Güler, "Her yarış gibi bu kurultayların da eşit, adil ve mertçe yarışlara dayanması lazım. Ama ne yazık ki adeta bir baskın kurultay ilan edildi tarihi çok erken. Genel Başkan istifa etmeden bu yarışa girecek. Cumhurbaşkanlığı yarışındaki gibi çok açık, eşitsiz yarış var. Milletvekillerine konuşma yasağı getiren parti yönetimi il başkanlarına hatta onunla da yetinmeyip ilçe başkanlarına kendisi için destek ilan ettiriyor. Bu bile yarışın adil olmadığını yeterince gösteriyor. İstifa bir erdemdir ama çağımızda demokrasinin en temel gereğidir. Yöneticilere düşen partiyi özgürleştirmektir. Aksi halde kaybeden partiyi tutsak hale getiren olur. Parti içi demokrasi mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.
Parti Meclisi üyesi Güler, İnce'ye destek verdiğini vurgulayarak, "Muharrem İnce'nin adaylığı netleşmiş durumda. Öyle görünüyor ki onunla yürüyoruz. Vatandaş seçmen ve üyelerimiz nazarında kan değişikliği olmasına ihtiyaç duyulduğu kuvvetle dile getiriliyor. Mevcut yönetimle 2015 seçimlerinde başarıya ulaşılamayacağı yaygın bir kanı. Seçmene dayatılmış bir adaya oy vereceksiniz tavrı, bardağı taşıran son damla oldu. Seçmende üyelerimizde bu irade çok güçlü. Bir yeni adaya yönelim çok yüksek. Bizler partimizin ve delegemizin sağduyusuna güveniyoruz bu baskı ve yönlendirmeye izin vermeyeceklerini görüyoruz. Bu nedenle kurultay sonucu çok farklı çıkabilir" diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Güler, muhalif hareketin nasıl ve neden oluştuğunu şöyle anlattı: "Öncelikle tüzüğe göre iki yılda bir kurultay yapılması gerekiyor. Ancak iki yıl dolarken hiçbir hazırlık yapılmadı. 2015'e kurultay yenilemesi yapmadan gitme isteği açığa çıktı. Bu ilk antidemokratik adım. Sonra uzun süren cumhurbaşkanlığı adaylık süreci yaşandı. İki turlu seçim, birinci turda çok aday göstermeyi gerektirir diye zamanında uyardık. Tam bir strateji felaketi yapıldı ve çatı adayla seçime girildi. Çatı aday hiçbir parti yetkili kuruluna sunulmadı. Hepimiz herkes gibi televizyondan öğrendik. Parti içi demokrasi yok edildi. Buna karşı anayasadaki haklarımızı kullanmak üzere harekete geçtik, ikinci bir aday çıkarmaya çalıştık, ancak o adımımız yönetim tarafından engellendi. Adaylık kesinleşince konuştuk ve 3 Temmuz itibariyle sustuk. Bu süre içinde 17 Temmuz itibariyle parti yönetiminden bir yazı aldık. Yazıda, 'Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde 60 milletvekilli TBMM'de çalışacaksınız, Ankara'dan ayrılmayınız' denildi. Biz de bu sürece muhalefet eden milletvekilleri bu sürecin içindeydik. İlginç bir şekilde 'Çalışmadılar' diye bizi suçluyor. Kendisine yazıyı hatırlattık o zaman da sustu. Bu uzun bir mücadele süreciydi. Genel Başkan bir açıklama yaptı, dedi ki 'Sonuçtan tatilciler sorumludur. İhsanoğlu kazanmıştır. Kurultaya gerek yoktur.' Bu açıklamanın ardından 'Ben kararlaştırdım risk alıyorum, bedelini öderim' dediğini hatırlattık ve 'Kurultaya gidilsin' dedik. İlk üç gün kurultaya gerek olmadığını söylediler, 'Toplayın bakalım boyunuzun ölçüsünü alın' dediler. Sonra 'Ben topluyorum' dedi. Sonuç bir baskın kurultay ve son derece antidemokratik kurultay."
CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirileri karşısında kendisine İşçi Partisi'nde siyaset yapmasını öneren milletvekillerinin üslubunu da eleştirerek, "Samimiyetsiz ve saldırgan üslup. Eleştiri yapmak, gitmeyi gerektirmez. Biz sadakat ilkesiyle hareket ederiz. Ama biat bizim tanımadığımız bir davranış kalıbıdır. Bu sözler abesle iştigaldir ve bizim partimiz ayıptır" dedi.
YORUMLAR