Gazetem İzmir / Yusuf ERKEK - Gazetem İzmir ve Atürk TV ortak yayınıyla ekranlara gelen Salih Erkek ile Erkekçe programının konukları Yüksek İnşaat Mühendisi, BATUDER Genel Başkanı Akın Kazançoğlu ve İzmir Ticaret Odası Disiplin Kurulu Üyesi, işadamı Yağız Kaan Kazanoğlu oldu. İzmir’de ticaret hayatında 50 yıldan fazla deneyime sahip olan ve uzun yıllar boyunca İzmir Ticaret Odası Başkanvekilliği görevinde bulunan Akın Kazançoğlu’nun ekonomiye dair değerlendirilmeler yaptığı programda mübadele döneminde Türkiye’ye göç edenler hakkında olumsuz düşünceler sarf eden ve gelen tepkiler üzerine İEKK Başkanlığı görevinden istifa etmek zorunda kalan Sıtkı Şükürer’de konuşuldu.
Salih ERKEK: Bugünkü canlı yayınımızda iki değerli konukla karşınızdayız. Konuklarımdan birisi başta İzmir’e ve tüm Türkiye’ye katkısı olan, Yüksek İnşaat Mühendisi, BATUDER Genel Başkanı Saygıdeğer ağabeyin Sayın Akın Kazançoğlu. Sayın ağabeyim hoşgeldiniz, şeref verdiniz. Akın Kazançoğlu kimdir, kendinizi kamuoynuna tanıtabilir misiniz?
Akın KAZANÇOĞLU: Hoş bulduk değerli Salih kardeşim. İzmir TV’de sizinle olmak bizi de mutlu ediyor. Sizde İzmir’de iz bırakan, yıllarca hizmet etmiş, etmeye devam eden bir kardeşimizsiniz. İzmir Mühendisler Odası’nda mühendis olarak 50 seneyi aşan bir hizmetim var, İzmit Ticaret Odası’nda ise 35 yılı aşan bir hizmetimiz var. Çeşitli hizmetlerde bulunduk, taş taş üstüne koyduk. Ticaret Odası’nda uzun yıllar meclis üyeliği, 17 – 18 sene başkan vekilliği yaptım. Bu süre zarfında birçok projenin altına imza attık. Kruvazörlerin getirilmesinden EXPO sürecine kadar birçok projenin arkasında hizmet edenlerden biriydik. Bu süre zarfında çok değerli insanlarla çalıştık, yetiştirdiklerimizin arasında bugün üst düzey yerlere gelmiş insanlar var, onlarla da ayrıca gurur duyuyoruz. Yaptığımız iz bırakan çalışmaların başında Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı HABİTAT geliyor. Dünyanın en büyük toplantısıydı. 28 öncelikli konu arasında benim hazırlamış olduğum 3 proje seçilmişti. Türkiye’de 220 büyük kuruluşun katıldığı bu elemasyonda ben 3 ayrı konferans verdim. Kentlerin yeniden yapılanması, trafik ve otopark sorunları, kent bilgi sistemleri gibi içeriği olan konferansla bu konuları 25 – 26 sene önce Türkiye’de gündeme getiren ilk kişilerden birisi olmanın gururunu taşıyorum. Bu başarımdan dolayı Birleşmiş Milletler bizi İnsan Yerleşimleri Türkiye üyesi yaptı, dünyanın ayrı yerlerindeki toplantılara katıldım, raporlar hazırladım, konuşmalar yaptım, hep katkılarda bulundum. Daha sonra Birleşmiş Milletler benim hazırladığım raporları 6 ya da 7 lisana çevirerek bütün dünyaya yaydı, birçok ülke uyguluyor. Her zaman başta İzmir’imize, Türkiye’mize bir şeyler katmaya çalıştık, dolayısı ile dünyaya da katkımız oldu. Atalarım yüz yıl önceki savaştan sonra buraya yerleşti, bir Balkan çocuğu olarak Balkanlara da çok önem verdim, 10 ya da 11 Balkan ülkesi gezdik, İzmir Ticaret Odası’nı oranın kardeş ülkesi yaptık, bazılarının kalkınma ön fizibilite raporlarını hazırladık. İzmir’de de çeşitli kurum ve kuruluşlarda görev yaptım, İZFAŞ yönetiminde yer aldım, mühendis olarak da çeşitli projelerde, çeşitli üretim alanlarında emeğim ve eserlerim var. Üniversitede hocalık yaparak bu bilgi ve birikimlerimi gençlerimize aktarma fırsatı buldum, şuanda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Ticaret Konsey üyesi olarak İzmir’den destek oluyorum. Sizinle de Kadifekale başta olmak üzere birçok çalışma yaptık, sizin de benim de öyledir, bastığımız her taşın altında izimiz var. İzmir’e faydalı olmak duygulandırıcı bir şey.
Salih ERKEK: Akın ağabey sizi 35 yıla yakın zamandır tanıyorum ve sizi tanımaktan onur ve şeref duyuyorum, sizin dostunuz, kardeşiniz olduğum için ayrıca gururluyum. Şimdi birini yetiştiriyorsunuz, o da sizin gibi saygın, sevecen, insanlara katkı koymaya çalışan, babasının izinden emin adımlarla yürüyen biri Sayın Yağız Kaan Kazançoğlu. Sevgili kardeşim sen de hoş geldin, şeref verdin. Öncelikle kendini tanıtır mısın?
Yağız Kaan KAZANÇOĞLU: Öncelikle ben de sizinle bir arada olduğum için çok mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. İzmir Ekonomi Üniversitesi Matematik ve İşletme bölümlerinden mezun olduktan sonra Ege Üniversitesi Pazarlama ve EMBY Yüksek Lisansını yaptım. Ardından askerlik vazifemi yerine getirdim ve 2011 yılından beri ailemin üçüncü kuşak temsilcisi olarak inşaat sektöründe faaliyet göstermekteyim. Bina inşaat projeleri, ardından inşaat yapımları, müteahhitlik sektöründe hizmet vermekteyiz. Son iki yıldır İzmir’de güzel bir sosyal medya ajansı kurduk, güncel bir sektörü olduğu için bu mecradaki yerimizi aldık, şuanda kurumsal işler yapmaktayız. Bu firmayı da eşimle birlikte yönetiyoruz. 5 yıl İzmir Ticaret Odası’nda meclis üyeliği yaptım, son dört yıldır da Sayın Başkanımız Mahmut Özgener’in önderliğinde İzmir Ticaret Odası Disiplin Kurulu üyesi olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda da 40 yaş altı İzmir Ticaret Odası Genç Girişimciler Kurulu’nun da başkanlığını yapmaktayım.
Salih ERKEK: Değerli kardeşim maşallahın var ama bir ağabeyin olarak sana daha fazla göz önünde bulunmanı, bu başarılarını kamuoyuna yansıtmanı, kendini daha fazla tanıtmanı tavsiye ediyorum. Sevgili Akın ağabey, sizi ekonomi üzerine konuşmak için programa davet etmiştim ancak fütursuz biri çıktı ve “Bu kentin mübadeleyle gelen insanları, daha sonra İç Anadolu'dan gelen insanları, daha sonra Doğu ve Güneydoğu'dan gelen insanları, daha sonra başka yerlerden gelen insanlar... Her gelen, her gelen bir daha istisna. En büyük ihanet mübadeleyle gelenlerdir. Bu kente sürekli mütemadiyen ihanet ediyorlar. Dünyanın en büyük lağım çukurunu ben yaratmadım” şeklinde fütursuzca beyanat verdi. Sizde kendisine cevaben “Zaman zaman böyle çıkışlar yapanlar oluyor. Bu açıklamayı kadersizlik olarak karşılıyorum. Yazık, hiç beklenmeyen bir açıklama. Yazıklar olsun. Çok kadersiz bir açıklama, bu açıklamayı anlamak mümkün değil. Eğer mübadeleyle İzmir’e gelenler olmasaydı, bu şehir gelişmezdi. Neden İzmir, Türkiye’nin en çağdaş kenti, bu süreçte buraya gelen insanların büyük katkısı var. Toplumun mozaiğini oluşturdu İzmir, kadersiz bir açıklama yapmış” cümleleriyle tepkinizi gösterdiniz. Ayrıca AK Parti adına İzmir İl Başkanı Sayın Kerem Ali Sürekli, İzmir Milletvekili Sayın Mahmut Atilla Kaya, CHP adına İzmir İl Başkanı Sayın Deniz Yücel, İzmir Milletvekilleri Sayın Kamil Okyay Sındır, Sayın Sevda Erden Kılıç, Sayın Ednan Arslan, İYİ Parti adına Sayın Aytun Çırak, MHP adına İzmir İl Başkanı Sayın Veysel Şahin, isimlerini sığdıramayacağımız kadar sayıda siyasetçiler, Sivil Toplum Kuruluşu yöneticileri “En büyük ihanet mübadeleyle gelenlerdir. Bu kente sürekli mütemadiyen ihanet ediyorlar” sözlerini sarf eden kendisine sayın diyemeyeceğim Sıtkı Şükürer isimli şahsa gerekli cevapları verdiler, tepkilerini gösterdiler. Şahsım Salih Erkek olarak bu zata birkaç kelam etmek istiyorum; “Ey Sıtkı Şükürer, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Atamız Gazi Mustafa Kemal Atatürk nereli? Yüreğin yetiyorsa buna cevap ver. Yaptığınız fütursuz açıklama ile kendisini saydığımız, sevdiğimiz Sayın Tunç Soyer’i de zor durumda bıraktın, yanında görevliydin, ancak sizin bu görüşlerini bilseydi, ayrımcı ruhunuzu fark etseydi sizi yanında bir dakika dahi tutmazdı. Size AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti yöneticileri, milletvekilleri gereken cevapları verdiler. Ben Mardinliyim, 8 yaşında Mardin’den çıkıp İzmir’e geldim. Türkçe konuşmayı bilmiyordum, kendimi geliştirdim, yurdumu, vatanımı, yurdumda yaşayan her insanı sevdim, saydım. Akın Kazançoğlu ağabeyim o zaman İzmir Ticaret Odası’nda görevliydi, dönemin İZTO başkanı Ekrem Demirtaş ile el ele verdik, Kadifekale Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği’ni kurduk ve oraya Türkiye’nin en büyük ikinci sivil Türk Bayrağı’nı diktik. Tekrar söylüyorum, ben Mardinliyim, Kürt bir ailenin çocuğuyum, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, Kürt’üm ama insanlarımıza, bayrağımıza, vatanımıza olan sevdamızla bu işlerin altına imza attık. Bu vatanı Türk, Kürt, Boşnak, Göçmen, Arnavut, Laz, Alevi, Sünni ayrımı yapmadan kurtardılar. Sen kimsin ya? Acaba sen nerelisin bunu merak ediyorum. Şimdi bir şey söylerdim de terbiyem müsaade etmiyor. Yazıklar olsun, bütün ırklara dil uzatmışsın ulan sen! Sevgili Akın ağabeyim lütfen kusura bakmayın, bu konuda çok ama çok sinirliyim. Bu konu hakkında kamuoyuna açıklama yaptınız ancak buradan da görüş ve düşüncelerini dinlemek istiyoruz.
Akın KAZANÇOĞLU: Balkanlar’dan gelip İzmir’e yerleşen bizler, yıllardır, Anadolu’nun Konya şehrinden, Doğu’dan diyelim ki Erzurum’dan, Güneydoğu’dan örneğin Mardin’den gelen ve İzmir’e yerleşen vatandaşlarla okullarda, iş hayatında, meclislerde beraberiz. Benimde atalarım Balkanlar’dan geldi. Bizler aynı toprakların insanlarıyız, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu meclisinde yer almışız, Atalarımız Türkiye Cumhuriyeti’nin varolması için çaba göstermişler, katkı koymuşlar. O zamandan bu zamana kadar İzmir’de belediye başkanlığı, milletvekilliği, iş insanlığı yapmışız, şehrimize katkı koymuşuz. Ben giriş kısımda kendimden bahsettim, tekrar etmeye gerek yok, 50 yıldır bu şehir için çalışıyorum, hiçbir beklentim olmadı. Tek isteğim bir Akın Kazançoğlu vardı ve bu şehir için bu katkıları koydu densin istedim. Bütün dünyada karışıklık var, Rusya – Ukranya sıkıntıları var, siyasi sıkıntıların yanı sıra ekonomik sıkıntılar var. Her zamankinden fazla milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde böyle kırıcı, dökücü, insanları aşağılayıcı konuşmalar yapılmamalı. İzmir’i lağım çukuru yaptılar demiş, bu söylenecek laf mı? Üzüntü verici bir şey, bunun özrü yok, kabul edilecek bir şey değil!
Salih ERKEK: Sevgili Yağız sen de bu şehirde yıllardır emek veriyorsun, ömrünün yarısından fazlasında bu şehre hizmet vermiş bir ismin de oğlusun. Bu sebeple senin görüşlerin de çok önemli. Konu hakkında söylemek istediklerin nelerdir?
Yağız Kaan KAZANÇOĞLU: Salih ağabey bu açıklamayı okuduğumda, çocukluğumdan beri sizlerle büyümüş biri olarak sizlerden duyduğum bir sözü hatırladım; boğaz dokuz boğumludur. Bir söz söylemeden dokuz defa düşüneceksin, ondan sonra konuşacaksın. Ve İzmir’de Ekonomik Koordinasyon Kurulu gibi bir kurumun en tepesindeysen senin herkesi kucaklayıcı olman, her kesimi kucaklayıcı konuşmalar yapman lazım. Bu kişi kucaklamak bir yana kalsın ayrıştırıcı bir konuşma yapmış. İnsanlığı ayırmak, insanları ayırmak hiç kimseye düşmez, hepimiz Allah’ın yarattığı, etten kemikten insanlarız, birleştirici, kucaklayıcı olmamız gerekiyor, hele ki öyle bir konumda, makamda olan bir insanı bu şekilde ayrıştırıcı konuşmalar yapması çok yanlış olmuş. O makamı işgal etmesinin hiçbir anlamı kalmamıştı, kamuoyu baskısı sonrasındaysa istifa etti. O koltuğu işgal etmeye devam etseydi Sayın Tunç Soyer Başkana da zarar vermeye devam etmiş olacaktı.
Salih ERKEK: Değerli kardeşim yüreğine sağlık. Sayın Akın ağabeyim sizinle biraz da dünya ve Türkiye ekonomisi üzerinden konuşmak istiyorum ve değinmek istediğim bir konu daha var. Kira stopajları %10’dan %20’ye çıkmış. Şimdi biz garip bir kiracıyız, bu mülkün sahibi biz değilken bizlerden neden kira stopajı alınıyor? Adamların yatları katları var, Allah daha çok versin ama garibanın üzerine yüklenen bu stopaj nedendir? Kusura bakmayın Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Ekonomi Bakanım, bu bir adaletsizliktir! Lütfen bu kanunu değiştirin.
Akın KAZANÇOĞLU: Salih kardeşim senin şuandaki serzenişin tam olarak halkın sesidir. Şuan bakıyorsunuz yollarda insanlar yok, en kalabalık caddelerde, sokaklarda, alışveriş yapılan yerlerde insanlar yok. Bugünden bahsetmiyorum, gelecek Mart ya da Nisan ayında daha sıkıntılı günler yaşayacağız, bu Mayıs ayına kalmaz! Dünya genelinde de ekonomik bir bunalım var ama bizdeki daha da fazla. Bu noktada oturup uzun vadeli, rayına oturacak şekilde ekonomik, sosyal reformlar yapılmalı. Gece birinin aklına bir şey geliyor, sabah kanunlaşıyor. Böyle olmaz, ülke böyle yönetilemez. Tarım ve hayvancılık ülkemiz için çok önemliyken yakıt fiyatları, gübre fiyatları, tohum fiyatları artıyor. Bunlarla beraber ne oldu şuanda? Enflasyon aldı başını gitti. Muhakkak suretle bunları önleyici tedbirlerin alınmasın gerekiyor, barajın önüne küçük set kurmakla olmaz. Tedbir alınıyor mu derseniz, ufak tedbirlerin haricinde pek bir önlem alındığını sanmıyorum, görmüyorum. Ufak tefek önlemlerle bu barajın suyunu tutamayız. Ülke olarak artılarımızda var, eksilerimizde… Bizim dileğimiz, bu eksileri gidererek, Türkiye’yi daha kalkınan daha fazla refah içinde olan bir ülke haline getirmek.
Salih ERKEK: Sevgili ağabeyim bu noktada bir şey söylemek istiyorum; Sayın Reisi Cumhurumuz bu ülkeye en büyük katkıları sağlayan isimlerden biridir. Yollar, tüneller, barajlar, havaalanları, hastaneler yaptılar, bunun yanı sıra da Türkiye düşmanları ile savaştı. Ama artık bu hizmetler biraz beklemeli, ekonomiye yön verilmeli değil mi?
Akın KAZANÇOĞLU: Şuanda bazı tedbirler alınmış, asgari ücret artırılmış, emekliye zam yapılmış olsa dahi halk enflasyonun altında, gelen yüksek miktardaki faturalar altında ezilmeye devam ediyor. Verilen meblağ eriyor, değil 12 ay 2 ya da 3 ay daha idare etmez, bunun çıkarı yok, eriyip gidecek. Ben bir mühendis olarak, taraf tutmadan, objektif olarak bakıyorum olaya, biliyorsunuz, Gelişmiş 20 ülke var, G – 20 olarak adlandırılıyor, ülke olarak 20 ülkenin içerisindeyiz ancak da Arjantin’den sonra ikinci büyük enflasyonu yaşayan ülke konumundayız. Geçen sene 14,5 oranlarında olan enflasyon bu sene %37’lere dayanmış, %36.08 durumda. Arjantin’de %50.09. Bu iki ülke haricinde bir tek Brezilya oda %10.06 oranında çift basamaklı enflasyona sahipken diğer ülkelerin hepsi tek basamaklı. Biz maalesef ipin ucunu kaçırdık. Ülkede faiz oranları bile tek kalemde değil, gelinen nokta bu. Üzülüyorum, olmaması gerekiyor bunların, hemen tedbir alınması gerekiyor. Hepimiz takip ediyoruz, 5 ya da 6 aylık süre içerisinde görevden alınan bakanları, Merkez Bankası başkanları görüyoruz. Bu durum partiler üstü bir sorundur. Herkes diyor ki ben gelirsem şunu yaparım, bunu sözden öteye götüren bir ekip göremiyoruz, hani projeler nerede? Hani bu söylediklerinizi yapacağınız kadrolar nerede? Bunların sistematik bir yapıya oturtulması lazım, tekrar tekrar söylediğim, günü birlik tedbirler ile ekonomiyi rayında tutamayız. Bu tabi merkezi hükümette, yerel hükümette, kurum ve kuruluşlarda böyledir. Dünya genelinde ekonomik sıkıntı yaşanıyor ve biz ülke olarak bundan bazı ülkelere göre daha fazla etkileniyoruz çünkü dışa bağlı bir ülkeyiz. Bu dışa bağlılık nedir, akaryakıttır, enerjidir. Bütün açığımız enerji ve akaryakıttan kaynaklanıyor. İran olsun, Rusya olsun şalterleri kapatırsa halimiz ne olacak? Ülkemizde çok doğru şekilde araştırmalar yapılıyor, bunlar çok faydalı lakin bir an önce kendine yeter bir ülke olmalıyız.
Salih ERKEK: Değerli ağabeyim çok doğru konulara değindiğiniz için size teşekkür ediyorum. Ülkede genel ve yerel siyasette birliktelik maalesef yok. Merkezi hükümetin sözcüleri yerel hükümete yükleniyor, yerel hükümetin görevi iline / ilçesine hizmet etmektir, onlar kalkıyor siyasete karışıyor. Göreve gelmişsiniz, bu halk size o yetkiyi vermiş, birlik olup hizmet edin. Aksi takdirde bir yere varamayız! Sevgili Yağız bu söylemlerimize karşı İzmir’de ticaret yapan bir genç olarak senin düşüncelerin nelerdir?
Yağız Kaan KAZANÇOĞLU: Tabi ki şu anda küresel bir kriz var, enerji piyasalarında artan maliyetler, bunun yanında yarın sabah ne olacağının belirsizliği ekonomimizi kötüye sürükledi. Çok değer verdiğim bir hocam vardı, para korkaktır, korktuğu yere gelmez derdi. Şuanda da Türkiye piyasasının bozuk olmasından dolayı para korkuyor ve gelmiyor. Ülke olarak ihracatta çok iyi olsak da maliyet giderleri yüksek olduğundan kar edemeyen işadamları boşa çalışmamayı, içeride de karlarının artmasını istiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız her zaman katma değerli iş yapılması yönünde çağrıda bulunuyor. Tamam, katma değerli iş yapacağız ama bunun için teşvikler lazım. Nasıl derseniz; örneğin gıda konusunda katma değer vergilerinin düşürülmesi lazım. Sanayicimizin üretim karlılığının artırılması için yine örnek veriyorum enerjide ÖTV’nin düşürülmesi lazım. Enerjide derken akaryakıtta, doğalgazda ve elektrikte bu yönteme gidilmesi gerekli. Şuanda hangi esnafla konuşursam konuşayım kira bedeli kadar, bazıları kira bedellerinden yüksek elektrik faturası ödediğini söylüyor. Yapılası gereken enerjide, ÖTV ve KDV’de indirime gitmektir. Bunun haricinde tahminimce hükümetin önümüzdeki ilk 6 aylık süreçte KGF desteği çıkaracağını düşünüyorum çünkü ihtiyaç var. Başka bir yöne değinirsek, son yıllarda havaalanlarımız, yollarımız, hastanelerimiz yapıldı ama tarım ve hayvancılık çok gerilere gitti. Bana göre tarım ve hayvancılığa çok büyük destek vererek artırılması gerekiyor. Tarlalarımız boş duruyor, mazot fiyatlarını düşürmeliyiz, KDV’de indirime gitmeliyiz ki boş duran tarlalar sürülsün.
Akın KAZANÇOĞLU: Salih kardeşim Yağız’ın da dediği gibi önü açık tedbirlerin alınması lazım. Merkezi hükümetimiz de bunu yapmaya çalışıyor ama bu işleri yapmak kolay değil. Örneğin demir fiyatları ortada, 7’den 11’e çıktı. Bakanlar çıkıp konuşuyor, doğru söylüyorlar ama sonuç olarak fiyatlar iki katına yaklaşmış durumda. Bu durumda rekabet şartı ortadan kalkıyor, malını satamıyorsun. Maliyetlerin artınca satış fiyatlarında artıyor. Bir malı bir kişi yüz liraya satıyorsa burada ama Bulgaristan 80 liraya satıyorsa gider oradan alırsın.
Salih ERKEK: Akın ağabey ülkemizde engellenemeyen fırsatçılar, faizciler var. En basit örneği 30 Ekim tarihinde doğal afet yaşadık, yaşanan depremden dolayı insanların evleri yıkıldı, kimisinin evi ağır hasar gördü, eskiden 200 liraya nakliyecilik yapanlar 2 bin lira istemeye başladı. 1500 lira olan ev kiraları 2500 liralara çıktı. Çarşıya alışverişe çıkıyorsunuz bir manavdaki aynı meyvenin fiyatı az ilerideki manavda farklı. Neymiş efendim serbest piyasa ekonomisiymiş. Şahsen ben buna karşıyım, kaldırılması taraftarıyım.
Akın KAZANÇOĞLU: Çok haklısınız, bazı noktalarda fiyat istikrarına gidilmesi lazım.
Yağız Kaan KAZANÇOĞLU: Özel sektörün bazı kollarında bunu sağlayabildiler. Örnek olarak demirde ve cam sektöründe bu sağlanabildi. OSB ham maddesinde bunu yaptılar, ihracat yasaklandı, malların yurt içi piyasaya verilmesi zorunluluğu getirildi, böylelikle fiyatlar biraz daha aşağı çekildi. İsteyince oluyor!
Salih ERKEK: Akın ağabeyim son sözleriniz nelerdir?
Akın KAZANÇOĞLU: Salih kardeşim eğitim aileden başlar derler, tüm insanlarımıza sesleniyorum, evlatlarınıza güzel eğitim verin, vatana, millete bağlı bireyler olmaları yönünde telkinlerde bulunun. Aile eğitiminden sonra gelen eğitimlerinde imkanlar doğrultusunda önlerini açın, okumalarını engellemeyin daha çok teşvik edin. İki oğlum var, büyük oğlum şuanda profesör oldu, bölüm başkanı, Yağız ise genç bir girişimci, başarılı bir işadamı, onlarla gurur duyuyorum. En büyük zenginliğim çocuklarım. Yağız’ın önü açık, altyapısı çok sağlam, birçok üniversiteden çağrı alsa da ticari yoldan yürümeyi tercih ediyor. Umarım herkesin evladı ailelerinin yüzünü güldürsün, yeni nesil ülkemizin geleceğidir, onları en güzel yerlerde görmek bizleri çok daha mutlu edecektir.
Salih ERKEK: Sevgili Yağız, baban seninle ilgili çok güzel cümleler kurdu. Bu bir evlat için bence dünyalara bedel bir durumdur. Bu anlamda sen düşüncelerin ve son sözlerin nelerdir?
Yağız Kaan KAZANÇOĞLU: Salih ağabey ben babamla ortak iş yaptığımdan, onunla Ticaret Odası’nda görev aldığımdan dolayı mutlu olduğum kadar kendimi çok da şanslı hissediyorum. Onun bilgi ve birikimlerinden faydalanmak en büyük eğitim, en büyük ansiklopedi benim için. Bir diğer şanslı olduğumu düşündüğüm konuysa sizin gibi ağabeylerimin, amcalarımın olmasıdır. Sizlerle olmak çok güzel bir duygu.
HER ZAMANKİNDEN FAZLA BİRLİK OLMALIYIZ!
BATUDER Genel Başkanı Akın Kazançoğlu “En büyük ihanet mübadeleyle gelenlerdir. Bu kente sürekli mütemadiyen ihanet ediyorlar. Dünyanın en büyük lağım çukurunu ben yaratmadım” sözleriyle gündem oluşturan ve gelen tepkiler üzerine İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı görevinden istifa etmek zorunda kalan Sıtkı Şükürer’in sözlerini üzüntü verici bulduğunu söyledi
15 Şubat 2022 - 09:56