Türkiye’de yakın bir geçmişe kadar toplumda en imkansız görünen işlerden biri içimizden birilerinin uzay yolculuğuna çıkmasıydı… Çok çalışanlara sorulan ‘Astronot mu olacaksın?’ sorusu çoğu zaman karşı tarafı bir şekilde hafife almak için kullanıldı. Bu yılın başında ülkemizin ilk astronotu Alper Gezeravcı uzaya giden ilk Türk astronot oldu ve belli ki son olmayacak.
Aslında Türkiye’nin uzay yolculuğu sanılandan daha güçlü ve daha eski… Bugün ülkemizin ilk uydusu olan TÜRKSAT 1B’nin uzaya fırlatılışının 30. yıldönümü. Peki, Ankara aradan geçen bu zamanda hangi adımları attı, bu adımların ne tür yansımaları oldu, uzay çalışmalarının bugüne ve geleceğe etkileri ne? Uzaydaki maceramızın geride kalan yıllarına daha yakından bakalım.
Uzayın önemi her geçen gün artıyor
Kronolojik sıralamaya geçmeden önce küçük bir parantez açalım ve uzay çalışmalarıyla temel olarak nelerin hedeflendiğini hatırlatalım. Bilimsel araştırmalar, haberleşme, internet, keşif, gözlem, gözetleme, yayın ve konum akla ilk gelenler. Teknolojinin giderek gelişmesiyle uzay madenciliği ve turizmi de bu listeye eklendi. İşin bir de lojistik ve askeri boyutu var ki uzayın önemini daha da artıran en önemli hususlardan biri bu alan.
Bazı akademik çalışmalara göre yörüngedeki aktif uydu sayısı önümüzdeki 3 yıl içinde 8 bini aşacak. Uzay ekonomisi ise bir trilyon dolar seviyesine ulaşacak. Tüm bunları alt alta eklediğimizde geleceğe yönelik büyük planları ve hedefleri olan ülkelerin haliyle bu alanda geride kalması sonuçları itibariyle bir hayli yıkıcı olabilir.
Ankara bir şekilde bu yarıştan geride kalmamak ve treni kaçırmamak adına değerli bir yol haritası izliyor. Geleceğin ne getireceğini şimdiden kestirmek zor. Ancak 1994’ten bu yana atılan adımları göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye’nin uzay çalışmalarında başat rol oynamasa da en azından gelecek vadeden ülkeler arasına girmeyi hedeflediğini görüyoruz.
TÜRKSAT 1A ve okyanusa çakılan ümitler
Türkiye’nin uzay macerası ilk önce haberleşme uydularıyla başladı. Fransız Guyanası olarak bilinen ve Fransa’nın denizaşırı bölgesi olan alan bu çalışmaların merkezindeki yerlerden biri.
Bu topraklardan 24 Ocak 1994’te fırlatılan TÜRKSAT 1A Uydusu ülkemizin ilk denemesi. Ancak bu uydu roketteki teknik bir arıza nedeniyle okyanusa düştü ve büyük ümitlerle başlayan ilk adım başarısızlıkla sonuçlandı.
Takvimler 11 Ağustos 1994’ü gösterdiğinde ise geri sayım bu kez TÜRKSAT 1B için yapıldı. Nefeslerin tutulduğu bu atışta her şey planlandığı gibi gitti ve Türkiye’nin ilk uydusu uzayla buluştu. Bu uydu 12 yıl boyunca çalıştı, TV yayıncılığı ve veri haberleşmesinde önemli roller oynadı. 2005’e gelindiğinde görevi sonlandı.
TÜRKSAT serileri art arda uzaya yollandı
İlk başarılı hamlenin ardından Ankara bu alanda yoluna devam etti. Temmuz 1996’da TÜRKSAT 1C uzaya gönderildi. 10 Ocak 2001’de TÜRKSAT 2A’nın yörüngeye yerleştiği haberi uluslararası haber ajanslarının manşetlerini süsledi. Bu uydu Rusya’ya da kapsayacak şekilde görev yapması adına önemliydi ve 2016’ya kadar işini başarıyla sürdürdü.
Tarihler Haziran 2008’i gösterdiğinde Ariane 5 roketiyle fırlatılan TÜRKSAT 3A’nın kalkışta tozu dumana katan motor gücünü milyonlarca kişi canlı yayında takip etti. Bu uydunun en önemli özelliği yüksek kullanım kapasitesiydi. TÜRKSAT 3A da TV yayıncılığı ve haberleşme uydusu olarak göreve başladı.
Bu uydunun üretim aşamasında diğerlerinden daha farklı bir yol izlendi. Uydunun yapımında 22 Türk mühendis görev aldı. Ki bu hamlenin gelecek yıllar için ne denli önemli olduğu sonraki işlerde kendini gösterdi.
TÜRKSAT 1C ve TÜRKSAT 2A uydusunun tüm sinyal trafiğini devralan TÜRKSAT 3A uydusu halen görevde. Beklenti 2028 yılına kadar bu süreci üstlenmesi.
Afrika da kapsama alanına giriyor
Türkiye’nin uzay macerasında TÜRKSA 4A ve TÜRKSAT 4B’yi de unutmamak gerek. TÜRKSAT 4A, TV yayıncılığı ve veri haberleşmesi hizmeti veriyor. Ankara, bu uyduyla İngiltere-Afrika’yı kapsayan bir uyduya kavuştu.
TÜRKSAT 4B ise yüksek hızlı internet hizmeti amacıyla Ekim 2015’te Kazakistan’dan uzaya yollandı.
TÜRKSAT 5A ise Ocak 2021’de Elon Musk’ın sahibi olduğu SpaceX firmasının roketiyle uzaya gönderildi. Görev süresi 30 yıl olarak belirlenen bu uydu ile çok geniş bir coğrafyada TV yayıncılığı ve veri haberleşme hizmeti verebilme kapasitesine ulaştı.
TÜRKSAT 5B de 2021’de uzaya gönderilen Türk uydularından biri. Türkiye böylece aynı yıl içinde uzaya iki uydu gönderebilen ender ülkelerden biri olma başarısını gösterdi. TÜRKSAT 5B ile Ankara haberleşme ihtiyaçlarını yerli çözümlerle karşılayabilecek konuma yükseldi.
Bu uyduyla ilgili değerli bir parantez açalım. TÜRKSAT 5B ile Türkiye iki bine yakın kırsal bölge okuluna uydu internet hizmeti vermeye başladı.
TÜRKSAT 6A ile yeni bir yola girildi
Türkiye’nin uzaya yolladığı en yeni uydu olan TÜRKSAT 6A ülkemizin gurur projelerinden biri. Çünkü bu uydu projesindeki alt sistemlerin, uydu yer istasyonunun ve yazılımların yüzde 81'den fazlası milli imkanlarla üretildi.
Türkiye’yi ‘haberleşme uydusu üretebilen ülke’ konumuna çıkaran TÜRKSAT 6A mevcut uyduların yedeklenmesini sağlayacak ve kapasiteyi daha da artıracak. TÜRKSAT 6A sayesinde Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya gibi daha önce kapsama alanı dışında olan ülkeler de kapsama alanına girecek. TÜRKSAT 6A ile Türkiye'nin uydularının ulaştığı nüfusu 3,5 milyardan 5 milyara çıkacak.
İstihbarat uydusu GÖKTÜRK
Türkiye’nin uzay çalışmaları sadece TV yayınları ve haberleşmeyle sınır kalmadı. Türk Hava Kuvvetleri’nin yüksek çözünürlüklü istihbarat uydusunu ihtiyacına da çare arandı. Bu kapsamda TÜBİTAK Uzay ve TUSAŞ’ın önderliğinde yürütülen çalışmalar sonuç verdi. Bu uydumuz da 2012’de Çin'den uzaya gönderildi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından işletilen ve 2,5 metre çözünürlüğe sahip Göktürk-2, Türkiye'nin savunma, çevre, şehircilik, tarım ve ormancılık alanlarındaki ihtiyaçlarına yanıt veriyor.
Bu noktada bir parantez açalım. Türkiye’nin GÖKTÜRK-2 uydusundaki çalışmaları sonraki yıllar için de kritik kazanımları beraberinde getirdi. Kamera Modülü KUZGUN, Yakın Kızılötesi Sistemi, Yönelim Ekipmanları Kontrol Modülü bunlardan bazıları.
GÖKTÜRK-1 uydusu ise Aralık 2016’da İtalyan uzay şirketi tarafından uzaya fırlatıldı. Çözünürlüğü 0,50 metre olarak kayda giren bu uydu coğrafi kısıtlama olmadan dünyadaki herhangi bir yerde keşif kabiliyeti sağladı.
BİLSAT, RASAT, İMECE ve diğerleri
Madalyonun bir yüzünde uzaya gönderilen bu uydular varken diğer yüzünde ise yine benzer alanlarda atılan değerli işler var. Kimi kaynaklara göre Türkiye’de yer gözlem uyduları geliştirme çalışmalarının ilk adımları 1999 yılına kadar uzanıyor.
Bu noktada geliştirilen BİLSAT da Türkiye'nin ilk elektro-optik yer gözlem ve uzaktan algılama uydusu. Eylül 2003’te uzaya gönderilen bu uydu haritacılık, afet izleme, kirlilik ve çevrenin izlenmesi ile şehircilik ve planlama amaçlarıyla görev yapıyor.
BİLSAT’ta elde edilen deneyim kullanılarak hayata geçirilen RASAT ise tamamı Türkiye’de Türk mühendislerce tasarlanıp üretilen ilk yerli gözlem uydusu olarak kayda girdi. 2011’de devreye alınan RASAT arka planda bu alanda uzmanlar yetiştirilmesine de büyük katkılar sağladı.
Dünyanın her noktasından görüntü alabilen RASAT’tan elde edilen ham veriler ülkemizin ilk milli uydu görüntü portalı GEZGİN’e aktarılarak işleniyor. Üç yıl ömürlü olarak tasarlanan RASAT, 11 yıl sorunsuz çalıştıktan sonra 2022’de görevini tamamladı.
Türkiye'nin metre altı çözünürlüğe sahip yerli ve milli ilk gözlem uydusu İMECE hatırlanacağı üzere Nisan 2023’te ABD’den uzaya fırlatıldı. Coğrafi kısıtlama olmaksızın dünyanın her yerinden görüntü çekebilecek bu uydu, hedef tespit ve teşhis, doğal afet, haritalama, tarımsal uygulamalar gibi birçok alanda ülkemize hizmet verecek.
Proje kapsamında Türkiye'de ilk defa uzay uyumlu elektro-optik kamera tasarlanıp geliştirilerek üretildi. Böylece ülkemiz yabancı uydulardan görüntü tedarik eder konumdan kendi kamerasını üreten ve hatta ihraç eden duruma geldi.
Türkiye’nin uzay çalışmaları aralıksız devam ediyor
Bugün geldiğimiz noktada uzay çalışmaları artık ülkelerin milli güvenliği için dahi zaruri bir hal aldı. Özellikle askeri alanda birbirine üstünlük kurmak isteyen güçlerin en çok yatırım yaptığı alanlardan biri uzay.
Bu alanda yapılan çalışmaların teknolojik gelişim açısından çok büyük bir çarpan etkisi oluşturduğu ve buradan elde edilen gelirin milli refahı hızla artırdığı sır değil. Gelecek dönemde Türkiye’nin bu ve benzer sebeplerle uzay alanındaki çalışmalarını artırarak devam ettirmesi bekleniyor.
Ülkemizin ilk sentetik açıklıklı radar uydusu GÖKTÜRK-3, GÖKTÜRK-1’in yerini alacak GÖKTÜRK-1Y, Ay’a sert iniş için yapılan çalışmalar, bölgesel konumlama ve zamanlama sistemleri için yeni projeler geliştirmek, yerli/milli sonda roket sistemi, cep uyduları ve ticari uydularla uzayda var olmak gelecekte bizi neyin beklediğini gösteren projelerden bazıları.
Bugün geldiğimiz noktada uzaya gönderdiği ilk uydunun ardından 30 yılı geride bırakan Türkiye, önümüzdeki dönemlerde çok daha büyük başarılara imza atmanın eşiğinde. Eğer doğru bir yol haritası izlenebilirse yakın gelecekte uzay alanında da en üst ligde bayrak gösterme imkanı hiç de düşük bir ihtimal değil…
YORUMLAR