Türkiye'nin dört bir köşesinden yoğun bir katılımla gerçekleşen toplantıda, KKTC ve Azerbaycan ile birlikte 82 meslek kuruluşunun başkan ve temsilcilerinden oluşan 185 gazeteci yer aldı.
Yapılan toplantı ve değerlendirmeler sonunda alınan karar ve tespitlerden oluşan TGF 46. Başkanlar Konseyi Sonuç Bildirgesi şöyle:
1- Çağlar boyunca 33 ayrı medeniyete beşiklik etmiş; Dünyanın, Çin Seddi'nden sonra ayakta kalabilen en uzun surları başta olmak üzere sayısız tarihi mirasa sahip olan, kendine özgü değerleri ve yöreye has kültürel zenginliğiyle öne çıkan, 12 bin 500 yıllık tarihe sahip olan Diyarbakır'ın, UNESCO'nun korunması gerekli dünya mirası listesindeki adaylığı son derece önemli, değerli ve sevindirici olup sonuna kadar desteklenmelidir.
2- İçinde bulunduğumuz süreçte ülkemizin birlik ve beraberliğe çok daha fazla gereksinim duyduğu ortadadır. İnsanlık dışı eylem, cinayet ve katliamlara sahne olan, kan ve gözyaşının adeta sel olup aktığı Orta Doğu’da ve bölgeye komşu ülkelerde devam eden acımasız iç savaşın sürdüğü böylesine kritik bir dönemde, her türlü zorluğa rağmen, ülkemizdeki barış ve kardeşlik sürecinin korunup daha da geliştirilmesi zorunludur. Bu amaçla başlatıldığı açıklanan dostluk, barış ve kardeşlik sürecinin toplumumuz üzerinde olumlu karşılık bulduğu gözlemlenmektedir. Sürecin geliştirilmesinde yarar görülmektedir.
3- Anadolu Spor Gazetecileri Derneği(ASGD)'nin ilk kez 2007 yılında gerçekleştirdiği ve TGF'nin de destek verdiği "Bursa-Diyarbakır Kardeşlik Projesi"yle başlayan ülkemizdeki "Kentler arası Değişim Programları"; karşılıklı kültürel paylaşımlar, birlik, beraberlik, kardeşliğin temini ve tesisi ile mesleki gelişimi sağlayan bilgi alışverişinin gerçekleşmesi açısından son derece yararlıdır. Toplumsal barışa giden yolda en önemli kilometre taşlarını oluşturan değişim programları, gazetecilerin yanı sıra diğer tüm meslek odaları ile sivil toplum kuruluşlarını içine alacak şekilde yaygınlaştırılmalı, özellikle de eğitimde alanında okullar arası öğrenci değişim projeleriyle desteklenmelidir.
4- Bu sürecin nihai başarıya ulaşmasının yolu çağdaş demokrasinin eksiksiz biçimde uygulanmasından geçtiği açıktır. Demokrasinin teminatı da öncelikle bireysel özgürlüklerdir. Özellikle gazetecilerin ve halkın oylarıyla seçilmiş kişilerin, özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları doğru değildir. Gazetecilerin görev yeri basın kurumları, seçilmişlerin yeri de kendilerini destekleyen halkın yanıdır. Demokrasinin vicdanı da bunu zorunlu kılar. Bu konuda atılan adımlar devam etmeli ve destek verilmelidir.
5- Türkiye açısından hayati önem taşıyan bu süreçte medyanın kullandığı dil önemlidir. Şiddeti teşvik etmeyen, terörü ve her türlü savaşı asla özendirmeyen, tam tersine insanları ayrıştırmayan, ötekileştirmeyen, dini, dili, ırkı, rengi ne olursa olsun, evrensel insani değerleri esas olan barış dili tercih edilmeli ve meslektaşlarımız bu yönde teşvik edilmelidir. Bu bağlamda basın özgürlüğünün önemi bir kez daha vurgulanmalı, düşünce ve ifade özgürlüğü ile birlikte mutlak surette çağdaş dünya standartlarına yükseltilmesi hedeflenmelidir.
6- Basın İlan Kurumu’nun şubesinin bulunmadığı illerde, resmi ilan alan gazetelerin denetlenmeleri Valilikler ve kaymakamlıklar tarafından yapılması, bir çok kentte mağduriyetlere yol açmaktadır. Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü, valilikler ve kaymakamlıklar tarafından yapılan bu denetimlere müdahil olmalı, konunun uzmanlarını görevlendirerek keyfi uygulamaların önüne geçmelidir.
7- Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne bağlı şehirlerde faaliyet gösteren bölge müdürlüklerinin bir çoğunda, son dönemlerde, basın kartı alacak meslektaşlarımıza zorluklar çıkarıldığı, çeşitli bahanelerle eliminasyona gittiği şikayet edilmektedir. BYEGM’ye bağlı il müdürlükleri bu konuda sadece sekretarya görevi yapmalı ve tüm dosyaları Basın Kartları Komisyonu’na iletmelidir. Nihai karar da komisyonda verilmelidir.
8- Gazete, dergi gibi süreli yayınların nicelik ve nitelik yönünden takibi, cumhuriyet savcılıklarına verilen 'mevkute beyannameleri' üzerinden yapılmalıdır. İl ve İlçe adliyelerine sunulan mevkute beyannameleri, hukuksal sorumluluk da içeren açık bir taahhüttür. Bu taahhüdün belirtilen sürelerde yerine getirilip getirilmediğinin takibi, Adalet Bakanlığı'nca kurulması gereken özel bir basın birimiyle yapılmalı, böylece gerçek anlamda gazetecilik yapan yayın organları ile amacı sadece bayram-seyran gibi günlerde sadece kar elde etmek olan, gazetecilik mesleğine ise asla katkı sağlamayan 'kap-kaç' türü yayınlar mutlaka birbirinden ayırt edilmelidir. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün de bu konuda Adalet Bakanlığı ile iş birliğine gitmesi, ülkemizdeki yayın organlarının daha nitelikli, daha içerikli ve daha nicelikli bir yapıya kavuşmalarını sağlayacak; aynı zamanda, yazılı basının tarihsel arşivinin çok daha sağlıklı biçimde yapılmasına olanak verecektir.
YORUMLAR