Mekan : Bit Pazarı Sokağı'ndaki çayocakları..
Adamın üzerinde, "Anadolu köylüsü" modelinde bir elbise var.. Gurbetçi görünümlü..
Sabah 7 sıralarında geliyor çayocağına.. Beş on dakika sonra, elinde tuttuğu koltuk değnekleriyle, iki kişi daha oturuyor yanına.. Hepsi sağlam, sapasağlam..
3-4 kişi oluyorlar.. Sohbet ediyor, gülüşüyorlar kahvaltılarını yaparken..
Sonra hesabı ödeyip ayrılıyorlar Bit Pazarı'ndan..
Anadolu gurbetçisi görünümlü olan, Basmane Garı'na yollanıyor..
İzliyorum.. Kendisine gariban tonlaması vererek, avına yaklaşıyor.. Memlekete gideceğini, ancak İzmir'de parasını çaldırdığını söylüyor.. Başlıyor insanları tek tek yolmaya..
Değnekleri "elinde taşıyarak" çayocağına gelenler de, bu kez değnekleri koltuk altlarına tutturarak, adeta sürüne sürüne Kemeraltı'na doğru seğirtiyorlar..
Onlar da başlıyor "Allah rızası" sömürüsüne..
Dikkate almayıp geçen de var, Durup en az 1 lira veren de..
Karşıyaka Çarşısı'na geçiyorum..
Zannedersin ki, herifin bacakları yok!.. Sürüm sürüm yerlerde dolaşıyor..
"Mesai bitiminde" bir pasajın kuytusuna çekiliyor.. Artık nasıl bir beceriyse, bacaklar pantolon paçalarından çıkıyor.. Vapura doğru "sapasağlam" ilerliyor..
Cebinde, sizin kazandığınız asgari yevmyeden fazlası var!..
Camii Sokağı'nda, bilirsiniz yılların Saray Fırını var.. Sahibi arkadaşımız.. Fırının tam karşısında, kendisiyle sohbet ediyoruz..
Bir ablamız yaklaşıyor yanımıza..
"Allah rızası için" diyor.. "Bir ekmek parası.."
Arkadaşım mütevazi, hayırsever.. Öyle bir ekmeğe iki ekmeğe bakacak adam değil..
"Ayıpsın abla, dükkan senin" diyor.. Ve devam ediyor;
"Madem derdin ekmek.. Git içeri, söyle çocuklara, istediğin ekmeği versinler"..
Tam olarak ne söylediğini anlayamadık ama.. Ekmek isteyen ablamız, sunulan ekmek teklifini redederek, söve saya yanımızdan uzaklaşıyor..
Neden mi anlattım bu örnekleri?.. Ramazan yaklaşıyor..
Alış veriş yaparken, 1 liranın hesabını yapar, daha ucuzunu bulmak için kırk dükkan dolaşırız da, bir dilenci ya da dilenci görünümlü birisini görünce, yelkenleri suya indiririz..
İşte bu yumuşaklık yüzünden, İzmir'deki dilenci sayısı had safhada!..
Yapmayın!.. Yumuşamayın!.. Herşeyi zabıtadan beklemeyin!..
Siz acımasanız, piyasada dilenecek insan kalmaz..
O sakat zannettiğiniz, ya da mağdur zannettiğiniz insanlar, sizin asgari ücretinizden çok daha fazlasını kazanıyorlar..
Ve daha da vahimi.. Size arkanızdan "enayi" diyorlar!..
Kendinizi enayi yerine koydurmayın!..
YORUMLAR