İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 19 Mayıs'ta Samsun'daki devlet törenine katılmadıklarına yönelik yapılan eleştirilere yanıt verdi. "Katılmadığımız o tören bir devlet töreni değil iktidar partisi ve iktidarının şovuydu" diyen Akşener, "Türkiye Cumhuriyeti ibaresini devlet binalarından sökenleri, o cumhuriyetinin ilk adımındaki şovları tam bir riyadır. Keşke sayın Erdoğan o töreni Cumhurbaşkanı sıfatıyla katılsaydı. Ama bizi yanıltmadı. Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla katıldı. Samsun'daki o parti toplantısına katılmadık, Çünkü o siyasi kurnazlığı reddediyoruz" ifadelerini kullandı.
Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:
"Aziz milletim, Türklüğe yönelmiş zulmün bugünkü adresi Doğu Türkistan. Çin'in zulmü Ramazan’da da devam ediyor. Müslüman Uygur Türklerinin oruç tutmaları yasaklanıyor, camileri yıkılıyor. Bu zulmü durdurmak Türk devletinin boynunun borcudur. Mazlum Türk diye sessiz kalanlar bu zulmün ortağı olurlar. Hükümeti suskunluğunu bozmaya çağırıyorum. Dışişleri Bakan Yardımcısı gidip orada utanmadan Çin'in teröristlerle mücadelesini desteklediğini söylüyor. Allah bunları ıslah etsin.
Aziz milletim, biliyorsunuz pazar günü büyük Türk milletinin varlığına taarruz eden yedi düvele karşı ayağa kalkışının 100. yıl dönümüydü. Bugün vatanın her köşesinde bayrağımız dalgalanıyor, ezanımız okunuyorsa, bugün o koltuklarda oturabiliyorsa bunu istikbal sevdalılarına borçlu.
Fısıltı gazetesinde yayınlar başladı. meral Akşener 19 Mayıs'ta Samsun'da dönen devlet törenine katılmadı. Evet katılmadık. Katılmadığımız o tören bir devlet töreni değil iktidar partisi ve iktidarının şovuydu. Türkiye Cumhuriyeti ibaresini devlet binalarından sökenleri, o cumhuriyetinin ilk adımındaki şovları tam bir riyadır. Keşke sayın Erdoğan o töreni Cumhurbaşkanı sıfatıyla katılsaydı. Ama bizi yanıltmadı. Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla katıldı. Samsun'daki o parti toplantısına katılmadık, Çünkü o siyasi kurnazlığı reddediyoruz. Biz, Samsun'da yüreğiyle giden milletimizle olacağız dedik ve onu yaptık. Var mı diyeceğiniz? Katılmadık var mı diyeceğiniz. İş şova geldiğinizde avucundakini döken iktidarın mesele vatandaşlarımızın huzuru olunca ne kadar cimri olduğunu hepimiz biliyoruz. Vatandaşın bir derdinden bahsedince, 'Sizi ben doyurdum' diye azarlıyorlar. Türk milletinin karnı senden önce daha toktu. Benim vatandaşım ballı iradeleri verip semirttiğin beş müteahhidinle karıştırma.
Türkiye, damat ve kayınpederi eliyle uçurumun kenarına getirilmiştir. Ekonomimiz harikalar diyarında yaşayan damada emanet.
Biz söyleyecek sözü olan bir partiyiz. Millet sevdamızdan ve Türkiye hayalimizden vazgeçmeyeceğiz. Koltuk sevdasıyla bir yerlere yamanmayacağız. Olacaksa bu şekilde olacak. Aziz milletim, iktidar ve küçük ortağı unutturmaya çalışsa da biz unutmayacağız. 6 Mayıs’ta YSK üzerinden millerimiz iradesine darbe yapılmıştır. 6 Mayıs 28 Şubat’ın kopyasıdır. 6 Mayıs’ta millet iradesi hecklenmiştir. 6 Mayıs’ta Milletin adamı olarak yola çıkan zat, milletin iradesini mundar etmiştir, mundar etmek istemiştir. Süreci yürüten kişilere bakınca görüyoruz ki cuntaların bile dokunamadığı sandık bunlar tarafından tekmelendi. İstanbul seçimleri bu muktedirlerin beka diye bir dertlerinin olmadığını gösterdi. Beka dertleri seçim akşamına kadarmış. Bütün o kadar nutukları meğer seçim programıymış. Kendilerine oy vermeyenleri insandan bile saymıyorlar.
(Tevfik Göksu tepkisi) Karadeniz Türk’ün bayrağına bakıp çırpınandır. Valla böyle ne mutlu türküm diyerek bazılarının sinirlerini oynatıyorsunuz. Karadeniz, 15’in şehadete koşmuş, iyi ki varsın dediğimiz Eren Bülbül’dür. Karadeniz, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Türk milletinin istiklal mücadelesini Samsun’a taşıyandır. Trabzon, Türkiye’nin T’sidir. Bitti ağalar bitti, o devran bitti. İstediğinize istediğiniz gibi konuşma devri bitti. Tek bir vatandaşımıza saygısızlık ettiğinizde karşınızda bizi bulacaksınız. Milletime laf ettirmem. Bunu da böyle bileceksiniz, aklınıza yazacaksınız.
Temel sorunumuz nedir? Türkiye’yi yönetenlerin adalet duygusunu kaybetmessidir. 6 Mayıs darbesi de bunun en somut örneğidir. Ancak İstanbulluların bunlara hak ettikleri dersi vereceklerinden en ufak bir şüphem yoktur. Kıymetli hemşerilerim, 23 Haziran’da bir karar vereceğiz, bu karar on binlerce kişi devletin kasasından hiç çalışmadan maaş alsın mı, almasın mı; binlerce kişiye sizin cebinizden lüks otomobil alınsın mı, alınmasın mı; İstanbul adaletli yönetilsin mi, yoksa yağmalansın mı; vakıf adı altında oğullara peşkeş çekilsin mi İstanbul’un parası, yoksa sana mı harcansın? İstanbulluları bir de Cumhur İttifakı’nın terör örgütünün başıyla yeniden alevlenen aşkını yeniden oylayacak. Bizi utanmadan terör örgütleriyle iş birliği yapmakla suçlayanlar, bugün ne yapıyor. Gitti terörist başı geldi İmralı. Oy için yapmadıkları kalmadı. Oy için teröristin kazdığı çukuru görmezden deldiler. Hangi yüzle bu sayfayı açmaya kalkıyorsunuz? Biraz utanın be. Sizin beş paralık ettiğiniz ülke onurunu hendeklerden çekip çıkaran şehidimizden utanın, babasız büyüyen çocuklardan utanın, yaşama mücadelesi veren gazilerden utanın, çocuğunu dualarla cepheye gönderen analardan, babalardan utanın. Ama bunlar utanmazlar.
Aziz milletim bir kere daha ortaya çıktı ki Türk milliyetçilerinin son ocağı da, tek ocağı da İyi Parti’dir. Bizimle muktedirler arasındaki fark sadece siyasi değil vicdanidir. Aramızdaki farkları belirleyen inançlarımızdır. Biz kendimizi kiracı onlar kendilerini mal sahibi sanıyorlar. Biz doyduğumuz akdarı yeter, çok şükür diyoruz, onlar ömürlerini para istiflemekle harcıyorlar. Türkiye’ye bakışımız gibi gelecek nesillere bakışımız da farklı. Bunlar evlatlarına lüks arabalar, rezidanslar bırakıyorlar. Kolay kazanılmış, haram para bırakıyorlar. Bir evlada bırakılabilecek en kötü miras budur. Harcamayı değil, kazanmayı öğreteceksin. Milletin emeğini baston yapıp dolaşmayı değil, kendi ayakları üzerinde yürümeyi öğreteceksin. Adalet önce kendi evinde başlar. Önce kendi evlatlarını kayırmamayı öğreteceksin. Önce herkes gibi yaşamayı öğreneceksin. Çünkü mutluluğun anahtarı mal, mülk değil, arkanızdan edilen hayır dualarıdır.
Beyler, şahsi hesaplarına boğulmuş, vatandaşını duymuyor. Öyle bir düzen ki bu yıldan yıla, aydan aya, günden gene hepimiz kayıptayız. Bizi hep dışına iten hokkabaz bir düzen bu. Artık halleşmeye, kararlar almaya ihtiyacımız var. Çünkü yarın çok geç olabilir. Bütün bu aba altından sopa göstermeler, şantajlar boşa değil. Bunlar hep göz boyamadır. Siyasette kim ki durmadan vatanla, bayrakla, dinle, diyanetle konuşuyorsa bilin ki amacı farklıdır. Bir şeyler saklıyordur.
Millet açken, öğünlerini azaltıp boğazlarından kısarken bunların uğraştığı işlere bakın. 41 yeni hapishane yapacaklarmış. Bu topraklar bereket ve hürriyet yurdudur bin yıldırt. Sizin göreviniz Türkiye’yi açlar ve mahkumlar ülkesi yapmak değildir.
Milletimizi açlığa sefalete mahkum edenler maalesef bir takım değerlerimizi perde yaparak altına saklanıyorlar. Vakıf işi de böyle. Bizim bildiğimiz vakıf insanların mallarını hayır için bağışlamasıdır. Vakıflar milletten almaz. Ama yeni moda şu bir akrabaya vakıf kurduruluyor sonra devletin kaynaklarını buralara aktarıyorlar. Allah’tan korkun. Sadece İBB’den bu vakıflara 850 trilyon lira aktarılmış. Mesela okçular vakfı diye bir vakfı var. Kimin olduğunu biliyorsunuz. Bu vakfa sadece iBB’den 16,5 trilyon lira aktarılmış. Yahu Malazgirt Meydan muhaberesinde bu kadar ok atılmadı. Koca Anadolu fethedildi bu kadar ok atılmadı. Gençler bu nasıl oktur? Sanki S-400 füzesi. İstanbul seçimin iptal edilmesinin asıl amacı budur. Yaptıkları yağmanın devam etmesini sağlamak. Bir avuç yağmacının saltanatı sürsün diye milletin iradesini yok saydılar.
Biliyorsunuz damat bir reform paketi açıkladı. Paketten çıka çıka kıdem tazminatlara çöküp yandaşlara aktarma çıktı. Nasıl işsizlik fonunu yandaşlar için kullanıyorlarsa şimdi de milyonlarca vatandaşın emeklilik hayalini yandaşlara peşkeş çekiyorlar. Sayın Erdoğan sosyal güvensizlik yaşamak anlamına gelen bu düzenlemeden bir an önce vazgeçin. Önce verdiğiniz sözleri tutun. 3600 ek gösterge için söz vermişlerdi ama kanun teklifimizi reddettiler.
Ak Partili kardeşlerime sesleniyorum. Bu arkadaşlar ha bire paketler açıklayıp kendilerince bir vizyon çiziyor ya bu arkadaşlar anlattıkça beni bir güle alıyor.
Seçim haricinde takvimler çok yoğun, lüks seyahatler, bir gecede bir işçinin aylık maaşını lüks restoranlarda bırakan çocukları, Gardıroplarda bir emeklinin ikramiyesinden daha fazla tutan ayakkabılar, çantalar… İşte bu lüks hayat böyle devam edemez. Benim kızın tekstilde 12 saat çalışıp 10 liralık tişört üretiyor. Herhangi bir güvencesi yok ama oyu oy. Lüks mahallelerinden çıkıp seçim zamanı fakir mahallelere gidiyorlar. Ama talimat var lüks elbiselerle, lüks arabalarla gitmiyorlar. Eskinin mücahidi, şimdinin müteahhidi bunlar. Neden sen başını sokacak bir ev alıp bir ömür boyu faiz ödüyorsun da onun yedi ceddine yetecek malı mülkü var? Sen hastalanınca bir ay sonraya randevu alıp, o trink parayla en güzel hastanelerde şifa bulup çıkabiliyor? Neden senin çocuğun devlet üniversitesini başarıyla bitirdiği halde işsiz kalıyor da onun çocuğu okulu güç bela bitirip baba arkadaşlarının yanında iyi bir mevkide işe başlıyor? Bu düzen daha ne kadar sürüp gidecek? Ak partili kardeşim 23 Haziran’da İstanbul’da vereceğin karar bu talan düzenin ya devam etmesidir, ya da hayır devam etmesin şeklinde olacak.
İç karartıcı bu manzara kimseyi umutsuzluğa sürüklemesin, 31 Mart kinin öfkenin fişinin çekildiği gündür. Bundan sonra daima sevgi, birlik ve kardeşlik, hukuk ve demokrasi, huzur ve refah kazanacak. Şunu unutmayın, her şey iyi olursa, her şey çok güzel olur. Söz veriyoruz, Türkiye iyi olacak, her şey iyi, her şey çok güzel olacak." (T24)
YORUMLAR