaptım. 5 yıl İZSU'da genel müdür olarak görev yaptım. Bilirkişi raporuna ilişkin burada bulunuyorum. Ortada suç var ancak bu işte kusuru olmayanların mağdur olmaması önemli. İZSU bu konuda kusurlu değil. 560 sayılı yasanın 11. Maddesi genel müdürün tanımını yapar. Mevzuat gereği biz görevleri yardımcıları devredemeyiz. Ancak burada bir yetki devri yok. Genel müdür daire başkanına görev devredemez. Genel müdür ihale kararını verir. Arkadaşlarımız liyakatten bahsediyor. Bunu daire başkanına mal edemezsiniz" dedi.
“BEN GÖREVDE OLSAYDIM ARKADAŞLARIMIN İSMİNİ VERMEZDİM”
Liyakat vurgusu yapan Köseoğlu, "Genel müdürlük hizmetlerinin yürütülmesinde yeteri sayıda genel yardımcısı var. Biz bakanlığın istediği sayıda daire başkanı atadık. 30 ilçede görev yapacak liyakatli daire başkanı atadık. Barış Koç içeride ve mağdurdur. Ömer Bey yıllardır mühendislik yaptı. İZSU şemasında her daire başkanı 20 yıllık çalışmalarımızdır. İZSU hiçbir çalışmasından dolayı kimseye zarar vermedi. Çünkü İZSU'nun bünyesinde bin tane mühendis çalışır. Ben o gün görevde olsaydım arkadaşlarımın ismini vermezdim ve mağdur olmazlardı.
“YÜKLENİCİ SORUMLUDUR”
Köseoğlu savunmasına şöyle devam etti:
İZSU çalışması 4'ünde başladı 5'inde asfaltlandı. Bilirkişi bunu bilmiyor. Bilirkişi kabloların orada olmadığını bilirdi. Bilirkişi bana göre tek bir doğru söylemiştir. Bu kablo uygun döşenseydi yaşanmadı diyor. Tek doğru bu. AFAD defalarca alarm verdi. Izgaraya kablonun teması olsaydı, ızgara bir iletken daha önce yaşanırdı. Orada çalışma yapan arkadaşlarımız zarar verseydi sonuçlar farklı olurdu. Yine deniyor ki, trafiğe açılmış olmasından kaynaklı. Karayolları bakım yaptığı zaman yol açıldığında yaşananlardan sorumlu mu evet. Yüklenici sorumludur. Mevzuat der ki 5 yıl imalat hatasından kaynaklı sorumluluk vardır.
“ADLİ KONTROL ŞARTI KALDIRILSIN”
El insaf. Bu kadar mağdur etmeye kimin hakkı var? Yeterli sayıda ızgara neye göre yapılmadı? Elim olay yaşandıktan sonra bir çok yerden kablo yenilediler. Ben yeni bir rapor hazırlanmasını talep ediyorum. Siz 1200 mahallenin her noktasını görme şansınız olmaz. Aile üzüntülüdür, ancak biz de mağduruz. Ben polis eşliğinde İzmir'e geldim. Böyle bir olay hiç olmadı yine olmayacak. 5 yıldır defalarca orada sokak hayvanı vefat etmiş. Bunlar dikkate alınmadan bizim yeni genel müdürümüz, şube başkanları, amirler, mühendisler buradayız. Bilirkişi raporundan kaynaklı olarak. Bilirkişi bu olayı yaşadığında daire başkanımız Barış Koç gidiyor. Mağduriyetlerin giderilmesi adına mahkemenin teknik bilgileri ışığında aydınlatılması gerekiyor. Görüntüler incelendiğinde İZSU'dan kaynaklanmadığını görebilirsiniz. Mağdurum suçlamaları kabul etmiyorum. Adli kontrol şartının kaldırılmasını talep ediyorum.
YILDIRIM: "DENETİMLERDE ŞİRKETİ TEMSİL EDİYORUM"
Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Sistem İşletme ve Bakım Müdürü Ekrem Yıldırım: " 2015 yılında bir görevim yok. 2019 yılında sistem işletme müdürü olarak görev yaptım. Anlaşmaların takibi, bütçelerin planlanması görev tanımım içerisinde. Malzeme teknik şartnamelerini hazırlamak ve bilgi akışını sağlamak ve denetimlerde şirketi temsil ediyorum. Arıza takibi bana bağlı değil. Bana ve bana bağlı kişilere sahadan bilgi akışı yok. Özet olarak sahada yapılanması olan birim değilim. EFDK tarafından yayımlanan planlı bakımlarını ve sahada ifası bana bağlı değildir. Sahada meydana gelen olaylara ya da arıza sonrası yapılan bakım değildir. Ayrıca planlı bakım faaliyetlerini yer üstü varlıklara gözlem ve muayene şekilde yapılır. 2024 yılında yapılacak olan bakımlar bildirildi. Bu davaya konu olan saha işgücü yönetim sisteminden bahsetmek isterim. Sahada yapılacak işler için iş envanteri oluşturulur. Aydınlatma, etüt, yeni abone bağlantısı gibi işlemler oluşturulur. Ekipler sahadayken yaptıkları işlemlerle ilgili bilgileri tabletlere girerler. İhbarlara istinaden oluşturulan iş emirleri ile ilgili ben veya bana bağlı birimlerin kontrolü yok. Sorumluluğumuz ve görevimiz yoktur. Takibi ile ilgili de görevim yok" dedi
ERDOĞAN: "BEN ONLARA İNANIYORUM"
İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, "Bu dönemde daire başkanlığı kadrosunda bulunmaktaydım. 4 Ocak’ ta yapılan çalışma hakkında gerekli izahatlar yapıldı. Genel müdürlüğe önce vekaleten atandım, sonra asaleten atandım. Bu olay olduktan sonra bakanlığa yardımcı olmak için elimizden geleni yaptık, sanık sandalyesinde bulunan Barış Koç, isimleri kendi yazdı. Yargılamadan kaçılmadı. Bu arkadaşlarımız sahada emeği olan insanlar, herhangi bir muhtarı arayın onları tanırlar. Arkadaşlarımız yaptıkları işlerin fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu ifade etti. Ben de onlara inanıyorum, bir an önce ailelerine kavuşmalarını diliyorum" diye konuştu.