İstinaf Mahkemesi tarafından, Libya’da şehit olan MİT mensuplarının cenazeleriyle ilgili haberler nedeniyle yargılanan ve aldıkları hapis cezaları onanan gazetecilerden Barış Pehlivan ile Murat Ağırel'in İnfaz Savcılığı'ndaki işlemleri tamamlandı.
"COVİD İZNİYLE SERBEST BIRAKILMALARI GEREKİR"
Ağırel ile Pehlivan, cezaevi aracına bindirilerek Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na gönderildi. Barış Pehlivan'ın avukatı Hüseyin Ersöz, gazetecilerin tutuklulukta geçirdikleri sürenin değerlendirilmesiyle ilgili ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:
"İnfaz savcılığı tarafından kapalı ceza infaz kurumuna sevk işlemleri yapıldı. Kapalı ceza infaz kurumu da cezalarının infazı yönünden kapalı ceza infaz kurumunda infaz edilecek bir cezaları olmadığından, ceza infaz kurumuna sevk edecek. Geçtikten sonra da Covid izniyle serbest bırakılmaları gerekmektedir.”
MURAT AĞIREL: "BİZLER KALEMİMİZİ NAMUS BİLİRİZ SUSMAYIZ, KORKMAYIZ, ASLA DA ALIŞMAYIZ"
Murat Ağırel, "Şehit olan vatan evlatlarına şehadet dilediğim için bugün tekrar cezaevine giriyorum. Şehit edenler, onların finansörleri ise ülkemde top atışlarıyla, turkuaz renkli halılarla karşılanıyor. Bizler gazeteciyiz. Kalemimizi namus biliriz. Korkmayız, susmayız ve asla da alışmayız" dedi.
Gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Aydın Keser ve Ferhat Çelik, “MİT mensuplarının ve ailelerinin kimlik, görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgileri yayımlamak, yaymak ve açıklamak” suçlamasıyla aynı davada yargılandı. İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Murat Ağırel, Aydın Keser ile Ferhat Çelik 4 yıl 8 ay, Barış Pehlivan ile Hülya Kılık ise 3 yıl 9 ay hapis ceza almıştı. Aynı davada yargılanan Barış Terkoğlu ile Eren Ekinci ise beraat etmişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi'nin cezaları onamasının ardından gazeteciler Murat Ağırel ile Barış Pehlivan, Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek teslim oldu.
Barış Pehlivan, teslim olmadan önce Twitter hesabından "Üçüncü kez… İşte geldik, gidiyoruz… Hoşça kalın şimdilik" dedi.
Gazeteci Murat Ağırel ise Çağlayan Adliyesi önünde, haklarındaki hapis cezalarının kesinleştiğini, bu durumda infaz savcılığının haklarında yakalama kararı çıkarması gerektiğini belirterek, "Biz de savcılarımıza yardımcı olmak için ‘Bize yakalama kararı çıkarmanıza gerek yok biz gelip teslim oluyoruz’ dedik Barış’la birlikte" açıklamasını yaptı. Soruları da yanıtlayan Murat Ağırel, şunları söyledi:
“ÜLKEMİZ ADINA UTANÇ VERİCİ DURUMLAR YAŞANIYOR: Ben de çantamı hazırladım infaz savcılığına gideceğim ‘Biz buradayız’ diyeceğim. Ve işlemlerin bir an önce tamamlanmasını isteyeceğiz. Cezaevine teslim olacağız, Silivri’ye gideceğiz. Süreci göreceğiz hep birlikte. Biz de bilmiyoruz ne olacağını. Denetimli Serbestlik’ten yararlanacağız ama hangi koşullarda nasıl yararlanacağız, süre ne kadar olacak? Türkiye’de herkese uygulandığı gibi mi uygulanacak göreceğiz hep birlikte. Kamuoyuyla birlikte biz de öğreneceğiz. Ama şimdi bugün teslim olmak için İnfaz Savcılığı'na geldim. Tabii ki üzücü. Nasıl üzücü? Türkiye’de, hukukun siyasetle bir arada olmaması gerekiyor. Bir arada anılmaması gerekiyor. Ama ne yazık ki geldiğimiz konjonktürde ülkemiz adına utanç verici durumlar yaşanıyor. Hukuk, söyleyeceğini söylemiştir. Biz de bununla ilgili başka hukuk yolları var, onları arayacağız.
SUSMAYIZ, KORKMAYIZ, ASLA DA ALIŞMAYIZ: Gazeteciler, kaçma şüphesiyle tutuklanır ya. İşte gerçek gazeteciler kaçmazlar. Varsa suçları veya yaptıkları herhangi bir olumsuzluk, gelirler yargıda hesabını verirler ve mücadeleye devam ederler. Bizler gazeteciyiz. Kalemimizi namus biliriz. Korkmayız, susmayız ve asla da korkmayız. O gün iki vatan evladının şehadetini yüceltmek için attığımız bir Twitter mesajında sergilediğimiz tavır onların maneviyatına duyduğumuz saygıydı.
AYM VE AİHM’E GİDECEĞİZ: 5 yılın altında olduğu için yargılama süreci yok. Biz Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gideceğiz. Tabii ki Anayasa Mahkemesi’nden biz bu kararın bozulacağına eminiz. Çünkü dosyayı okuyan, dosyaya hakim olan bir kişinin, bu şekilde kararın olmayacağını net şekilde görürler, hukuk varsa eğer ülkemizde. Şimdi düşünün biz iki vatan evladının Libya’da şehit olmasından sonra ifşa ettiğimiz gerekçesiyle ceza aldık. Daha önce bizim cezaevinde kalmamız için casusluk suçlaması addedildi bize. Bundan beraat ettik. Sonra dendi ki, ‘Siz fotoğrafları ifşa ederek, bu suça sebebiyet verdiniz. Ardından bu fotoğrafların zaten paylaşıldığını, bu fotoğrafların zaten kamuoyunda olduğunu, şehidimizin defnedileceği yerdeki muhtarların Facebook hesaplarında paylaşıldığını mahkemeye sunduk. Ve neticede savcılık da kabul eti. ‘Her ne kadar bu fotoğraflar daha önce ifşa edilmiş olsa da biz bunun bu şekilde olduğunu düşünüyoruz’ dedi. Niyet beslendi. Savunmamda da söylemiştim, bu bir niyetnameydi.
VATAN EVLATLARIMIZI ŞEHİT EDENLERİN FİNANSÖRLERİ TOP ATIŞLARIYLA KARŞILANDI: Bunun, MİT mensuplarının ifşasından dolayı olmadığını çok iyi biliyoruz. Biz o gün, iki vatan evladının şehadetini yüceltmek için attığımız bir twitter mesajında sergilediğimiz tavır, onların maneviyatına duyduğumuz saygıydı. Şimdi bugün, Libya’daki vatan evlatlarımızın şehit olmasına sebebiyet veren kişi, darbeci Hafter’i biz ülkemizde ağırlayacağımızdan bahsediyoruz. Dışişleri Bakanlığı’mız açıkladı. Ona silah, bomba, füze satan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve 15 Temmuz’da 250 tane vatan evladını şehit eden, o olayın finansörü addedilen ki bunu ben söylemiyorum, devlet kaynakları söylüyor. O kişileri biz burada top atışlarıyla karşıladık ve turkuaz halılarda karşılayarak, birlikteliğimizi güçlendirdik mesajı verdik. Şimdi de Cumhurbaşkanımız orada. Ve bugün biz, o kişilerin şehit ettiği evlatlarımızı andığımızdan dolayı cezaevine gireceğiz. Kamuoyunun takdirine bırakılacak kadar açık ve net bir durum bu.
"YOLSUZLUK YAPAN İNSANLAR HAKKINDA TEK BİR SORUŞTURMA YOK"
Murat Ağırel'in adliyeye gelişi sırasında yanında olan CHP Mersin Milletvekili avukat Ali Mahir Başarır da gazetecilerin cezaevine girmeleri dolayısıyla duyduğu üzüntüyü dile getirerek, şunları söyledi:
“Bu ülkede yolsuzluğu, haksızlığı, hukuksuzluğu takip eden gazeteciler cezaevine giriyor. Yolsuzluk yapan insanlar hakkında tek bir soruşturma yok. Biz burada o kadar somut yolsuzluklar ilgili suç duyurusunda bulunuyoruz ki biz daha adliyenin kapısından sizin yanınıza gelene kadar takipsizlik kararı veriliyor. Biz iki arkadaşımız, çok kıymetli arkadaşımız Murat Ağırel ve Barış Pehlivan neden burada, niçin? Benim gerçekten bugün canım acıyor. Çok üzüntü verici bir olay. Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye'nin gazetecisi, aydını bunu hak etmiyor. Ama hep beraber özellikle onların kalemiyle aydınlık günleri beraber yakalayacağız. Benim gerçekten bugün canım acıyor. Ben üzülüyorum. Çünkü ikisi de onuruyla, cesaretle yazan insanlar. Niye yazıyor doğru bildiklerini yazıyor. Bizde onların verdikleri bilgileri mecliste konuşuyoruz. İki arkadaşım bugün cezaevine girecek. Hayır biz bunu kabul edemiyoruz. Artık bir parça utansınlar sözün bittiği yer."
BARIŞ PEHLİVAN: SADECE GAZETECİLİK YAPTIĞIMIZ İÇİN
Barış Pehlivan, “Fiilden ziyade failin hedef alındığı bir davaydı bu. Sadece gazetecilik yaptığımız için tekrar cezaevine giriyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın, dönüp dolaşıp, tarihin bizi haklı çıkardığını herkes görecek" dedi.
"İNFAZ KANUNU GEREĞİ HEMEN SERBEST KALMAMIZ GEREKİYOR"
İnfaz savcılığına çıkmak için adliyenin içinde beklerken konuşan gazeteci Barış Pehlivan, "Fiilden ziyade failin hedef alındığı bir davaydı bu. Sadece gazetecilik yaptığımız için tekrar cezaevine giriyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın, dönüp dolaşıp, tarihin bizi haklı çıkardığını herkes görecek" dedi.
Bir dakika dahi yatmamaları gerektiğini söyleyen Pehlivan, "İnfaz Kanunu gereği hemen serbest kalmamız gerekiyor. Hatta cezaevine dahi girmememiz gerekiyor. Ama ilgili arkadaşlar gereğini yapacaktır diye düşünüyorum" dedi.
AĞIREL: BOYUN EĞMEYECEĞİZ
Gazeteci Murat Ağırel de “Barış söyleneceklerin hepsini söyledi. Sadece susmayın, korkmayın ve alışmayın. Bu yapılanların ve yapılmaya çalışılanların gayesini biliyoruz. Yargılandığımız davanın sonucu, sebepleri başka. Biz bu sebeplere boyun eğmeyeceğiz" dedi.
TERKOĞLU: "BU ÜLKEYE HUKUK DAĞITAN İNSANLARIN AYIBI"
Murat Ağırel ve Barış Pehlivan'a destek için Çağlayan Adliyesi'ne gelen Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, "Bu adliyelerden uyuşturucu kaçakçılarının, katillerin, mafya üyelerinin serbest bırakıldığı şartlarda onlar, şu anda gelip kendi ayaklarıyla teslim oldular. Bu da bu ülkenin değil ama bu ülkeye hukuk dağıtan insanların ayıbı diye düşünüyorum" dedi.
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, aldıkları hapis cezaları onandığı için teslim olan meslektaşlarına destek için Çağlayan Adliyesi'ne geldi. Aynı davada kendisi de yargılanan ancak beraat eden Barış Terkoğlu, ANKA Haber Ajansı'na şöyle konuştu:
11 YIL SONRA YAŞADIĞIMIZ ŞEYLERİN AYNI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM: “11 yıl önce 14 Şubat’ta, yani 2011'in 14 Şubatı'nda Barış Pehlivan, ben, Soner Yalçın, Ayhan Bozkurt hep birlikte Oda TV’den gözaltına alınmıştık, Zekeriya Öz’ün kararıyla. 15 Şubat sabahı emniyette uyanmıştık. Açıkçası 11 yıl sonra yaşadığımız şeylerin aynı olduğunu düşünüyorum. Biz aynıyız, buradayız. Bugün ben girmiyorum, girip çıktım. Barış Pehlivan giriyor ama bu hukuksuzluğu yapanların da aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bu onların alıştığı, hep uyguladıkları bir yöntem. Biz, bu yöntemi tanıyoruz, biliyoruz. Alışmayacağız, mücadele edeceğiz. Ve bu mücadelenin sonunda inanıyorum ki bizden sonraki kuşak bunlarla karşılaşmayacak.
ÇOK KISA SÜRE DE OLSA CEZAEVİ DENEYİMİ YAŞAYACAKLAR: Ben, bu davadan beraat ettim. Murat Ağırel 4 yıl 8 ay, Barış Pehlivan 3 yıl 9 ay ceza aldı. Türkiye’de almış olduğunuz cezalarla hapishanedeki yatarı farklı kavramlar. Bunu normal olarak insanlar bilmiyor. Ayrıca pandemi döneminde 3 yıllık bir denetimli serbestlik altında, tabiri caiz ise izin veriliyor. Bu nedenle arkadaşlarımız bu cezaları almış olsa da bu cezaların yatarı 3 yılın altında olduğu için kısa sürede denetimli serbestlik ile bırakılmalarını bekliyoruz. Ancak bir şekilde çok kısa süre de olsa cezaevi deneyimi yaşayacaklar.
DIŞARIDA KALANLAR DAHA ÇOK ÜZÜLÜYOR: Bu hissi daha önce yaşamış biri olarak şunu söyleyebilirim: Dışarıda kalanlar daha çok üzülüyor, içeriye gidenin yanında olamadığı için. Ben, bu adliyeden çok defa girdim çıktım, cezaevine gittim. Orada, bu yaşadığım üzüntü kadar üzüntü yaşamadım. Çünkü orada bir şekilde işin aktörüydüm. Burada, bir şekilde müdahale edemediğim bir sürecin içerisindeyim. O yüzden çok sevdiğim yoldaşımı, kardeşimi, birlikte mücadele ettiğim kardeşimi cezaevine uğurlamak, bir gün bile olsa, bir an bile olsa hukuksuzluğa teslim etmek benim için acı veren bir şey.
BU ÜLKEDE HUKUK DAĞITANLARIN AYIBI: Ama şunu görüyorum; Barış ile biraz önce içeride birlikteydim, güçlü bir şekilde bununla mücadele etmeye hazır bir şekilde, hatta bildiğiniz gibi kendi ayaklarıyla gelip teslim olmak için buraya geldi. Ama unutmasınlar ki Barış buraya ayaklarıyla geldi ama onu 6 ay boyunca içeride tutanlar, kaçma şüphesiyle içeride tuttular. Öte yandan da bir gün bile tutmamaları gereken bir soruşturmada da suçluların rahatça gezebildiği, bu adliyelerden uyuşturucu kaçakçılarının, katillerin, mafya üyelerinin serbest bırakıldığı şartlarda onlar, şu anda gelip kendi ayaklarıyla teslim oldu. Bu da bu ülkenin değil ama bu ülkeye hukuk dağıtan insanların ayıbı diye düşünüyorum.”