İzmir Üniversitesi Çocuk Gelişimi Program Başkanı Yrd. Doç. Dr. Neslihan Koçer, anaokulu ve anasınıfı öğrencilerinin 08-12 Eylül tarihleri arasında okula hazırlık dönemine gireceklerini hatırlattı ve okul seçimi, çocuğun okula kolay uyum sağlayabilmesi için önerilerde bulundu. Eylül ayı sonu itibariyle 36 ayını tamamlayan ancak 66 ayını doldurmayan çocukların anaokulu ve uygulama sınıflarına, 48 ayını dolduran ancak 66 ayını doldurmayan çocukların ana sınıflarına, 67-68-69 aylık olup da velisinin yazılı talebi veya sağlık raporu doğrultusunda ilkokula kaydı bir yıl ertelenen çocukların okul öncesi eğitim kurumlarına öncelikle kaydedilebileceği kararının alındığını hatırlatan Koçer, “İlkokula başlaması gereken ve yaşça kayıt hakkını elde eden çocuklardan 66-67-68 aylık olanları, velisinin vereceği dilekçeyle, 69-70-71 aylık olanları ise ilkokula başlamaya hazır olmadıklarını belgeleyen sağlık raporuyla okul öncesi eğitime yönlendirilebilecek veya kayıtlarını bir yıl erteleyebilecekler” dedi.
Aileler için anaokulunun bulunduğu konum, eve yakınlığı, fiziksel koşulları, tuvaletlerinin-lavabolarının sayısı ve temiz olması, yemekhanesinin temiz ve hijyenik koşullara sahip olması, bahçesinin özellikleri, içinde bulunan oyuncaklarının yapısı ve sağlamlığı, sınıfta bulunan çocuk sayısı, eğitimcilerin ve bakım verenlerin sayısı, fiyatının uygun olması genelde aileler tarafından seçim sırasında ilk aranılan özellikleri oluşturuyor. Oysa Yrd. Doç. Dr. Neslihan Koçer’e göre kurumların fiziksel yapısı ve ücretlerinden daha önemli olan ve gözden kaçırılmaması gereken nokta, çocuğun gelişim alanlarının tümünü destekleyen ve eğitimin temel noktası olan okul öncesi eğitimin hangi ciddiyet ile verildiği ve eğitimcilerin niteliği. Koçer, seçim yapılırken dikkat edilmesi gerekenleri şöyle açıklıyor:
Para tuzağı aktivitelere aldanmayın
“Kurumun kendine ait bir vizyonunun ve felsefesinin olması, kurumda uygulanan eğitim modeli ve bu modelin güncelliği ve çocukların hangi gelişim alanlarını nasıl desteklediği mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Çocukların yaş ve gelişim alanlarına uygun olmayan, para kazanmak adına sunulan aktivitelerden kaçınılmalı, bunun yerine çocuğun gelişim alanlarını destekleyen, eğlendirerek bilgi dağarcığını geliştiren, çocukların mutlu zaman geçirmesini sağlayan aktivitelere yer veren kurumlar tercih edilmelidir. Özellikle doğa ve çevre ile ilgili etkinliklere yer veren kurumlar hem yaşamın daha kolay anlaşılmasını ve yaşamla ilgili kavramların oluşmasını sağlayacak hem de doğaya duyarlı bireyler yetiştirilmesi açısından örnek olacaklardır.”
Anaokulu yaşantısının çocuğun ileriki dönemlerdeki okul yaşantısına da bir model olması açısından önemli olduğunu belirten Koçer, ilk defa evden ve anneden ayrılmanın, kuralları olan ve kalabalık bir ortamda bulunmanın çocuğu olumsuz etkileyebileceğini belirtti ve ekledi:
Yaşıtları ile oynayarak yeni bilgiler öğreneceğini anlatın
“Bu olumsuzlukları en aza indirgeyebilmek için öncelikle çocuğun zihinsel olarak yeni bir ortama katılacağı, orada kendi yaşıtı veya büyük çocukların olacağı, çocuğun anaokulunda bulunacağı saatlerde oyunlar oynayarak yeni bilgiler öğreneceği anlatılmalıdır. Zihinsel olarak farklı bir ortamda bulunmaya hazırlanmasının yanı sıra çocukların davranışsal boyutta da yeni girecekleri ortam için hazırlanması önemlidir. Okulda herkes tarafından uyulması gereken kurallar bulunduğu, bu kuralların çocukların hep beraber daha güzel ve sağlıklı bir ortam için gerekli olduğu somut örneklerle açıklanmalıdır.
Başlamadan önce okulu birlikte ziyaret edin
Anneden ilk defa ayrılarak kalabalık ve kuralları olan bir ortama girmenin çocukta kaygı, endişe ve korku yaratabileceğini belirten Koçer, “Kuruma başlamadan önce çocuk okulu ziyaret etmeli, olanak varsa orada çalışan personelle tanıştırılmalıdır” dedi. Çocukların sorumluluk almalarına izin verilerek heyecanlarının paylaşılması gerektiğini hatırlatan Koçer, anaokulunda kullanacağı gereksinimleri için alışverişin çocuk ile birlikte yapılması gerektiğini söyledi. Çocukların kaygılarını ifade edebilecekleri ortamların yaratılması gerektiğine dikkat çeken Koçer, “Çocukla beraber olunan ortamlar aynı zamanda çocukların kaygılarını dile getirebilecekleri paylaşıma açık ortamlar olduğundan çocuk ile konuşularak kaygıları anlaşılmalı ve rahatlatma yoluna gidilmelidir” dedi.
Uyum sağlaması için ona zaman verin
Çocukların anaokuluna uyum sağlaması için kademeli bir geçiş sürecinin yaşanması gerektiğini belirten Koçer, “Anaokuluna başladığı ilk günler çocuk tam gün okulda kalmamalı, ilk hafta adaptasyon açısından hangi ebeveynden kolaylıkla ayrılıyorsa onun tarafından anaokuluna bırakılmalı, çocuğa belirtilen saatte okuldan alınmalıdır” dedi.
Sınıfta çocuğunuzun yanında kalmayın
Aileden birinin çocuğun yanında kalmasının sınıftaki diğer çocukları olumsuz etkilediği kadar, sınıf ortamında disiplini sağlamaya çalışan öğretmen için de zor bir durum oluşturacağını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Koçer, “Çocuk ile vedalaşılarak sınıftan uzaklaşılmalıdır” dedi.
Tutarlı olun, kaygınızı çocuğunuza yansıtmayın
Koçer, çocukların ilk defa bulundukları ortamda huzursuz olmalarının ve bunu ailelerine yansıtmalarının olağan olduğunu söyledi. Koçer, “Aileler bu durumda sabırlı ve şefkatli davranmalı, çocuklarının duygularını dinlemeli, olumlu davranış ve durumu ön plana çıkarak ödüllendirmelidirler. Çocukların anaokulu ya da anasınıfına alışmaları için ailelerin tutarlı olmaları, belirlenen rutinlere uymaları ve kaygılarını çocuklarına yansıtmamaları gereklidir” açıklamasında bulundu.
YORUMLAR