Güler, grup kararına karşı çıktı!

CHP "çözüm yasası" diye bilinen AKP Tasarısı'na destek verdi. Komisyon'da CHP'nin 6 üyesinden 2'si İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ile Bolu Milletvekili Tanju Özcan grup kararına karşı çıktılar

Güler, grup kararına karşı çıktı!

CHP "çözüm yasası" diye bilinen AKP Tasarısı'na destek verdi. Komisyon'da CHP'nin 6 üyesinden 2'si İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ile Bolu Milletvekili Tanju Özcan grup kararına karşı çıktılar

Güler, grup kararına karşı çıktı!
09 Temmuz 2014 - 15:08

CHP "çözüm yasası" diye bilinen AKP Tasarısı'na destek verdi. Komisyon'da CHP'nin 6 üyesinden 2'si İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ile Bolu Milletvekili Tanju Özcan grup kararına karşı çıktılar

Hükümet 26 Haziran 2014 günü PKK ile müzakereleri yasal çerçeveye yerleştirmek amacıyla 6 maddelik bir tasarı getirdi. Tasarı HDP tarafından benimsendi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bundan birkaç gün önce Diyarbakır'da 'yasal zemin gerekli' demişti. Tasarı gelince CHP de destek verdi.

Tasarı 2 Temmuz'da İçişleri Komisyonu'nda görüşülmeye başlandı ve görüşmeler üç gün sürerek 4 Temmuz Cuma günü bitti. Görüşmelerde Tasarı'nın terörü sona erdirmeye değil, teröre teslim olarak Türkiye'nin çözülmesine hizmet ettiğini söyleyen Birgül Ayman Güler Tasarı'ya ret oyu kullandı.

Güler, görüşlerini ayrıca yazılı olarak bildirdi. Yazılı açıklamada yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunun altını çizen Birgül Ayman Güler, “Tasarı Anayasa’nın 3. Maddesi'nde düzenlenmiş olan ‘Türkiye Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür’ ilkesinin ihlaline yol açan bir düzenlemedir. 1/941 sayılı Tasarı’ya onay vermediğimi saygılarımla ilginize sunarım” dedi. İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in Yasa Tasarısı'na düştüğü muhalefet şerhini açıklayan yazılı açıklaması:

Ayrışık oy

1/941 esas numaralı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı”, Anayasa’nın 3, 6, 40, 125, 137. maddelerine ve yasama sürecinde aleniyet ilkesine aykırı bir düzenlemedir.

Toplam 6 maddeden oluşan Tasarı’nın son iki maddesi yürürlük ve yürütme maddeleridir. Konu yalnızca 4 maddede düzenlenmiştir.

Tasarı’nın 1. Maddesi, usul ve esasları düzenlediğini belirttiği “çözüm süreci”nin tanımını yapmamış, içeriğini ve kapsamını karanlıkta bırakmıştır. Bu maddede belirtilen ve Tasarı’nın adında da geçen iki amaç, herhangi bir hükümetin varlık nedeni olan başlıca görevleri işaret etmekte, dolayısıyla Tasarı’nın amacını da sözü edilen “çözüm süreci”ni de ifade etmemektedir. Bu durum, Tasarı’nın yasamanın aleniyet ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.

Tasarı’nın 2. Maddesi, “çözüm süreci”nde yapılacak işleri görev olarak “Hükümet”e vermektedir. İlk olarak, hükümet terimi Anayasa’da yoktur. Yasaların, Anayasa’da yer verilmemiş bir yapıya görev yüklemesi düşünülemez. İkinci olarak, hükümet hukuksal değil siyasal bir terimdir. Üçüncü olarak, siyaset, basın ve gündelik dilde kullanılan hükümet terimi, cumhurbaşkanını içermez. Oysa, Anayasa’da yürütme organının parçaları Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve bu kurulun başı olarak Başbakan olarak belirlenmiştir. Nitekim, Anayasa gereğince Bakanlar Kurulu kararnameleri ile üçlü kararnameler, cumhurbaşkanı imzasıyla tamamlanır. Bu durum egemenlik yetkilerinin kullanımını düzenleyen Anayasa’nın 6. Maddesine aykırılık oluşturduğu gibi, sorumluluk tayini ve hukuk uygulamaları bakımından da temelsizlik yaratmaktadır.

Tasarı’nın 3. Maddesi, “çözüm süreci” görevleri için yetki kullanımını Bakanlar Kurulu’na vermiştir. İkinci maddeye göre görev hükümetin, yetki ise Bakanlar Kurulu’nundur. Bu maddeyle, 2. Madde’deki yanlış kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. “Terörü önlemek” ve “toplumsal bütünleşmeyi güçlendirmek” siyasal iktidarların varlık nedenidir; bu işler için Bakanlar Kurulu’na ayrıca yetkili olduklarının söylenmesi anlamlı değildir. Anlamsızlık, Tasarı’nın 1. Maddesindeki aleniyet eksikliğinin kanıtını oluşturmaktadır.

Tasarı’nın 4. Maddesi, bu metindeki işlerin kamu kurum ve kuruluşlarınca yerine getirilmesinde “ivedilik” emretmekte; bu işleri yapanların hem hukuki hem idari hem cezai sorumluluğu olmayacağını düzenlemektedir. Bu, Anayasa’nın Temel Hak ve Hürriyetlerin korunması başlığı altındaki 40. Maddesine aykırılık oluşturur. Tasarı, Anayasa’nın 125. Maddede öngördüğü “idarenin sorumluluğu” ilkesini ortadan kaldırmakta, Anayasa’nın 137. Maddesinde düzenlenen “kanunsuz emir”e uymama mekanizmasını geçersiz kılmaktadır.

Tasarı Gerekçesi’nde ve İçişleri Komisyonu tutanaklarından da görüleceği üzere Komisyon görüşmelerinde, Hükümet yetkilileri “çözüm süreci” adı verilen devlet politikasının yasal kaynağının ne olduğu sorusuna açıklama getirmemişlerdir. “Süreç”te yapılacağı belirtilen müzakerelerde yabancı kurum, kuruluş, kişilerden oluşacak yabancı gözlemci heyet kurulması yönündeki isteklere ilişkin tutumlarını açıklamamışlardır. “Süreç”te dile getirildiği bilinen etnik topluluklara anayasal kimlik ve statü verilmesi konusunda tutumlarını ortaya koymamışlardır. Bu özellikler nedeniyle Tasarı Anayasa’nın 3. Maddesinde düzenlenmiş olan “Türkiye Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür” ilkesinin ihlaline yol açan bir düzenlemedir.

1/941 sayılı Tasarı’ya onay vermediğimi saygılarımla ilginize sunarım.

Birgül AYMAN GÜLER

CHP İzmir Milletvekili

YORUMLAR

  • 0 Yorum