Bildiğiniz gibi Sazan (Cyprinus carpio), sazangiller (Cyprinidae) familyasına adını veren tatlı su balığı. Göl ve yavaş akan derelerde bulunur. Uzun gövdeli, solucan, böcek larvaları ve bitkilerle besleniyor. 1,5 metre boyunda, 35 kg ağırlıkta olanları bile var. Her ısıdaki suya uyum sağlar. Pullu ve pulsuz birçok çeşidi oluyor.  Renk ve biçimleri yaşadıkları ortama göre değişiyor. Dipleri karıştırır, suyu bulandırırlar. Çevik ve hareketli balıklardır. Eti fazla kılçıklıdır.

Tamam bütün balıklar “balık hafızalıdır” ama sazanınki bir başkadır. Hatta bu nedenle “Sazan olma”diye bir deyim vardır. Sazan olmak bir şeye atlama durumudur. Atlanılan şeyin sonuçlarına göre iş değişir tabii. Hüsranla ya da saçma salak bir şeyle sonuçlanırsa sazanlık olur.

Ünlü kişilerden birinin “ Ege Bir Yunan Gölü Değildir, Ege Bir Türk Gölü De Değildir, Binaenaleyh, Ege Bir Göl De Değildir” “dediği Ege Denizi’nin  demokrat bir kıyısında bugünlerde sazan bolluğu yaşanıyor. Balıkçılar bile hayretler içinde. Gölde yaşayanlara ilave Marmara Denizi’nden gelen bile var.

Göldeki bu sazanlık yarışında kim ipi göğüsleyecek bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var bazı sazanlar sadece aday değiller, “hani bir yüzelim de belki bize birileri bir yerler verir oralarda sebepleniriz” hesabındalar. Bu manzarayı şaşkınlıkla izleyen sadece balıkçılar değil yaklaşık 5 yıldır gölde başkanlık yapan da “Haketmedim. Haketmedim”diye seyrediyor vaziyeti ahvali. Oysa denizde o denli fırtınalar oldu onca hastalıklar yaşandı o aşkla flamingolar dahil herkesin yardımına koştu. Daha yapacak işler var diyor. Diyor da dinleyen kim? Ya da “Bir Bilen “, “Bir Bölen” vardı zamanında “Bir Dinleyen” olacak mı?

Peki, 31 Mart’ta sessiz çoğunluğu sazan sayma halinin sonuçları görülecek mi? . Sazanlık neyse de herkesi sazan sanmak, burası kalemiz bizden başkasına oy çıkmaz demek o kötü işte!