Arka
Sokaklar ilk bölümü 31 Temmuz 2006 tarihinde yayınlanan, yönetmenliğini Orhan Oğuz'un yaptığı, senaryosunu Ahmet Yurdakul, Ozan Yurdakul, Sinan Yurdakul, Barkın Şenüren ve Metin
Arslan'ın yazdığı polisiye, aksiyon, dram ve komedi türündeki televizyon dizisi. 18 yıldır yayınlanıyor. Yayın yılı, sezon sayısı ve bölüm
sayısı bakımından Türk televizyon tarihinin en uzun süren televizyon dizisi
denilebilir. Entrika gırla. Bizim Mahalle’nin de arka sokakları var.
Bizim
Mahalle dediysek İzmir’in yerel medyasından söz ediyoruz. Arka sokaklara
gelelim mi? Önce sosyal medya sevicilerinden söz edelim. Bazı gazeteciler
(kendilerine öyle deniyor) sosyal medyayı özellikle instagramı kullanarak para
kazanmanın peşine düşmüş durumdalar. Ne haber siteleri var (varsa da
göstermelik) ne yayınları var , alıyorlar basın bültenlerini sosyal
medyaya yüklüyorlar. İstisnalar dışında sonrası gazetecilik falan değil
odaları, stk ları ya da şirketleri
sövüşleme. Takipçi sayısını şişirerek (50000 TL para ödeyenleri biliyorum) yetkililere
“boşverin gazete tv ları falan günümüzde sosyal medya etkili. Haberinizi şu
kadara değerlendiririz” diyorlar. Sonra bas bas paraları Leyla’ya..Fatura
matura hak getire. Vergisiz kazanç.. Ancak paylaşımı beğenen sayısı bir elin
parmaklarını geçmiyor.
Arka sokaklarda ödül furyası da ayrı alem. Bizim bildiğimiz
ödül verilecekse yılda bir kere verilir. Bu gazeteciler ( kendilerine öyle
deniyor) sponsor mu buldular, ödülleri satarak ödül geceleri düzenliyorlar.
Ödüllerin isimlerinde de yaratıcılık sıfır. Aynı isimli ödüller var. Merhaba
dergisi olarak biz de yılda bir kere “Topluma Merhaba Ödülleri” veriyoruz ancak
okur oylarıyla Milliyet’in Yılın Sporcusu benzeri. Ve sadece 7 dalda. Bunların
verdiği ödüllerin (jürilere de bazı ünlüler katılarak ciddi bir iş yapılıyor
havası veriliyor) sayıca çokluğu yanısıra ödüllerin isimleri de komedi. Misal
restoran dalı tek ödül olur değil mi ? Parayı veren birisine verirsin. Öyle
değil işte.. Yılın En İyi Restoranı var, Yılın En İyi Et Restoranı var,Yılın En
İyi Burgercisi var,Yılın En İyi Deniz Kenarındaki Restoranı var. Var oğlu da
var...
Bizim Mahalle’nin arka sokaklarında entrika hiç eksik
olmuyor. Bazı gazeteci arkadaşlar (kendilerine öyle deniyor) “çamur at izi
kalsın” mantığında haberler yapıyorlar. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın
defalarca yalanladığı “valla billa öyle bir şey söylemedim” dediği haberi
servis ettiler. Yine AK Parti Çiğli Belediye Başkanı’nın ve bir süre medya
sektörüne de girmiş İzmir’in saygın işdamlarından birinin para kaptırdıkları
haberlerini servis ettiler. Belediyelere ilan vermedikleri için vuran haberler artık
olağan oldu. Bu yalan haberler nedeniyle mahkemelere de çok iş düşüyor.
Enteresan olan olaya İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı’nı da karıştıranlar
olması. Neden mani olmuyormuş yalan haberlere? Yaa kardeşim böyle bir yetkisi
var mı İGC nin.. Ancak etik kuralları hatırlatır yalan ya da kasıtlı haber
yapanlara..
Aşk ve sevdalar. Bazı gazeteciler (kendilerine öyle
deniyor) eş ya da sevgililerini de davetlere götürebilmek için gazeteci
yapıyorlar. Evden çıkarken “Hanım bu akşam falan filan odasının yemeği var. Sen yemek yapma.
Temizlik, bulaşık, çamaşırı hallet. Hazırlan beni seni gelir alırım birlikte
gideriz. Sen de basın mensubusun. Aman unutma soru soran olur Google dan konuyu
incele” diyor arkadaş. Gazeteciliğini kullanarak şöhret olmak isteyenleri
yatağa atanlar artık olağan.
Ve “Kokteyl Kuşları”..Bu gazeteci arkadaşlar ( kendilerine
öyle deniyor) kahvaltılı, yemekli, kokteylli toplantıları kaçırmıyorlar. Hatta burada
işin cılkını çıkaranlar da var. Sadece kendi katılsa hadi bir derece eşi, çocukları,
dayısı, yengesi, amcası, anası danası geliyorlar avanta bir makarna yiyebilmek
bir ayran içebilmek için. Toplantılardan evlerine yiyecek hatta su götürenler
var. Bunlara odaların, stkların, özel sektör kuruluşlarının da bir şey dediği
yok. Aman aramız bozulmasın diye “sadece yemek için” gelenlere bir şey demiyorlar.
Gazeteciler (kendilerine öyle deniyor) kokteylde en kalite şarapları
götürüyorlar sonra haber de yapmıyorlar iyi mi?
Burada eski yıllara dönmekte yarar var. Eski köye yeni adet
mi getiriyorsun demeyin. Eskiden bu tip toplantılara görevli giden gazeteciler
yediklerini içtiklerini öderler sonra gazetelerinden tahsil ederlerdi. Bir ikram
olmadığı için önemli toplantılara gelmeyenler var. Burada da istisna kişiye özel
davetleri konu dışına çıkaralım.
Son sözler Mustafa Kemal Atatürk’ten ..
“Matbuat hiçbir sebeple
tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz”
YORUMLAR