Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müge Güler Özden, insanın yaşam konforunu düşüren, sebep olduğu kaşıntı sebebiyle kişileri oldukça rahatsız eden uyuz hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bu konuda birçok araştırma yapan Prof. Dr. Özden, uyuzun son yıllarda önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya başladığına dikkat çekti.
"YAKIN TEMASLA İNSANDAN BULAŞIYOR"
Prof. Dr. Özden, uyuz hastalığının artışı, bulaşması ve tedavisiyle ilgili bilgi vererek, “Bunun küresel ısınma, göç hareketleri ya da yaşam tarzındaki bazı değişikliklerle açıklanması mümkündür. Salgın şu anda ülkemizin çok önemli bir gerçeğidir. Uyuz insandan insana yakın temasla bulaşan bir parazittir. İnsana özgü bir parazittir. Hayvanlardan bulaşması özellikle bu salgında insana ait uyuzun hayvanlardan bulaşması söz konusu bile değildir. İnsandan insana yaklaşık 10-15 saniyelik bir yakın temasla bulaşabilen, vücut ısısı ile bulaşma riski artan bir ajandır. Bu hastalığın tedavisinde yapılan en büyük hatalardan bir tanesi sadece hastayı tedavi etmeye çalışmaktır. Tüm ailenin aynı anda hasta olsun olmasın tedavi edilmesi çok önemlidir. Henüz yumurtadan çıkmamış uyuz parazitlerinin hastanın sağlık olduğu gibi yanlış bir algıya yol açabileceği önemli bir ayrıntıdır. Bütün aile bireyler tedavi olmazsa pinpon etkisi oluşacaktır. Bir hasta iyileşirken diğer hastalanacak, o iyileşirken diğer hastalanacaktır. Bir türlü kurtulmak mümkün olmayan kısır döngüye girilir. O yüzden hasta olsun olmasın tüm aile bireyleri tedavi olmalıdır" diye konuştu.
Uyuz kaşıntısının çok rahatsız edici bir kaşıntı olduğunu belirten Prof. Dr. Özden, sözlerine şöyle devam etti: "Özellikle vücut ısısının artışı ile bu kaşıntının artması çok tipiktir. Özellikle yatağa yattıktan sonra vücut ısısı artmaya başlamasıyla beraber uyuz da harekete geçecek ve kaşıntı şiddetlenecektir. Tutulum yerleri önemlidir. Özellikle derinin ince olduğu, daha sıcak ya da yumurtaları rahatlıkla bırakabileceği yerleri seçer. Elin iç yüzleri, meme başı çevresi, genital bölge, kasıklar ve göbek çevresi en sık karşılaştığımız bölgelerdir. Tedavi sürecinde eskiden bir kez bile krem sürmek yeterliyken, aslında çok kolay tedavi edilebilen bir ajanken şimdi biraz direnç gelişti. Burada ısrarla 6, 7, 8 defa belki tedaviyi tekrarlamak 1 hafta 10 gün aralarla büyük fayda vardır. Artık ülkemizde yapılan bir tablet, oral tedavi ajanı da var. Tropikal tedavi ile iyileşmeyen vakalarda doktor kontrolünde oral tedavi ile desteklemek yapılması gereken bir durumdur. Oldukça etkili oluyor. Kıyafetlere çok dikkat etmek gerekiyor. Kıyafetlerin 60-70 derecede yıkanması, kızgın ütü ile ütülenmesi, yıkanamayan kıyafetlerin 10 gün kadar hava almayacak şekilde paketlenip kullanılması önemlidir. Kızgın ütü yaparken dikiş aralıklarına dikkat etmek gerekiyor. Yumurtalar dikiş aralarında kalabilir."
"30 KAT HIZLA YAYILIYOR"
Yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi veren Özden, “Ülkemizdeki salgının aslında daha evvel yıllarda başladığını biz dermatoloji uzmanları olarak fark etmiştik. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü ve kendi sağlık otoritelerimize de veri sağlamak amacıyla çok merkezli çalışma yapmıştık. Türkiye’nin her yerinden veri topladık. Gördük ki 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında vaka sayıları çok az ve belli sayıda giderken birden bire 2017’den sonra ilk olarak 7 katına, sonra 30 katına çıkacak kadar hızlı bir salgın başlamıştı. Pandemi bu salgın hızını bir az yavaşlattı. Pandeminin bitişiyle birlikte, insanların yeninde temas kurmasıyla beraber 30 kat hızlı başlayan salgın tekrar kendi ivmesiyle beraber ne yazık ki devam ediyor. Hepimizi tehdit altına alıyor. Herkes her an uyuz olabilir” şeklinde konuştu.