Bu karda, kışta, boranda, tipide kara toprağın altında üşümüyor musun sen?
Bu vahşet, kin, gözyaşı, kan kokulu dünyada masum bir yediveren gülü endamıyla çekip gidişin yok mu aramızdan, yüreğimizi yakıyor.
Betonlaşan gözyaşına inat, katılaşan yüreklere inat, tüm masumluğunla gidişin yok mu aramızdan...
Kimsenin kimseyi sevmediği, anlamadığı, acımadığı, kin kustuğu, kan akıttığı bu vicdanı kirli adamların dünyasından bir melek gibi gidişin yok mu senin..
Gözlerde güneşin sıcaklığı,gönüllerde merhametin kalmadığı bu kahpe dünyada öyle bir namuslu gidişin vardı ki melekler arasına...
Erdemin, faziletin,s evginin kalplerde çürüdüğü bu kirli vicdanlı adamların pis dünyasından gidişin yok mu senin...
Ah ÖZGECAN!..
Vicdanlar gibi yer yüzünü gök yüzünüde kirlettiler bu katil ruhlu cani adamlar..
Bunlar insanlığa düşman..
Bunlar çiçeğe, böceğe, kuşa, kurda, kadına kızana, oğula, anaya düşman bu kara vicdanlı adamlar..
Sevmek nedir bilmez bunlar..
Namus nedir semtlerine hiç uğramamıştır bunların.
Elleri kanlı, ruhları canidir bunların.
Anaları yoktur, bacıları yoktur, bunlar için herşey mübahtır.
Zerre kadar vicdan taşımamışlardır yüreklerinde.
Şerefsizliği madolyon bilip tasma gibi asmışlardır boyunlarına.
Ah ÖZGECAN! Ah can..
Yürekleri de kirlidir bu vahşilerin, gözleri de.
Bunlar hayatlarında hep puslu havaları sevdiler vahşi hayvanlar gibi, masum kurbanlarına saldırmak için.
Hiçbir zaman bir ırmağın türküsünü dinlemedi bunlar,bir ormanın gümbürtüsünü duymadılar..
Kirliydi vicdanları, dişlerinden kan akıyordu salyayla karışık. Kudurmuşlardı.
Ve bunlar bilmezler bir türkü söyleyerek seslerini dağlara vurmayı. Sadece homurdanırlar ayılar gibi..
Ah ÖZGECAN! Melekler ordusuna bir kumandan edasıyla yok mu aramızdan ayrılman. Bir ebabail edasıyla, bir ceylan sedasıyla sen gittin,bizde köz oldu yürekler.
Ruhun şad olsun..
Mekanın cennet..
Not: Bana bu satırları yazmama vesile olan Belgin Bayer arkadaşıma teşekkür ederim.