AKP'nin kurucu isimleri arasında yer alan ve Maclis Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı, Hükümet Sözcülüğü gibi önemli görevlerde bulunan Bülent Arınç, CNN Türk'te Taha Akyol'un Eğrisi Doğrusu programına katıldı. Arınç, canlı yayında tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu.
DOLMABAHÇE MUTABAKATI'NDAN CUMHURBAŞKANININ HABERİ VARDI
İşte Arınç'ın konuşmalarından satırbaşları:
Dolmabahçe Mutabakatında okunan metin hükümetin önüne gelinmişti. Oturma düzenine kadar her şey kararlaştırılmıştı. Cumhurbaşkanı'nın haberi olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Yalçın Akdoğan anında haberi olduğunu aktarmıştı. Ben kendisiyle konuşmadım ama Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal'ın haberdar ettiğini belirttiler. Belki kendisine yeterince bilgi verilmemiş olabilir. Bu işlerde ben anı anına bilgi verilmeden yapılacağını tahmin etmiyorum. Bazı arkadaşlarımız özel işlerini bile sorarken böyle bir görüntüye girmeden önce sormuştur. Ben böyle düşünüyorum. HDP dışında başka aktör yoksa onu güçlendirmek gerek. Çözüm süreci yarından tezi yok başlatılmalıdır. Tahir Elçi'ye açılan davanın ayıp olduğunu düşünüyor, mutlaka beraat verilecekti.
'TROLİÇE' DİYORLAR
Paralel ile mücadele kapsamında açılan o kadar çok dava var ki üstüme cübbeyi tekrar geçirmek istiyorum. Bunlar okuldan alınan öğretmenler, Bank Asya'ya para yatırdığı için silahlı terör örgütüne üye olmaktan yargılanıyor. Öyle davalar açılıyor ki üzerime cübbeyi tekrar geçirmek istiyorum. Kendi içimizde latife ediyoruz, bizi de bi yere kayyum yapsalar diye, parası da güzelmiş.
Akıllı ol, benim sözümü tut, sırtını sıvazlarım gibi. Bunların kim olduklarını az çok biliyoruz. Bugünkü görüşmelerimizden bile ne anlamlar çıkaracak akbabalar varmış. Kadınlarına bizim camiada ‘trolliçe' diyorlar.
HAYATI REZALET BİRİSİ
Sakarya Üniversitesi'nden konferansa gidiyorum, tam konuya girmek üzereyiz sol tarafta bir AVM var, çok güzel bir mescidi var. Hanım da var yanımda, hemen gidelim dedim. Karşıladılar, tatlı ikram ettiler, çıktık. Belli bir haber kanalında itirafçı noktasında gelmiş bir zavallı tweet'ler atmış. Bülent Arınç'ın AVM'ye gitme sebebini FETÖ'nun has adamlarından birisidir, destek veriyor dedi. Soyadı Aslan da. Bu başka bir Aslan dediler, hayatı rezalet birisi. Ben niye oraya girdim, niye Cuma namazını kıldım, örgüte destek diye oraya girdim diyor. Bunlar türedi ama inanın, ahlak dürüst insanlar çok fazla, bu durumlardan çok şikayetçi.
MEDYAYA BASKI
Doğan gurubuyla alakalı çok ciddi şeyler yazdılar. Aydın Doğan beyle bir şeyim yok. Özel hayatına saygı duyaırm, bir şey bilmem. Mesut Yılmaz'la karşılaşmasından beri zaman zaman eleştirmişimdir, olayın öyl eolmadığını kibarca anlatmıştır. Hakkında pek çok konuda yanlış düşündüğümü sonradan öğrenmiş birisiym.
RTÜK'ÜN KARARLARI
Ben RTÜK'ten sorunluydum, bir problem görmedim yayın akışlarında. Selim Kiraz'ın başına silah dayanmış fotoğrafın yayınlanması çok yanlış. Vicdanları çok yaralayan, bir insanın yıllar sonra bile bu fotoğrafa baktığında bile gözyaşı dökeceği bir fotoğraf. Doğan'ın başına bir bere geçirerek terör örgütü mensubuymuş gibi fotoraflarını yayınladılar, bu vicdansızlıktır. Sayın Cumhurbaşknımız da çok iyi bilirler. Ben 2009'dan sonra RTÜK'ten sorumlu oldum. Terör olaylarının yayınlanma biçimleriyle ilgili düşüncelerimiz var. Paniğe sevk ediyor diye uluslararsı camiada yayınlar nasıl yapılıyor diye örneklerini aldık. Biz de çok kötü yapılıyor ama iyi yapılıyor. Medya patronlarını davet edelim dedi o zamanki Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı. Ekim 2011'de, hafızamda tutuyorum. Herkes orada. Oradakilerin hepsini temsilen Aydın Doğan konuştu: Hepsini kabul ediyoruz, biz de terörle mücadeleyi destekleriz. Hassasiyetleri aynen uygulayacağız. Siz yönetmenlerle de bir konuşun, onlara da anlatsın, biz talimat vereceğiz dedi. Doğan'a teşekkür etti Başbakan. Bana görev verdi, bundan sonraki süreci sen götür diye. Bir toplantı için ricada bulundum. Yine bütün patronlar var. Turgay Ciner'le Zaman'dan kimse yoktu. Orada biz yine patronlara konuştuk, tamam dediler. Tahir Elçi'ye açılan davanın ayıp olduğunu düşünüyor, mutlaka beraat verilecekti. Paralel ile mücadele kapsamında açılan o kadar çok dava var ki üstüme cübbeyi tekrar geçirmek istiyorum. Bunlar okuldan alınan öğretmenler, Bank Asya'ya para yatırdığı için silahlı terör örgütüne üye olmaktan yargılanıyor. Kendi içimizde latife ediyoruz, bizi de bi yere kayyum yapsalar diye, parası da güzelmiş. Akıllı ol, benim sözümü tut, sırtını sıvazlarım gibi. Bunların kim olduklarını az çok biliyoruz. Bugünkü görüşmelerimizden bile ne anlamlar çıkaracak akbabalar varmış. Kadınlarına bizim camiada ‘trolliçe' diyorlar.konuştuk, tamam dediler.
GEZİ'DE YAYIN YASAĞINI ENGELLEDİM
Gezi'de yayın yasağı konulmasını engelledim, birileri penguen koysa da.
Doğan gurubuyla alakalı çok ciddi şeyler yazdılar. Aydın Doğan beyle bir şeyim yok. Özel hayatına saygı duyarım, bir şey bilmem. Mesut Yılmaz'la karşılaşmasından beri zaman zaman eleştirmişimdir, olayın öyle olmadığını kibarca anlatmıştır. Hakkında pek çok konuda yanlış düşündüğümü sonradan öğrenmiş birisiyim.
Ben RTÜK'ten sorunluydum, bir problem görmedim yayın akışlarında. Selim Kiraz'ın başına silah dayanmış fotoğrafın yayınlanması çok yanlış. Vicdanları çok yaralayan, bir insanın yıllar sonra bile bu fotoğrafa baktığında bile gözyaşı dökeceği bir fotoğraf. Doğan'ın başına bir bere geçirerek terör örgütü mensubuymuş gibi fotoğraflarını yayınladılar, bu vicdansızlıktır. Sayın Cumhurbaşkanımız da çok iyi bilirler. Ben 2009'dan sonra RTÜK'ten sorumlu oldum. Terör olaylarının yayınlanma biçimleriyle ilgili düşüncelerimiz var. Paniğe sevk ediyor diye uluslararsı camiada yayınlar nasıl yapılıyor diye örneklerini aldık. Biz de çok kötü yapılıyor ama iyi yapılıyor. Medya patronlarını davet edelim dedi o zamanki Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı. Ekim 2011'de, hafızamda tutuyorum. Herkes orada.
'BELLİ YERLERDEN TALİTAMATLAR ALMAKTAN KORKUYOR'
Yargının kendi içinde problemleri giderek arttı Eski HSYK yeni HSYK onun problemleri. Hakim ve savcıların adalet, hukuk ve vicdandan başka bir takım korkular ve vehimlerle hareket etmesi bugün en büyük sorun. Belli yerlerden talimatlar almaktan korkuyor. Birileri oraya göstererek tayin olur, nakil olur, meslekten çıkarılırsın verilen talimatlara uymazsan başına neler gelir denilerek insanlara maalesef ceza veriliyor.
AK PARTİ'Yİ KURDUĞUMUZDAN BU YANA KİMLER VARSA ONLARLA GÖRÜŞÜYORUZ
“Parlamento içerisinde bulunduğum süre içerisinde de eski yeni milletvekilleri, bazı bakan arkadaşlarımızla konuşmalarımız oluyor. Ankara'da geçmişten bu yana birlikte olduğumuz, yani 2001'de AK Parti'yi kurduğumuzdan bu yana kimler varsa -onlar şimdi daha çok bana karşı ilgi duymaya başladılar- onlarla oturuyoruz. (Neden şimdi bu ilgi?) Hükümette olmak bir sorumluluktu. Zaman fukarasıydık. Bir de ilgilendiğimiz alanlar üzerinde çok yoğun çalışmamızı gerektiriyordu. Bir de ben hamd olsun vefalı bir insanım. İhmal ettiğim bazı ziyaretleri yaptım. Mesela Refah Partisi döneminden bazı bakan, milletvekili arkadaşlarımın hasta olanlarını ziyaret ettim. Bunlardan sonuncusu Fehim Adak beyefendiydi. Ona Allah'tan acil şifalar diliyorum. Yine milletvekili arkadaşlarımız var. İstanbul'a, Bursa'ya, Manisa'ya gittiğimde de bu ziyaretlerimi daha çok yapmaya çalışıyorum. Biraz dinlenmiş haldeyim. Görenler öyle söylüyorlar.
CUMHURBAŞKANIYLA GÖRÜŞMEMİZ OLMADI
Cumhurbaşkanımızla hiç görüşmemiz olmadı. Ondan bir davet gelmedi, benden de bir talep olmadı. Sayın Başbakanımızla görüşüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız 10 Ağustos 2014'te seçilmişti. Daha sonra 14-15 günlük bir süre oldu biliyorsunuz. Hemen hemen 28 Ağustos'a kadar devam etti. O süreç içerisinde de yeni Genel Başkan ve dolayısıyla Başbakan arayışları vardı. O süreç içerisinde ismi geçenlerden birisi olarak ben ve bazı arkadaşlarımız da yarışın içindeydik. Ama daha sonra üç dönem şartı, başka şartlar gelince biz de sayın Davutoğlu'nun Genel Başkan olacağını az çok tahmin ettik. Ve aslında çok da sevindik. Yani bir başkası olmasın da keşke sayın Ahmet Davutoğlu olsun diye. Çünkü benim dikkat ettiğim ve üzerinde taşıması gerektiğini düşündüğüm özelliklere sahip bir insan. Bir bilim adamı olarak saygı duyuyorum.
Siyasette bence olması gereken bir haslet; yüzünün gülüyor olması.
Tarihe karşı çok büyük merakı ve ilgisi var. İyi bir aile reisi. Çok güzel bir aile hayatı var. Hanımefendiyi çok takdir ediyoruz. Çocukları da aynı şekilde. Bir de siyasette bence olması gereken bir haslet, yüzünün gülüyor olması. Bunu bilinsin diye de söyledim. Önce kendisine söylediğim için rahatım. 'Siz sesinizi çok yükseltmeyin' dedim. Bakın biz Erbakan Hoca'yla birlikte siyaset yaptık. Sayın Necmettin Erbakan için söylenen ve benim de çok benimsediğim Erbakan Hoca sözü üzerinde kaldı ve çok da yakıştı. Siz de Ahmet Hoca olun. Kaldı ki Hoca diye bir kitap da yazıldı. (Erbakan'ın yüzü sürekli gülerdi.) Çok da saygılı, kibar bir beyefendiydi. Meseleyi çok güzel anlatır. İzah ederdi. Herkese karşı da vefalıydı benim görebildiğim kadarıyla. Bir davası, bir meselesi olan bir insandı."
YORUMLAR