Bazı kazanımlar az bedel ödemekle, bazı kazanımlar ise oldukça ağır bedeller ödemekle elde edilir. Günlük hayatımızda elde ettiğimiz başarı ve onun getirisi kazanımlarının ”CUMHURİYET’ in kazanımının mukayesesi asla söz konusu olamaz.
29 Ekim 1923’ de ilan edilen ve Türk insanına yakışır bu yönetim sistemi ile Ülkemiz (yabancıların) göbeğine bağlı olmasından kurtulmuş, ayakları üzerinde durabilen, karaları kendi alabilen özgür ve demokratik bir ülke konumuna girmiştir.
Cumhuriyet’imizin kurucusu ulu önder Atatürk’ün bizlere bahşettiği bu miras beraberinde bir sürü yenilikler getirmiştir. Bizler bu devrimin kazanımlarını ölene dek muhafaza ve müdafaa etmenin çabasını sürdürmekle mükellefiz.Bu vatan topraklarının yüz binlerce şehit kanı ile sulanarak ödenen ağır bedeller karşılığı elde edilen Cumhuriyetin ve getirisi reformlarından,yeniliklerinden ve kısacası devrimlerinden birkaç tanesini örnek alırsak, kazanımların daha da bir anlam ifade ettiğinin ayrıcalığını yaşayacağız.
Bu devrim hareketi ile yapılan yeniliklerin içinden en hoşuma gidenlerden bazıları,”SOYADI” kanunu, kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı, her alanda kadın ve erkek eşitliği,din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılması (laiklik) ve harf devrimi..v.s.Hiç şüphesiz ki; saydıklarımızdan başka devrim niteliğinde bir sürü yenilikleri de beraberinde getirmiş olmasıdır..
Yakın tarihimizde bile kişiler anılınca/hatırlanınca, filan kişinin oğlu filan kişi yada filan kişinin kızı filan kişi. Aynı isimden binlercesi olduğu varsayımı ile, aynı çocuk isimlerini taşıyan bir o kadar ismin mevcut olduğu bir gerçektir.Bugün bile bu devrimi ve dolayısı ile evrimi gerçekleştiremeyen bir sürü ülke bulunmaktadır.Özellikle de Arap coğrafyasında.Örnek olarak;Benim tanıştığım ve halen görüştüğüm(Ürdünlü) aile dostumun ilk günlerde adını ve soyadını sorduğumda Yunus İbni Bedri demişti bana.
Ya kadınlarımızın kazanımları…Başta seçme ve seçilme hakkının verilmesi gibi büyük bir hediye olabilir mi? Bugün Dünya ülkelerinin bazılarında kadının sadece adı var …hiçbir yetisi ve kararı olmamıştır.Miras konusu da ilave edersek, kadınlarımızın ne denli haksız bir hayat ile terbiye edilmek istendiğinin farkında olacağız.Cumhuriyet demek, başka egemen güçlerin değil…milletin kendi iradesi ile kendini yönetmesi olduğuna göre,böylesi bir mirasa sahip çıkmak ve muhafaza etmek her vatandaşın dolayısı ile bu Milletin asli görevidir.
Beyler, Cumhuriyet’in kolay kazanılmadığını hepimiz bilmekteyiz.Bir kuş misali avucumuzdan uçmasına izin vermeden kadrini ve kıymetini bilelim.
Hz Ömer(R.A), bir gün sahabelerle oturup sohbet ederken, birsi söz alır ve Hz Ömer’e hayatınızda üzüldüğünüz ve sevindiğiniz iki olayı bizlere iletirmisiniz? diye sorduğunda…Hz Ömer şöyle der.İslamiyet’i kabul etmeden önce yeni doğan kızımı diri diri toprağa gömdüğümü hatırlarken üzüntümden göz yaşlarıma sahip olamadığımdır.Güldüğüm an ise yine İslamiyet öncesi ellerimiz ile yaptığımız putlara tapar, acıkırken de onları afiyet ile yediğimizde aklıma geldiğinde kendime gülerim.Buradan alınacak ders…kaybettikten sonra dövünmenin ve ağlamanın hiç bir şeyi geri getirmeyeceğidir.Cumhuriyet’in yeniliklerini ve dolayısı ile devrimlerini sıralamak böylesi bir köşe yazısında oldukça zor olduğunu sizlerde çok iyi bilirsiniz.
Son olarak bir hatırlatma…1915 savaş yıllarında yapılan nüfus sayımında Ülkenin nüfusu 25-26.Milyon civarında,Cumhuriyet’in ilanında yapılan nüfus sayımında ise bu rakamın 18-19 Milyonlara düştüğünü her halde biliyorsunuzdur!!!.İşte aradaki yedi-sekiz milyona yakın bu fark şehitlerimizin kanları ile olgunlaşmış ve hediye olarak bu günkü yönetim şekli olan “CUMHURİYET” rejimimiz bizlere sunulmuştur..Rahat uyu Atam, bıraktığın bu kutsal emanetin bekçileri olarak bizler , ilelebet muhafaza ve müdafaa edeceğiz.
YORUMLAR