M.’nin 5 yıllık yaşamı korku filmi gibi

İZMİRLİ M.S. henüz 24 yaşında ama korku filmi gibi geçen son 5 yıllık yaşamında başına gelmeyen kalmadı. Uğruna üniversite eğitimini bıraktığı S.T. tarafından evliliğinin 40’ıncı gününde terk edildi. Babasının baskısıyla çalıştığı birahaneden kurtaracağını söyleyip kandıran A.B. ve 4 arkadaşının, 12 gün boyunca tecavüzüne uğradı. Tecavüz sonrası hamile kalıp dünyaya getirdiği 3.5 yaşındaki kızı B.T.’ye ileri derecede epilepsi (sara) hastalığı teşhisi konuldu. Kendisi mide kanserine yakalandı. Ya

M.’nin 5 yıllık yaşamı korku filmi gibi

İZMİRLİ M.S. henüz 24 yaşında ama korku filmi gibi geçen son 5 yıllık yaşamında başına gelmeyen kalmadı. Uğruna üniversite eğitimini bıraktığı S.T. tarafından evliliğinin 40’ıncı gününde terk edildi. Babasının baskısıyla çalıştığı birahaneden kurtaracağını söyleyip kandıran A.B. ve 4 arkadaşının, 12 gün boyunca tecavüzüne uğradı. Tecavüz sonrası hamile kalıp dünyaya getirdiği 3.5 yaşındaki kızı B.T.’ye ileri derecede epilepsi (sara) hastalığı teşhisi konuldu. Kendisi mide kanserine yakalandı. Ya

M.’nin 5 yıllık yaşamı korku filmi gibi
13 Temmuz 2014 - 16:48

M.S. 18 yaşındayken Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazandı. Ancak daha birinci sınıftayken tanışıp aşık olduğu, kendisinden 8 yaş büyük S.T. ile evlenmek uğruna eğitimini yarım bıraktı. S.T. ile evlenen M.S.’nin bu mutluluğu, sadece 40 gün sürdü. Çünkü düğünde takılan takıları da yanına alan eşi S.T. ortadan kayboldu. M., bir süre sonra S.T.’nin başka bir kadınla yaşadığını öğrendi.

BABASINA SIĞINDI, O DA BİRAHANEYE VERDİ

Yaşadığı şok sonrasında M.S., annesinden boşanıp ayrı yaşayan babası M.K.’nin yanına sığındı. Yaklaşık bir yıl yanında yaşadığı babasının birahanede çalışması yönündeki baskısı üzerine M.S. kadın sığınma evine yerleşmek zorunda kaldı. Ancak bu sırada ortaya çıkan eşi S.T.’nin, babasıyla birlikte kendisi için yaptıkları plandan habersiz olarak barışma isteğini kabul edip sığınma evinden ayrıldı. S.T. M. S.’yi sığınma evinden çıkartıp aynı gün babasının evine bıraktıktan sonra bir kez daha ortadan kayboldu.

M.S., babasının karşılığında para aldığı Salihli’deki bir birahanede çalışmak zorunda kaldı. Birahanede garsonluk yapan M.S., erkek müşterilerin masalarına oturarak onlarla birlikte içmeye zorlandı.

12 GÜN SÜREN TECAVÜZ İŞKENCESİ

Birahanedeki kötü koşullardan rahatsız olan ve sürekli ağlayan M.S.’e yakınlık gösteren müşterilerden A.B., kendisini bu hayattan kurtarabileceği vaadinde bulunup kandırdı. İnandığı A.B.’nin evine giden M.S. önce onun, ardından da 4 arkadaşının 12 gün boyunca işkencelerine ve tecavüzüne uğradı, sonra da aynı birahaneye bırakıldı.

M.S., bir süre sonra bu kez kendi imkanlarıyla birahaneden kaçtı.

İki ay saklandıktan sonra hamile olduğunu öğrenen M.S., bu arada eşi S.T.’den boşandı. Hemen ardından da doğum yaptı. Kızı B., boşanmanın üzerinden 9 ay geçmediği için babası S.T.’nin nüfusuna kaydedildi.

M.S. bu arada kendisine tecavüz edip işkenceyi yapanlardan hesap sormak için hukuk mücadelesi başlattı. Mahkemede tecavüzcülerden birisinin DNA testiyle kızının babası olduğunun belirlenmesine rağmen, M.S. ile ’rızasıyla’ birlikte olduklarını söylemeleri üzerine sanıkların hepsi beraat kararı verdi. M.S.’nin itirazı üzerine Yargıtay’a gönderilen dosya henüz dönmedi.

KIZI EPİLEPSİ, KENDİSİ KANSER OLDU

Yaşadığı acılara rağmen kızıyla kendisine iki kişilik bir hayat kuran M.S., bir reklam ajansında çalışmaya başladı. M.S. bu sırada ikinci evliliğini yaptıysa da yürütemedi ve ayrı yaşamaya başladı. Boşanma davası sürerken, bu kez kabul gibi geçen 5 yılda yaşadıklarının da etkisiyle mide kanserine yakalandı. Hem kendisi hem kızı için sıkı sıkıya yaşama tutunan M.S., iki ay önce de ameliyat oldu.

Kanserle mücadelesinde sağlık durumu iyiye giden, ancak 5 yıllık bir süreyle hastalığın seyri takibe alınan M.S.’yi yıkan olay ise 1.5 ay önce yaşandı. Evde bayılan kızını doktora götürdüğünde, testler sonrasında epilepsi (sara) hastası olduğunu öğrenince şoke oldu. İleri derecede epilepsi teşhisi konulan kızının yanından da bir an olsun ayrılamaz oldu.

KIZI, İLK EŞİNİN NÜFUSUNA KAYITLI

Kızının tedavisi için artık ajanstaki işinde çalışamayan M.S., yardım alabilmek için kaymakamlığa başvurdu. Ancak Kaymakamlık, 3.5 yaşındaki B.T.’nin ilk eşi S.T.’nin nüfusuna kayıtlı olduğu, onun da sigortalı bir işte çalıştığı gerekçesiyle yardım yapılamayacağı yanıtını verdi. Yaşadıklarına isyan eden M.S. şunları anlattı:

"Ben babamın ve ilk eşimin kurbanı oldum. Babam beni birahaneye sattı. Kurtulmak istediğim sırada tecavüze uğradım. Bu acıları yaşadım ama bana en acı veren olay, kızımın hastalığı oldu. Ben onun için mücadele ediyorum, ama kızımın velayeti babasının üzerine olduğu için bana yardım yapılmıyor. Ne yapacağımı şaşırdım. İlk eşimi de arıyorum ama bulamıyorum. Benim kızım ondan değil, sadece kanuni olarak onun üzerine kaydettirmek zorunda kaldık. Mahkeme de bu gerçeği biliyor ama yine de velayeti ona verdi."

"KIZIM İÇİN YAŞAYACAĞIM"

Eşinin bulunmasını ve kızının velayetinin kendisine verilmesini de isteyen M.S., kızı B.T. için yaşayacağını söyledi. M.S. yetkililere de şöyle seslendi:

"Ben de kanser hastasıyım ama bunun önemi yok. İkinci eşim de, tecavüze uğradığımı ve kızımın böyle dünyaya geldiğini ondan sakladığım için boşanma davası açtı. Bu acıları unuttum, kızım için ayakta durmaya çalışıyorum. Çünkü günde iki üç kez kriz geçiriyor. Ben onun yanında olmak zorundayım, çalışamıyorum. Bize yardım etsinler. Devlet bize sahip çıksın."

M.S. üniversite eğitimine kaldığı yerden devam etmenin de en büyük isteklerinden birisi olduğunu dile getirdi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum