Geçilen değil gezilen Urla!

Bu kez, yeşil ile mavinin birleştiği, İzmir’in hemen yanı başındaki sessiz ve sakin turizm cenneti Urla’dayız.

Geçilen değil gezilen Urla!

Bu kez, yeşil ile mavinin birleştiği, İzmir’in hemen yanı başındaki sessiz ve sakin turizm cenneti Urla’dayız.

Geçilen değil gezilen Urla!
01 Ağustos 2014 - 10:53

Bu kez, yeşil ile mavinin birleştiği, İzmir’in hemen yanı başındaki sessiz ve sakin turizm cenneti Urla’dayız. İzmir’de 2014 yerel seçimlerinde seçilen üç kadın belediye başkanından biri Urla’da… “Başkanlarla 100 gün” ziyaretlerimizde, bugünkü konuğumuz Urla’nın ilk kadın belediye başkanı CHP’li Sibel Uyar…

Başkan seçilmeden önce Urla Belediyesi Meclis Üyesi olan Sibel Uyar, kadınların aktif siyasetteki en iddialı temsilcilerinden… Başkanlıkta geçirdiği 100 gün içinde Urlalılarla çok sıkı ve sıcak bir diyalog kurmayı başaran Uyar’ın hedefi Urla’yı 5 yıl sonra İzmir’in cazibe merkezi haline getirmek…

Urla'nın deniziyle, ormanıyla, turizmiyle, tarımıyla İzmir'in nefes alınan yeri olduğunu belirten Başkan Sibel Uyar, “Urla'nın üzeri tozlu, biz sadece o tozu üfleyeceğiz” dedi. Urla'da ciddi bir kadın dayanışması yaratıldığına dikkat çeken Uyar, ilçe meclisinde çok sayıda kadın olduğunu ve bundan mutluluk duyduğunu dile getirdi. Siyasette kadın olmanın zorluğuna değinen Uyar, başkan olduğu için hiçbir zaman keşke demediğini, her zaman iyi ki dediğini söyledi. Urla'nın kendi öz değerlerini ön plana çıkarması gerektiğini düşünen Belediye Başkanı bunun için festivaller düzenleyeceklerini söylerken tüm Urlalıları sokağa davet etti. Urla'da bulunan tahaffuzhanenin müze olması gerektiğini vurgulayan Uyar, yakın zamanda Urla'nın yaralarına merhem olacak bir projeye imza atacaklarının müjdesini verdi

Başkanlık koltuğunda 100 günü geride bıraktınız. Nasıl geçti?

Güzel ve çok yoğun geçti. Seçimden önce zaten çok yoğun bir tempoda çalışıyorduk. Seçimlerden sonra çalışmalarımız daha da yoğunlaştı ve sorumluluklarımız arttı. Hem Urla halkının hem de belediyede birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın sorumluluğunu üzerimizde hissediyoruz. Ancak keyifli geçiyor. Aday adaylık ve adaylık süreçlerimiz çok zor geçti. Ben, İzmir gibi bir metropolde iki kadın belediye başkanından birisi olduğum için gurur duyuyorum. Bunun artması gerektiğini düşünüyorum. Bu çok ciddi bir sorumluluk getiriyor.

“Siyasette kadın olmak zor”

Siyasette kadın olmak gerçekten zor. Ne yazık ki kadınların başarılı olamayacağı algısı var. Sonrasında sizi kimin yöneteceği noktasında spekülatif davranışlar başlıyor. Bir erkek belediye başkanının eşinin kim olduğunu kimse bilmezken, kadın bir belediye başkanının eşi kim, kardeşi, babası kim, ne iş yapıyorlar, bunlar sorgulanıyor ve biliniyor. Hayatın her alanında kadınların olması gerektiği gibi siyasette de kadınların yer alması gerektiğinden yola çıkarak aday oldum. Bundan sonraki süreçte de kadınların siyasette var olması gerektiğine inanıyorum. Bir kadın siyasetçi olarak kadın arkadaşlarıma karşı çok ciddi bir sorumluluğum olduğunu biliyorum. Aynı şekilde Sema Hanım'ın da (Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş) öyle. Çünkü biz, iyi birer belediye başkanı olamazsak, bundan sonraki süreçte kadınların siyasi hayatta yer almalarının zorlaşacağını düşünüyorum. Bizim hem kadın arkadaşlarımıza, hem de ilçemize karşı sorumluluğumuz var. Ben göreve geldiğimden beri hiç keşke demedim hep iyi ki dedim. Demeye de devam edeceğim.

“Kendimi denetliyorum”

Geldiğinizde nasıl bir Urla ile karşılaştınız?

Ben zaten 2009'dan beri 5 yıldır belediye meclis üyesiydim. Dolayısıyla belediyeyi iyi biliyordum ve bilerek, isteyerek göreve talip oldum. Selçuk Karaosmanoğlu 15 yıldır görev başındaydı. 15 yılın belediye yönetim anlayışı farklıydı, biz daha farklıyız. Sonuçta herkesin anlayışı farklıdır. İlk bir aylık süreç biraz zordu. Göreve geldikten sonra ilk mutluluğum, belediye çalışanlarının maaşını yatırdığımız günün mutluluğudur. Bu keyfi size anlatamam. Önceliğimiz çalışanlarımızın hakkını vermektir. Göreve geldiğimizde belli aksamalar vardı, önce bu aksaklıkları çözdük. Şu an kimsenin bizden alacağı yok. Çalışanlarımızın bize güvenmesi lazım ki bu yolda daha rahat yürüyebilelim. Borçlarımız vardı, yavaş yavaş ödüyoruz. Firmalarla oturup konuşuyoruz. Hacizlerimizi kaldırıyoruz. Ocak, Şubat, Mart ayında bir denetim olmuştu. Göreve geldikten sonra ben de Nisan, Mayıs, Haziran aylarında kendimizi denetlettim. Son raporlar geldiğinde yükselen bir ivmemiz olduğu gördük. Bu denetleme her 3 ayda bir tekrarlanacak.

Yol haritanız belirlendi mi?

Öncelikle ilk bir aylık süreci hasarsız atlatmaya çalıştık. Süreç yavaş yavaş ilerliyor ancak iyi gidiyor. Sonrasında Urla'nın vizyonunu ve misyonunu tekrar gözden geçirdik. Urla'da yaşayan herkesin yönetime katılması anlamında çalışmalar yapıyoruz. Akademi Urla'yı kurduk. Akademi Urla'nın ilk toplantısını 'Urla tarihiyle buluşuyor toplantısı' adı altında yaptık. Çünkü tarihimize baktığımız zaman ilçemizle ilgili ciddi doneler var. Misyonumuzu ve vizyonumuzu buna göre belirliyoruz. Urla geçmişte bir liman kentidir. Tarımı ile öne çıkmıştır. Şarapçılık, bağcılık, zeytincilik vardır. Bütün bunlardan yola çıkarak kendi öz değerlerimizin üzerini parlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Urla'nın üzeri tozlu, biz sadece o tozu üflüyoruz. Bu sinerjiyi yakalamak lazım. Biz önce kendimize ve sahip olduğumuz değerlere inanacağız. Burası denizi, ormanlık alanları, turizmi, tarımı ile bir cennet. Urla, Çeşme ile İzmir arasında kalmış bir yer. Bana göre bir yer kendi cazibesini yaratamadığı zaman sıkışmış, yol üzerinde geçilen bir yer olur. 'Urla geçilen değil, gezilen yer' olmalıdır. Biz, bu sloganı benimsedik.

“Öz değerlerimizi ön plana çıkartmalıyız”

İzmir'de yaşayan, Türkiye'de yaşayan herkese buranın öz değerlerini anlatmak istiyoruz. Kendi cazibelerimizi yaratacağız. Bir gelen, bir daha gelmek isteyecek. Yaptığımız şenliklerle, kültürel aktivitelerle bunu anlatacağız. Mesela bir sanat sokağımız var. Çeşmealtı'nda bir gece pazarımız var. Buradaki sokak isimlerini biraz değiştirdik. Mesela enginar, kınalı bamya, bardacık gibi sokak isimleri verdik. Çünkü bunlar bizim öz değerlerimiz. Ayrıca insanlar bu sokak isimleri sayesinde çok kolay buluşuyorlar. Urla'yı mevcut dokuyu koruyarak geliştirmek istiyoruz. Biz, Urla'nın çok popüler olmasını da istemiyoruz. Burada 5 yıldızlı bir otel istemiyoruz. Bizim için en uygunu yatay yapılaşmadır. Burada aldığımız temiz havayı başka yerde almak mümkün değil. Harita üzerinden Urla'yı gösterip, 'Ben burada yaşamak istiyorum' diyen insanlar var. Onun için bu yapıyı bozmamamız lazım. İzmir, Türkiye'nin gülen yüzü, gülen yüzünde nefes aldığı yer Urla'dır. Herkesin bu güzellikleri görmesini istiyorum.

“Festivaller düzenleyeceğiz”

Egelileri Urla'ya çekmek adına neler planlıyorsunuz?

14 Ağustos'ta bizim her yıl yaptığımız Bağ Bozumu Şenliklerimiz var. Bu sene son kez şenlik, seneye festival yapıyoruz. Bu sene şenlik 4 gün sürecek. Biliyorsunuz Urla, bağcılıkta da çok önemli bir yer. Dünya birincisi şaraplarımız var. Bunu öne çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum. Onun için Bağ Bozumu Şenlikleri bizim için çok önemli. Bağcılık ile ilgili paneller de yapacağız. Bir tarım kenti olduğumuz için ürün yarışmalarımız olacak. Kooperatiflerimiz var, hayvancılıkla uğraşan insanlarımız var. Dolayısıyla onların da içinde bulunduğu geniş katılımlı bir kortej yapacağız. Urla'nın sahip olduğu bütün değerleri sokaklarda göreceğiz. Ben herkesi sokağa davet ediyorum. Bu sene bir konserimizi Malgaca Pazarı'nda düzenledik ve yaklaşık bin kişi katıldı. Sonra bir konserimizi iskelede yaptık, diğerini Zeytinalanı'nda yaptık. Bağ Bozumu Şenlikleri'nin birini Özbek'te, birini Kum Denizi'nde yapacağız. Urla’da yatay yapılaşma olduğu için 800 km'lik bir alanımız var. Sadece merkezden ibaret değiliz ve herkesin merkeze gelmesini bekleyemeyiz. Dolayısıyla yaptığımız sanatsal ve kültürel aktiviteleri semtlere taşımayı planlıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Köy Tiyatroları Şenliği düzenledik. Dünyada 5 adet köy tiyatrosu var. Ne mutlu ki bunun 2 tanesi bizde. Bunlardan Bademler Köyü Tiyatrosu 81 yıllık bir tiyatrodur. En eskisidir. En yenisi ise Balıklıova Köyü’ndedir, 4 yıllıktır. Bütün köylerde her akşam bir tiyatro gösterisi düzenledik. Haldun Dormen ve Asuman Dabak katıldı. Köy meydanları tıka basa doluydu. Biz, belediyeyi herkesin ayağına götüreceğiz. 15 köyümüz mevcut. Bunlar ne yazık ki mahalle statüsüne geldi. Biz, köylerimizin köy statüsünde kalmasını istiyoruz. Bunun içinde tersine göçü hızlandıracak projelerimiz var. Köy turizmini destekleyip, tarımı güçlendireceğiz. Muhtarlar masası kuruyoruz. Kooperatifleşmeyi destekleyip, örgütlü gücün ne olduğunu onlara anlatacağız. Üretici kadın pazarımız var. Üretici kadınların kooperatif çatısı altında birleşip, ne satacaklarını bilerek ekonomik bir gelir elde etmelerini istiyoruz. Urla olarak, pastamızı büyüterek lokmamızı büyütmek istiyoruz.

Göreve gelir gelmez bazı konularda şimşekleri üzerinize çektiniz. Bir kadın siyasetçi olarak çekinceleriniz oldu mu?

Bunu seçim öncesinde yaşadım. Seçildikten sonra o kadar güzel tepkiler alıyorum ki anlatamam. Bir parkta oturuyordum. Yaşlı bir teyze bana kahve yapıp getirdi ve dedi ki, “Sen buraya gelip oturdun, kahvemizi içtin ya, yolumuzu yapmasan da olur.” Barbaros Köyü'nde toplantı yaptık. Kadınlar toplantıya katılmaktan son derece memnun olduklarını, erkek başkan olduğu zaman gelemediklerini söylediler. Dolayısıyla böyle bir sinerjimiz var. Ben kahvelere de gidip oturuyorum, kimse yadırgamıyor. Bu işin kadını, erkeği yok. 1930'larda aldığımız hakkın 2014'te sorgulanması çok saçma. Biz, aydın bir memleketiz. Hiçbir sıkıntı yaşayacağımı düşünmüyorum.

“İyi ki diyorum”

Kadın siyasetçiye karşı ciddi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. İlk başta bundan nemalanmak isteyenler oldu. Daha mazbata almadan birtakım icraatlar yaptığımdan bahsedildi. Bunu isimlendirmek bile istemiyorum. Mazbatasını almamış birisinin icraat yapması mümkün değildir. Aynı cümlenin içerisinde çelişen bir durumdan bahsediyoruz. İstediklerini yapamadılar. Ben o zaman da cevap vermedim. Ben sadece yaptıklarımı anlatmak istiyorum. Mesela bu yıl sahillerimizi yapamadık. Sadece ıslah edebildik. Özeleştiri de yapıyoruz. Şimdiden önümüzdeki yılın sahil düzenleme projelerini hazırladık. Çok kısa zamanda bütün bunları yapabilmeniz mümkün değil. Mali açıdan belirli kısıtlarımız var. Ancak paramız yok diye bir kenarda oturmuyoruz. Eğer sizin projeniz iyiyse kaynak bulabilirsiniz. Önümüzdeki günlerde açıklayacağımız ciddi projeler var. Bu projeler Urla'nın kanayan yaralarını tedavi edecek. Büyükşehir Belediyesi ile birlikte çalışıyoruz. Aziz Bey'in önderliğinde büyük destek alıyoruz. Dediğim gibi sadece doğru projelerle hedeflerimizi gerçekleştirebiliriz. Zaten sürekli sokaktayım. Halkımızı dinliyorum, beklentilerini öğreniyorum. Her gün 'iyi ki' diyorum. Bir çocuğun yüzündeki gülümsemeye sebep olabiliyorsanız o 'iyi ki' demektir. Mesela üç tane çocuk benim yanıma geldi. Üçü de öğrenci. Onlara birer gazoz söyledim oturduk, konuştuk. Sokak hayvanlarıyla ilgili bir kampanya yapmak istiyorlarmış. Topladıkları paralar ile sokak hayvanlarına yiyecek temin edeceklermiş. Tekrar aileleri ile gelmelerini söyledik. Yanıma gelip, 'Siz bizi dinlersiniz' diye düşünmeleri bile benim için çok önemli.

“Tahaffuzhane müze olmalı”

Biraz da projelerinizden konuşalım.

Limantepe kazılarımız devam ediyor. 30 cm aşağıda dokuma tezgahlarında kullanılan bir şey çıktı. Açıkçası çok şaşırdık. Urla, çok eski bir geçmişe sahip. 8 bin yıllık bir tarihi var. Biz, bunların gün ışığına çıkmasını istiyoruz. Burada devam eden bir Arkeopark Projesi var. Arkeopark bizim için çok önemli. Çünkü bugüne kadar Urla'dan çıkartılmış bütün eserler diğer illerde ve ilçelerde sergileniyor. Bu müze yapılırsa eserler ilk defa burada sergilenecek. Ayrıca Urla'nın çok da bilinmeyen çok önemli bir özelliği var. Burada bir tahaffuzhane mevcut. Dünyada sadece 3 tane olan tahaffuzhanenin birisi burada. Maalesef şu anda kapalı ve buna anlam veremiyoruz. Ben, bu konuda izin istedim. Eğer izin verilirse basın mensuplarını oraya toplayıp bir tanıtım gerçekleştireceğiz. Buranın müze haline getirilmesini istiyoruz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı'na büyük görev düşüyor. Urla üzerindeki tozları ancak böyle üfleyebiliriz. Burası 1865'te kurulmuş olan bir yapı ancak kimse göremiyor. Burayı herkese açmamız gerektiğini düşünüyorum. Ada boşaltılacak yeni hastanemiz yapılacak. Adanın bundan sonra ne olacağı Sağlık Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı'nın vereceği karara bağlı. Burada bizim herhangi bir mülkiyetimiz yok.

Urla'yı kadınlar yönetiyor

Meclis yapınızda kadın sayısının fazla olduğunu görüyoruz. Neler söyleyeceksiniz?

O konuda en iyi meclislerden birisiyiz. Bizim 2. sıramız bir kadın. Ben de gittiğim zaman başkanlığı vekaleten kadın meclis üyelerine bırakıyorum. Şu an bize vekalet eden kaymakamımız da kadın. Yani Urla'yı kadınlar yönetiyor diyebilirim. 25 kişilik mecliste 7 kadın üyemiz var. Muğla'da hiçbir kadının olmadığını düşünürsek bu gayet iyi bir oran. Urla'da ciddi bir kadın dayanışması var. Kadın, kadının dostudur mantığıyla hareket ediyoruz. Biz, birlikte çok keyifle çalışıyoruz ve dayanışıyoruz.

5 yıl sonra Urla'yı nerede görüyorsunuz?

2009 senesinde meclis üyesi olarak seçildiğimde tek amacım iyi bir meclis üyesi olabilmekti. 2014'te belediye başkanı olarak seçildim. Şu an ise tek amacım iyi bir belediye başkanı olmak. Ben, iz bırakmayı seven bir kadınım. Urla'da çalışmalarımızla, projelerimizle iz bırakacağımızı düşünüyorum. Çalışmaya devam edeceğiz. İyi ki belediye başkanı olmuşum diyorum. İşimi çok severek yapıyorum. Zaten sevmezseniz başarılı olamazsınız. Tabiri caizse sabahları işe koşarak gidiyorum. Akşam eve gidesim gelmiyor. Gece şantiyeye gidiyorum, pazaryerlerini geziyorum. Açıkçası tatil yapmak bile istemiyorum. Urla'yı 5 yıl sonra en iyi yerlerde göreceğimize inanıyorum.

Çok yoğun çalıştığınızı biliyoruz. Eve zaman ayırabiliyor musunuz?

Eşimle birlikte de geziyoruz. Eşim bu duruma alıştı ancak oğlum biraz zor alışıyor. 17 yaşında bir oğlum var. O, biraz zorlanıyor çünkü biz çok iyi arkadaşız. Daha az zaman geçirmek durumunda kalıyoruz. Oğlum, belediyeye geliyor, aktivitelere birlikte gitmeye çalışıyoruz. Bu şekilde boşluğu kapatmaya çalışıyoruz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum