İzmir Emek Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla bugün Alsancak’taki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanan yüzlerce kişi, "Her yer Gezi, her yer direniş", "Gezide düşene, dövüşene selam", "Ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları atıp, "Biz Geziciyiz, siz gidici", "AKP ve emir erleri hesap verecek" dövizleri taşıdı. Eyleme HDP İzmir Milletvekilleri Murat Çepni ile Serpil Kemalbay da katıldı.
"HUKUKSUZLUĞU KABUL ETMİYORUZ"
Oturma eylemi sonrası Gezi Parkı direnişinde hayatını kaybedenler anısına saygı duruşu yapıldı. Basın açıklamasını, Emek ve Demokrasi Güçleri adına DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı yaptı. Açıklama şöyle:
"AKP, iktidarını mutlaklaştırmak, ülkeyi daha büyük bir karanlığa sürüklemek, yağma ve talanı sürdürmek için yargı eliyle, ceza davalarıyla ülke tarihinin en haklı, en onurlu direnişlerinden biri olan, hemen tüm illerde milyonlarca yurttaşın katıldığı Gezi direnişini karalamak ve mahkûm etmek istedi. İki kez beraat kararı verilmiş olmasına rağmen kararların bozulması ve yeniden açılan davanın karara bağlanmasıyla Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı çıktı. Bu haklı ve onurlu direnişi paylaştığımız arkadaşlarımız için verilen kararlar hukuksuz ve dayanaksızdır. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz; arkadaşlarımız da Gezi kadar aktır, yanlarında olmaya devam edeceğiz.
"ARKADAŞLARIMIZIN YANINDAYIZ"
Uğrunda mücadele verdiğimiz her değerin AKP iktidarı tarafından yok edilmek istendiğini, bu kararın iktidarın kabusu haline gelen Gezi direnişine yönelik siyasi bir kinle ve talimatla alındığını biliyoruz. Ancak biliyoruz ki bu karar, aynı zamanda demokrasi, eşitlik, özgürlük, laiklik, barış isteyen milyonlarca insana tam da seçim sathına girildiği bir dönemde verilen bir gözdağıdır. Bir kez daha altını çiziyoruz; Gezi direnişi kimsenin talimatıyla olmadı. Gezi direnişi, emekten, eşitlikten, özgürlükten, laiklikten, barıştan, demokrasiden yana olanların bu tahayyülü deneyimlediği kendiliğinden bir halk hareketiydi. Gezi’de polislerin ve sivil faşistlerin şiddetiyle yaşamını yitiren tüm arkadaşlarımıza borcumuz, bu karanlığa son vermek. Biz uğrunda mücadele ettiğimiz değerlerin, hayatımızın en anlamlı ve onurlu günleri olan Gezi direnişinin arkasındayız, arkadaşlarımızın yanındayız."
"OLMAYAN DELİLLERLE KARAR ALDILAR"
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ise davanın hukukla ilgili olmadığını savunarak şunları söyledi:
"Cumhuriyet savcılığının dosya içerisinde olduğunu söylediği ‘gizli tanıkları çıkarın karşımıza’ dediklerinde hiçbiri ortada yoktu. Olmayan delillerle bir karar tesis ettiler. Dosya içerisinde mahkumiyeti kanıtlayabilecek en ufak bir delil bile söz konusu değil. Daha önce verilen mahkeme kararları bunu açıkça ortaya koyuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden verilmiş, davadaki tutukluluğun siyasi olduğuna ilişkin kararları yok saymak için dosyaları birleştirerek mahkûmiyet kararı çıkarmaya çalıştılar. Beklediler ki Gezi'de sokağa çıkan insanlar vazgeçsinler. Beklediler ki istedikleri gibi korku imparatorluğu yaratabilsinler. Duruşma sonrası meslektaşımız çok net bir yanıt verdi. ‘Kararlarınıza asla teslim olmayacağız, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz' demişti. Ali İsmail Korkmaz'ın, Berkin Elvan'ın katilini yargılamak yerine Gezi'de görev almış insanları cezalandırarak hukukun tükendiğini tekrar ortaya koydular. Tek adam rejiminin getirdiği şey, mahkeme kararlarıyla insanları baskı altına almak, onları devletin ceberut sopasıyla karşılaştırmak. İstiyorlar ki kimse konuşmasın. Biz de Gezi'deydik."