Mustafa Kemal 30 Ağustos Zaferi’nden iki ay kadar sonra Bursa’da öğretmenlerle yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu; “İtiraf edelim ki biz üç buçuk sene evveline kadar cemaat halinde yaşıyorduk. Cihan bizi temsil edenlere göre tanıyordu. Şimdi tamamen millet olarak yaşıyoruz. Bunun maddî ve bariz şahidi, şekli hükümetimiz ve mahiyeti hükümetimizdir ki, onu kanun Büyük Millet Meclisi diye tevsim etti”
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yeri çok ayrı olan bu zaferi Ulus Gazetesi’nin 30 Ağustos 1959 tarihli nüshasında o günlerde genç bir gazeteci olan Bülent Ecevit yazmıştı. O yazıdan birkaç satır.. “ Bizim için Kurtuluş Savaşı’na başlayışımız aynı zamanda demokrasiye giriştir. Kurtuluş Savaşı’na, halk kitlelerinden kuvvet alan demokratik bir hareket olarak başlanmış, ve demokrasinin şartları, o arada Türk demokrasisinin temel müessesesi olan Millet Meclisi, savaş yıllarında kurulup gelişmiştir.Savaşın en çetin günlerinde, Millet Meclisi, yalnız icrayı değil, askerî harekâtı bile, ergin demokrasilerde eşine az rastlanabilecek bir ölçüde denetleme imkânını bulmuştur.Türk Milletini 30 Ağustos Zaferi’ne ulaştıran harekâtın güç kaynağı, askerî olduğu kadar siyasidir de. O kadar ağır şartlar, aşılmaz sanılan engeller karşısında bu kadar büyük bir zafer, yalnız askerî deha ile sağlanamazdı. Kurtuluş Savaşına önderlik edenler, bu savaşta kendileri için gerekli başlıca desteğin millî irade olduğuna inanmışlardı.”
Parlamenter sistemden vazgeçilip Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçirilen ülkemizde o günleri hatırlatmakta yarar var.
Dolu dolu Ağustos sayımızla sizlerle beraberiz.
YORUMLAR