Oyuklu Mezar Taşlarımız Ne Anlama Gelmektedir?
A. Hamit Erden

A. Hamit Erden

Oyuklu Mezar Taşlarımız Ne Anlama Gelmektedir?

16 Haziran 2016 - 12:21

Hayatımızın idamesi ve gereksinimleri için hemen, hemen her gün çarşı, pazarları kolaçan eder, değişik objelere, ürünlere ve malzemelere bakar, kendimize uygun /aradığımız nitelikte ürünleri alır ihtiyaçlarımızı gideririz.Bu yaptıklarımız rutin işlemleri , bir yakınımız için “seyrekte olsa” gittiğimiz mezarlıkta, algılama hünerimizi ve dikkatimizi maalesef icra edemiyoruz.Girer girmez yakınımızın menziline gider, duaları yapar sonrada hemen döneriz.O manevi atmosferde dikkatimizi ve ilgimizi çeken önemli objeleri kaçırır , görmeyiz.

Geçen hafta İstanbul’a bir yakının cenazesi için gitmiştim.Defnedildiği mezarlık (en eski mezarlık) Karaca Ahmet mezarlığı.Defin işlemleri devam ederken, birkaç mezar taşının üstünün çanak şeklinde oyuk olduğunu gördüm.İçimden geçen ilk yorum….herhalde kuşların biriken yağmur sularından istifadesi için konuşlandırılması yönünde idi..Kendi yorumum beni pek tatmin etmemiş olacak ki…mezarlık görevlisi yaşlı bilge adama rast geldim. Bu işin sırrı nedir? diye sordum .Aldığım cevap beni oldukça şaşırttı.Evladım dedi…yüzyıllar önce varlıklı (hali vakti yerinde olan).insanlarımız/atalarımız, muhtaç insanların gururu incinmesin diye mezarlığa gelir bu çanaklarla para bırakırlar.İhtiyaç sahibi insanlarda ihtiyaçları kadar olan parayı alır hayır duasını yaptıktan sonra evlerine dönerlerdi.Onlar bilirdi ki burada kendilerine dermen olacak paralar var.Ancak;Bu hayırlı ve bir o kadar faydalı işler; hak sahibi olmayan (art niyetli) insanlarımızın su istimale başlamasından sonra kutsal görev kendini tarihin kara derinliklerinde sukutu hayale gömmüş, devamı sağlanamamıştır

Sekiz yüz yıla yakın bir zaman diliminde dört kıtaya hükmetmiş, Osmanlının, iffet hayasından dolayı fakirliğini gizleyenler onur ve vakarından dolayı ihtiyaçlarını kimseye açamayanlar için hassasiyetler gözetlenerek , faklı yardım, destek ve himaye argüman ve ince metotlar geliştirilmiştir..Onlara… “alan el” olmanın utanç ve ezikliğini yaşatmamak için gayet zarif ve hassas yardım şekilleri böylesi hayat bulmuştur.Böylece “alan el “hicaptan “veren el “ de gurur ve riyadan korunmuştur.İşte her türlü tebrik ve takdire layık yardımlaşma vasıtalarından biride mezarlıklardaki “SADAKA TAŞI” dır.Ama ne acıdır ki; Haksız, hayırsız ve vicdansızların art niyetleri yüzünden, yıllarca süregelen bu güzel geleneklerin son bulmasına sebebiyet vermiştir.

İşin ilginç tarafı da parayı koyanın belli olmadığı dır.Bu nedenle ihtiyaç sahipleri tüm kabristandaki ölülere dualar okur , hasıl olan sevabı da tüm mezarlıkta yatanlara taksim etmiş olurlardı.Diğer ilginç tarafı da muhtaç kişi, ihtiyacı kadarını alır, benden sonrakinin ihtiyacı karşılansın diye asla fazlasını almaya tevessül etmezdi.Veren ele ve alan ele bir bakın.Bu kadar zarif, hassa, ince anlayış ve izanı ne ile yorumlayabilirsiniz.

İşte yüce Dinimizin bizlere bahşettiği ve Atalarımızın bu hassas yardımlaşma zihniyetinden bir milim şaşmadığını, basit bir örnekle açıklamış olduk.Bizler, böylesi bir neslin çocuklarıyız.Veren elin alan elden haberdar olmaması anlayışının en güzel misali ve tezahürü diyoruz..İyiliklerin de kötülüklerin de saklı kalmasının gerektiğini, ifşa edilmemesi ve yaradan’a havale edilmesinin istenmesi “biz inanalar için” yegane amaç olmalıdır.

Yapılacak hayırlı işlerde elden geldiğince kişinin gururunun zedelenmemesine “dikkat çekilmek istenen bu basit konudan” bizler de ders çıkarıp, bundan sonraki yaşantımızda yapacağımız bu tür yardımlarda daha hassa ve duyarlı davranmamızı sağlayacaktır.

Tıpkı… 2015-2016 Eğitim sezonu başlarken , okul müdürü eşime (hayırsever) birlerinin telefon açıp ..okulunuzda ihtiyaç sahibi herkesin ayakkabı no’ sunu ve kaban için beden ölçülerini talep edip, ısrarla adını vermek istemeyen bir hayırsever gibi yapmalı…… Bir hafta sonra kamyon okula yanaşır ve malzemeler idareye teslim edilip, ihtiyaç sahiplerinin tümüne eksiksiz olarak dağıtılır.Kendim,ısrarla (eşime) sormama rağmen,

kendisinin de bu hayırsevere ulaşamadıklarını ifade ettiler.İşte gerçek yardım budur. Gösterişten ve şatafattan uzak,Allah rızası kollanarak, ifası yapılan yardımların kabulü indi dergahında daha da kabul göreceği bir gerçektir.Böylesi yardımlarda “Veren ve alan” gözler birbirinden sakınmıştır.Verenin alan kişiyi, alanında veren kişiyi tanımadığı bir ortamda “yapılacak hayırlar” daha katmerli bir amel olacağı muhakkaktır.

Allah; Şimdiden yapacağımız ve yaptığımız hayırları kabul etsin.Daha duyarlı ve dikkatli davranacağımıza olan inancımla sevgi, selam ve saygılarımı sunarım.

Evveli rahmet ortası günahlardan arınma ve sonu ise felah olan bu mübarek Ramazan ayının tüm insanlığa ve İslam alemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum

YORUMLAR

  • 0 Yorum