AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen başarısız darbe girişimi ve sonrasında yaşanan süreci değerlendirdi. Kocabıyık, 15 Temmuz’un açıkça bir işgal girişimi olduğunu ifade ederken, “249 şehidimiz, 2196 gazimiz var. 15 Temmuz şehitleri bize neleri feda edeceğimizi gösterdi. Bu topraklarda daha binlerce yıl hür bir biçimde hayat sürmemizi sağlayacak bir ortamı garanti altına alıncaya kadar yapılması gereken her hamleyi yapacağız, alınması gereken her kararı alacağız” dedi.
Salih Erkek: Sayın Vekilim ülke gündemi çok yoğun ama öncelikle milli iradeye gerçekleştirilen saldırı hakkında görüşlerinizi almak istiyorum. O gün ve sonrasında yaşananları bizimle paylaşır mısınız?
Hüseyin Kocabıyık: 15 Temmuz hadisesine, darbeler tarihimizin getirdiği bir dil alışkanlığından olsa gerek, "darbe" veya "FETÖ Darbesi" diyoruz. Bu yanlış bir tanımlamadır. 15 Temmuz açıkça bir işgal girişimidir. Başka devletler adına bir takım unsurlar aracılığıyla Türkiye'nin işgali denemesidir. Mutlaka darbe terminolojisini kullanacaksak eğer, insanlık tarihinin en soysuz, en alçak, en şerefsiz ve en acımasız darbe girişimidir.
O güne gelince: o gün Türk milletinin bütün ruhuyla ve cesametiyle yeniden tarih sahnesine dönüş yaptığı gündür. İkinci kurtuluş savaşı denmesi yerinde bir tanımlamadır. Müstevliler ve onların yerli işbirlikçileri millete ve devlete saldırdılar, Türk milleti onları püskürttü. Devlet ve hukuk, işgalci maşalarını bir köpek gibi tek tek yakaladı. Bu ülkenin Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan milletiyle beraber dünyaya vatan ve demokrasi dersi verdi. Şimdi iç düşman FETÖ örgütü devlet aygıtından temizleniyor.
Salih Erkek: FETÖ, yurt içinde büyük darbe alsa da yurt dışındaki üyeleri aracılığıyla yeniden bir yapılanmaya gittiği belirtiliyor. Bu yapılanmanın etkileri ve boyutları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Tehlike hala devam ediyor mu?
Hüseyin Kocabıyık: Bence Türkiye'nin içinde herhangi bir tehdit ihtimali kalmamıştır. Çünkü içerde FETÖ'nün kafası önemli ölçüde kopartıldı. Ancak bu örgüt kendi enerjisini kendisinin ürettiği klasik bir örgüt değil. Bu örgüt küresel güçlerin kullandığı bir aparat. Büyük ülkelerin istihbarat teşkilatlarının bir uydusu haline gelmiş. Dolayısıyla yeni taktik yönelişler içerisine girmesi beklenmelidir. Nitekim yeni stratejileri bir tür dış diaspora haline gelmek. Şimdi ona çalışıyorlar. Bir “mağdur topluluk” haline gelip bulundukları ülkelerden Türkiye'ye dönük zarar verme operasyonlarını yürütmek istiyorlar. Bu bile bu örgütün ne kadar alçak ve hain bir örgüt olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu örgütün tek bir elemanı bile faaliyet halindeyse tehlike devam ediyor demektir. Şunu iyi bilelim: Fetullah Gülen koca bir milleti onlarca yıl kandırmış, Türk milletinin en ulvi duygularını, hayırseverliğini sömürerek parasını çalmış ve o parayı emperyalistlerin hizmetine sunmuş, bu ülkenin zavallı çocuklarını bir robota dönüştürerek vatansız, soysuz, ruhsuz hale getirmiş bir yaratık. Yaratık diyorum, zira böylesi tarihin hiçbir evresinde görülmüş değil. İblis soyundan birisi bu. Bu nedenle böyle bir soysuz nefes alıp verdiği sürece, onun örgütü faaliyetine devam ettiği sürece dikkatli olmak herkes için bir sorumluluktur.
Salih Erkek: 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturma derinleştikçe FETÖ lideri Fetullah Gülen’in 28 Şubat sürecinin önemli aktörlerinden biri olduğu ortaya çıktı. Dönemin yakın tanığı olaraktan konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Hüseyin Kocabıyık: Bugün FETÖ'nün 28 Şubat'ın tam göbeğinde yer aldığı ve 28 Şubatçı askerlerle işbirliği yaptığı tam olarak açıklığa kavuşmuştur. Bense bunun canlı tanığıyım. 15 Nisan 1997 tarihinde emekli hava kuvvetleri komutanı orgeneral Halis Burhan bana ve rahmetli Şükrü Karaca'ya "iki gün sonra hocayı izleyin" demiş ve kıs kıs gülmüştü. İki gün sonra Fetullah Kanal D'ye çıktı ve RefahYol hükümetimiz için "Beceremediniz, bırakın" açıklamasını yaptı. Büyük alçaklıktı bu. Refahyol hükümetini muhafazakâr kitleler gözünde zayıflattı bu açıklama. Bizim hatamız bu alçaklığı ve bu haini 28 Şubat'ta teşhis etmeli ve aramıza mesafe koymalıydık. Ama asker, medya ve oligarşi bizi öylesine köşeye sıkıştırmıştı ki bu Fetullah iblisini teşrih masasına yatıramadık. Görmezden geldik. Hüsnü zan yaptık. Bu da bizim gafletimiz işte.
Salih Erkek: Terör örgütü FETÖ ile mücadele kapsamında mağduriyetlerin oluşmaması için ne tür çalışmalar yapılmakta?
Hüseyin Kocabıyık: Elbette devlet ve hükümet yaşanan büyük hadiseden dolayı sert bir refleks gösterdi ve önemli kararlar aldı. Olağanüstü hal ilanı bu kararları hızlandırdı. Hiç kimse devleti ve hükümeti bazı kararların isabetsizliğinden dolayı eleştirmesin. Bunu yapan açıkça söylüyorum ki hata ediyor. Bizim vatanımızı elimizden alıyorlardı, bunu kimse unutmasın. Kaldı ki bizim devletimiz ve hükümetimiz adalet ve hukuk çizgisine hemen dönmüş ve mağduriyetlerin giderilmesi için hemen gerekli önlemler alınmıştır. Kriterler daha netleşmiş durumdadır. İnceleme komisyonları kurulmuştur. Şimdi bu önlemler işlemeye başlamıştır ve haksızlığa uğrayanların hakları hızlı bir biçimde iade edilmektedir.
Salih Erkek: 15 Temmuz sonrası terörün artış göstermesi bir tesadüf mü? Türkiye'de ve Türkiye'nin doğusunda yürütülen terör operasyonları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Hüseyin Kocabıyık: Hiç tesadüf olabilir mi? Tesadüf olmadığını anlamanın basit bir yolu var: Türkiye'ye saldırı kronolojisine bakacaksınız. 7 Şubat 2012 MİT operasyonu, 2013 Gezi darbe girişimi, 6-8 Ekim Kobani ayaklanması, 17-25 Aralık darbe girişimi, MİT tırları operasyonu, sayısız kaset operasyonları, PKK'nın çözüm sürecini sabote ederek güneydoğuda işgal girişimi başlatması ve nihayet 15 Temmuz işgal girişimi. Şunu iyi bilelim: Suriye'deki gelişmelerle PKK'nın ve FETÖ'nün eylemleri aynı programın parçaları. Birisi amaçlanan sonucu elde edemediği zaman diğeri devreye sokuluyor. Şimdi diğer terör örgütleri gibi PKK'ya da ağır darbeler vuruluyor ve ilk kez devlet işi sıkı tutuyor.
Salih Erkek: Avrupa ve ABD'nin, milletimiz ve demokrasimize yönelik terörist darbe girişimine karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hüseyin Kocabıyık: Tek kelimeyle iğrenç! Çünkü darbeyi açıkça desteklediler. Onları cürmü meşhut yaptık. Suçüstü yakaladık. Şimdi yakalandıklarının farkındalar ve ikiyüzlülükle durumu idare etmeye çalışıyorlar. Ama onları yakaladık ve bu dosya uzun yıllar elimizin altında olacak. Bir kere batı artık karşımıza gelip demokrasi, insan hakları vs. gibi laflarla bize ayar veremez. Hiç bir diplomat ve siyasetçi buna izin vermemelidir. Bu kavramlarla karşımıza çıkanlara "hangi demokrasi?" diye sormak ve Mısır'ı, Suriye'yi, 15 Temmuzdaki iğrenç tutumlarını, ülkelerindeki yabancı düşmanlığı ve ırkçılığı hatırlatmak zorundayız, eğer kendimize ve hakikatlere saygımız varsa.
Salih Erkek: Gülen’in iadesi sürecinde sizce ABD’nin yaklaşımı ne şekilde olacak? ABD yönetiminin gereken adımları atmakta tereddüt etmesini nasıl yorumlamamız gerekiyor?
Hüseyin Kocabıyık: Bu konuda zihnimizi fazla yormanın gereği yok. Olacaklar bellidir ve tamamen ABD'nin oturup düşünmesi gereken bir durum var ortada. Onlara tüm hukuki delilleri verdik. 15 Temmuz orta yerde duruyor. Buna rağmen başka bir yol izlerlerse bu müttefiklik ilişkisinin gerçeklik zeminini kaybetmesi anlamına gelir ki bu, Amerika'nın Türkiye’ye farklı hisler beslediği gerçeğinin kabulüdür. FETÖ'nün kaçmasına göz yummak aynı sonuçları doğurur. Ve tabi ABD böyle davranırsa 15 Temmuz’daki suç ortaklığı da yine Türk milletinin kafasında sübut bulmuş olur. Bu terörist başını efendice bize teslim ederse, o zaman da yıpranan müttefiklik ilişkilerinin onarımı için bir fırsata dönüşebilir bu gelişme. Yani ABD kendi bilir.
Salih Erkek: Son olarak 15 Temmuz’la ilgili neler söylemek istersiniz?
Hüseyin Kocabıyık: 15 Temmuz saldırısı milletimizin bin yıllık tarihi serüveni içerisinde karşılaştığı en hain ve en alçak saldırılardan biridir. 249 şehidimiz, 2196 gazimiz var. 15 Temmuz şehitleri bize neleri feda edeceğimizi gösterdi. Bu topraklarda daha binlerce yıl hür bir biçimde hayat sürmemizi sağlayacak bir ortamı garanti altına alıncaya kadar yapılması gereken her hamleyi yapacağız, alınması gereken her kararı alacağız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerçek bir hukuk devletidir, dünyada verilebilecek en ağır cezaları hak ettiklerine inandığım bu kara günün faili olan hainlerin birçoğu yakalanmış ve şu an da hiçbir hukuki hakları kısıtlanmadan Türk adaleti önünde hesap vermektedirler. Eminim ki milletimize bu alçaklığı yapanlar ömürlerinin sonuna kadar ihanetlerinin bedelini ödeyecekleri biçimde cezalandırılacaklardır. Bu milletin bir daha böyle bir ihaneti yaşamaması için 15 Temmuz’u hep hatırlayalım ve hatırda tutalım.
YORUMLAR