Annesi sokak ortasında katledildiğinde, Hakan henüz kundaktaydı.
Baba hapse, anne toprağa girmişti. Ağabeyleri O'nu sarıp sarmalayıp Şirinyer Camii'nin avlusuna bıraktılar.
İmam da bulduğu bebeği doğru Şirinyer Karakolu'na götürdü.
Sonrası malum… İstikamet Çocuk Yuvası.
Orada büyümeye başladı Hakan. Hani biz çocuklarımıza "Aç bak ağzını ham yap, uçak geliyooo" deriz ya? O'na kimse uçak falan yapmadı mamayı.
O an yedi yedi tepsideki yemeği.. Yemedi, sabaha kadar aç!
Fırlamanın birisi tepsisine vurup devirdiyse, Hakan yine aç!.
Her halükarda karnını doyurması için gözü pek olması lazım her daim.
Öyle gece yarısı tuvalete falan kafasına göre gitmek yok! Nöbet ve sırayla. "Hadi annecim çiiiş" diyen anne de yok. Ama "Hadi len! Sabaha kadar seni bekleyecek değiliz" diyen çok.
Şamarın bini bi para. Her an kendisini kollamak zorunda Hakan. Bazen "anne" demek zorunda kaldığı görevlilere, bazen de koğuştaki veletlere karşı.
Yok öyle mışıl mışıl ayıcıklarla, bebeciklerle ya da arabasıyla yatmak!
Kâbustan çığlıkla uyandığında üzerine titreyip su getiren de yok. "Ama "Yat lan zıbar!" diyen çok.
Bir gün şansı dönüyor gibi. Bir koruyucu aile sahipleniyor Hakan'ı. Çok kısa bir süre rahata erdiğini düşünürken analık ne kadar iyiyse, babalık tam bir alkolik!
Hani doktor reçete yazar ya, "Yemeklerden sonra 1 tane" diye? Hah.. Babalık da her akşam kesin bir meydan dayağı atıyor bu kimsesiz garibe. Daha bacak kadar. Ama çektiği dağ gibi acılara dayanamıyor. Koruyucu aileden kaçıyor. İstikamet sokaklar yine!
Bostanlı polisi buluyor O'nu. Hadi yine dön dolaş yuvaya!
Aradan seneler geçip, yaş büyüyünce Çorum'daki yurda tayini (!) çıkıyor.
18'i bitirince de, devlet "Hadi bakalım ufak ufak ikile burdan" deyip sokağa salıyor. Hakan yalvarıyor; "Yapmayın, beni sokağa atmayın!" dese de, polis zoruyla yurttan "yaş haddinden" atılıyor. "Bundan sonra ne halin varsa gör" deniliyor.
Çorum sokaklarında, karda kışta inşaatlarda konteynır köşelerinde yatıp kalkıyor. Çöplerden ekmek bulup karnını doyuruyor. Hırsızlığa, teröristliğe, namussuzluğa, her türlü "kötü adam" olmaya fevkalade müsait iken, O yılmıyor. Bir şekilde hırsı azmi ve özgüveniyle hayata tutunuyor.
VE BUGÜN : Spor Yönetimi 2.nci sınıfta öğrenim görüyor.
Ve bir kuruluşta memur olarak görev yapıp ekmeğini kazanıyor.
Geçenlerde Yeteneksizsiniz programına çıktı Hakan.
Kendince bir taklit falan yaptı. Ne yaptığı ya da ne yapamadığı önemli değil. Ancak bizlerin yetenek anlayışı, şarkı söylemekten ibaret olduğu için, jüri Hakan'a "yeteneğin yok" demedi de, "Biz sana bi anlam veremedik" dediler.
Çünkü jüride hiç sabaha kadar aç bırakılan bir üye yoktu ki Hakan'ı anlasın. Adam hayata 3-0 mağlup başlayıp, 3-3'e getirmiş. Bizlerin anlaması elbet mümkün değil böyle bir maçı.
Bu arada merak ettim: Acaba çocuk yuvalarına veya yetiştirme yurtlarına, "habersizce baskın" yapıp, o çocuklarla sorunları konuşan bir bürokrat var mıdır bu ülkede? Varsa parmak kaldırsın!
YORUMLAR