Alsancak Garı önünde mesai bitiminde yaşanan sıkıntıyı milyon kez dile getirdikten sonra atağı belediyeden beklerken TCDD'den bir takım çıkışlar görmek beni hem şaşırttı hem de sevindirdi.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki çözüm geçici... TCDD'ye ait bir mülkün bahçesinden yol geçirmek mevcut sıkışıklığa bir süre mola vermekten öteye geçmeyecektir. Fakat TCDD'nin bu iyi niyeti Alsancak'ın yoğun trafiğinin çözümü için bir başlangıçtır.
Gelelim gerçek çözüme...
Gerçek ve tek çözüm Alsancak Garı önündeki yolu yeraltına alıp, üst kısmı halkın kullanımına almaktan geçiyor. Yazı konusu bulamıyormuş gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni her ay düzenli olarak bu konu üzerinde uyarmaktan yorulmadım, yorulmayacağım da... Maddi külfeti küçük, manevi hazzı büyük projeler, halkı o şehirde yaşamaya zorlayacak, o şehirde mutlu olmasını sağlayacak projeler bence belediye başkanlarının öncelikli hedefleri olmalı...
Kentin altyapısını düzeltirsiniz, öyle bir yağmur yağar ki, düzelttiğinizi sandığınız yerler göl olur, eskisi gibi binlerce kişinin değil, 2 kişinin evini su basar... Yaptığınız her şey çöpe gider.
Arsenikli su içirmemek için şehrin her noktasında içme suyu hatlarını yenilersiniz, biri çıkıp çamur atar, 2 su testi ile binbir emekle uğraştığınız iş yerle bir olur.
Atık su arıtma tesisleri kurarsınız, haklı olarak bununla övünürsünüz. Fazla yağmur yağar, bir tesiste sorun çıkar, bir bakarsınız ki onlarca tesisten biri pis suyu denize vermiş... Sıkıntınızı dinlemezler bile, başarısız ilan ederler.
Diyeceğim o ki... Alt yapı elbette kuvvetli olmalı. Ama insanlar üzerinde yaşadığı yapılarla gurur duymalı önce. Görebilmeli, dokunabilmeli, işitebilmeli.
Dedim ya milyon kere yazsam da yorulmadım. Alsancak Garı'nın önündeki yol acilen yeraltına alınmalıdır. Önümüzdeki süreçte turizm konusunda ciddi bir düşüş yaşayacak Türkiye'de şehirler kendi pazarlarını kendileri yaratmak durumunda. Açık olan bir şey var ki, şehrin bu görüntüsü Avrupa'da satmıyor. 60'lı, 70'li yıllarda şehrin canına ot tıkayan belediyeler, kentin sahip olduğu değerleri yerle bir edip, 8 katlı iğrenç apartmanlarla donatmış şehri. Gurur duymuşlar bununla üstelik. Gelin biz kalanlara sahip çıkalım. Kaçan kruvaziyer turisti yeniden buraya getirebilmek için onlara sebepler sunalım. Alsancak Garı'nın önü ile başlayalım mesela. Tarihi yapıları, restoranlara dönüştürelim. Alsancak Garı'nı ulaşım müzesi yapalım. Bakın hepsini Kent Arşivi'nde tutuyoruz. İnanın gar binası bunun için çok elverişli. Getirelim Selçuk'tan kara trenleri, ekleyelim elimizdeki mevcudun üstüne. İnsanlara vakit geçirebilecekleri, mutlu olabilecekleri projeler sunalım. Allah aşkına ne kadar zor olabilir bu...
Benim yaşadığım şehirden, belediyelerden beklentim; Turizmin yerle bir olduğu Türkiye'de elimizdeki cevherleri yabancılara tanıtabilmek için proje yapmaları. Artık daha kaç kez yazmam gerekiyor bilmiyorum ama belediye başkanlarına soruyorum; Siz hiç Altay'ın cumbalı tesisinin olduğu sokaktaki evlerin içler acısı halini gördünüz mü? Basmane'nin muhteşem evlerinin içinde bulunduğu durumun farkında mısınız? Vitrine ne koyarak satacaksınız bu şehri, bu saydıklarım da gidince elden nasıl getireceksiniz turisti?
İyi haftalar...
YORUMLAR