21 Mayıs gecesi yapılan Karşıyaka Spor Kulübü Kongresi'ndeki başkanlık yarışı, Ali Erten'in ipi göğüslemesiyle sona erdi.
Erten ve ekibine sonsuz başarılar dileriz. Başarıları yüz akımız olacaktır.
HER İKİ ADAY İÇİN:
Söyleyecek fazla bir şey yok. Yaklaşık 50 milyona varan borçlu bir kulübün başkanlığına soyunmak, her baba yiğidin harcı değildir. Bu yüzden Ali Erten ve Mutlu Altuğ'a bu deli cesaretlerinden dolayı teşekkür ederiz.
-Kongre salonunda maalesef, "Lüzum halinde aç kullan" türünden konserve üyelerin çokluğu dikkat çekiciydi. Bu konservelerin, Karşıyaka'nın hangi ligde top koşturduğundan dahi haberi olmadığından eminim. Bu durum, kulübün geleceği için sakıncalıdır. Artık tüzük mü değiştirilir, genelgeyle mi yoksa yönergeyle mi yapılır bilemem ama "aç bitir" tadındaki bu ilgisiz yığınların ayıklanması gerekir. -
Basketbolda alınan kupalar eğer oraya kişiye özel algı yönlendirmesi yapmak için getirildiyse, yakışıksız bir durum olarak nitelendirilir. Yok, eğer basketteki icraatlarımızı sergilemek için getirildiyse, adil davranılması gerekir ve futbol icraatı için de beş adet kamyon lastiği konulması gerekirdi.
Mesela, bu durumda Ali Erten'in de tarihi stattan iki koltuk getirip koyması gerekirdi. - Doğrudur... Karşıyaka sadece futbol değil, bir Spor Kulübüdür. Ancak bu durum, futboldaki başarısızlığa kılıf olarak örtü şeklinde kullanılmamalıdır. Zira Karşıyaka, bir Eskrim Kulübü de değildir. Belediyenin eskrim için bize salon tahsis etmesi lütuf olarak anlatılacağına, hazır Belediye Başkanı da oradayken, kendisine "Gel bakalım muhterem! Hazır toplanmışken şu vatandaşa neden stat yapmıyor ve yaptırmıyorsun? Anlat da biz de dinleyelim" denilebilirdi. Kaldı ki, o salonda hani eskrim kurallarından vazgeçtim, kılıç tutmasını bilen 5 kişi çıkmazdı. –
"Siyaset spordan uzak tutulmalı" şeklinde bürokratik cümleler kuran Belediye Başkanı, salondakilere dönüp, "aranızda siyasiler varsa dışarı çıksın" deseydi, içerde 20 tane adam kalmazdı maalesef. Bu da Karşıyaka Spor Kulübünün en ağır kamburlarından birisidir.
- Taraftarlar Derneği, adı üzerinde; "Taraftardır" ve "Taraf tutandır". Bu kulübün menfaatlerini koruyacak ve kollayacağına inandığı her başkanın arkasında durmak gibi bir misyonu vardır. Her hangi bir olumsuzluk ya da art niyet sezdiğinde, gereken tepkiyi vermesi de en doğal hakkıdır! –
Taraftar Derneği, tribünde bağırıp çağırmak için kurulmuş bir amaçsız kalabalık değildir.
- Çarşı Grubu'nun gençlerindeki sevgi, saygı, tutuculuk ve birbirine bağlılığı takdire şayan bir duygu selidir. Ancak bir kusurları vardır: Bu kadar yoğun bir şekilde bu kulübün adını Edirne'den Kars'a kadar yayan, namını yücelten ve kahrını çeken insanların aralarında hala "üye olmayanların" bulunması bir eksi puandır. Unutulmamalıdır ki; Kulübün geleceği kongrelerde şekillenmektedir. Matematiksel üstünlük, kongrede geçerli olan bir payedir. –
Çarşı Grubu'nun isimler peşinde koşmadığı, mantık yürüterek kulübe faydalı olacağına inandığı kişinin arkasında durduğunun kanıtı: Sayım bittikten sonra Çarşı salondan sessizce ayrılmış, görevini yaptığını ve vicdanının sesini dinlediğini salonu terk ederek belli etmiştir. Eğer Çarşı Grubu, bir takım art niyetlilerin karalama yaptığı gibi, Ali Erten'ci olsaydı, yeni Başkanı omuzlara alır, salondan o şekilde çıkardı. Sayım sonrası sessizce salondan çıkmaları, Ali Erten'in değil, Kulübe hizmet edecek olan kim olursa olsun O'nun arkasında durduklarının kanıtıdır!
- İlk defa bir kongrede, bizlerin adına Okan, Taner, Metin ve Altar'ın konuşma yapmaları, yıllardır beklediğim sahnelerden biridir! Çarşı, ihtiyaç duyulduğunda "yetiş!" denilecek insan yığını değildir. Emek verenlerin söz hakkı da olmalıdır! Bu kulübün sahibi, siyasiler değil, konserve üyeler değil, ego tatmincileri değil, taraftardır!
Ve Karşıyaka Çarşı, taraftarın şemsiyesidir, lokomotifidir!
HERKES GİDER, ÇARŞI KALIR!
YORUMLAR