İlkokuldayken bando takımı halinde trampetleri çala çala, borazanları öttüre öttüre sahildeki Anayasa meydanına giderdik
Bando kıyafetlerimiz ve pırıl pırıl ayakkabılarımıza aynada saatlerce bakar, yakışıklılığımıza doyamazdık
Kendimizi o kıyafetler içinde birer general zannederdik
Çarşıdan rap rap geçer, soluğu anıtta alır, mülki erkanın konuşmalarını uflaya puflaya dinledikten sonra yine çarşı içinden rap rap geçerek okulumuza dönerdik
Biz geçiyoruz diye polisler trafiği durdurur, daha da böbürlenip kıymete binerdik
Havamızdan geçilmezdi o gün
Sonra anıttaki törenlerden her nedense vazgeçildi
Törenler Karşıyaka Stadı'na alındı
Bir süre oralarda bayramları kutladıktan sonra, bu sefer stadyumdan da vazgeçildi ve herkesi Atatürk Stadı'na toplamaya başladılar
Keyifle böbürlene böbürlene ve gururla kutladığımız 23 Nisanlar uzun yol kat ettikçe artık işkenceye dönüşmeye başlamıştı
Hangi aklı evveller bayramları bu hale getirdi bilmiyorum ama mutluluktan uçtuğumuz çocuk bayramları en azından Karşiyakada kan kaybetmeye başlamıştı
Tam kan kaybediyordu bayramlar derken, sanıyorum dönemin belediye başkanı rahmetli Kemal Baysak zamanında yabancı ülkelerden çocuklar getirildi 23 Nisan haftalarında
Hepsi milli kıyafetlerle gelen yabancı çocuklar, bayram haftasında tam bir hafta boyunca Karşıyaka çarşısında çalgı çengi eşliğinde ülkelerinin danslarını yaparak ahaliye muazzam ve unutulmaz saatler yaşatırlardı
Karşıyaka çarşısındaki bütün elektrik direklerine, misafir ülkelerin bayrakları asılır, fevkalade dünya çocuklarının el ele tutuşarak biz büyüklere verdiği barış ve kardeşlik derslerine şahit olurduk
VE BU YIL;
Çarşıdaki direkler de bir tane bile misafir ülke bayrağı asılı değil
Çarşıdan artık bir tane bile misafir çocuk geçmiyor
Renkli ve yöresel kıyafetli bir tane bile çalgıcı çengici yok çarşıda
Çarşı bu sene sessiz
Çarşı bu sene boş
Çarşı bu sene bomboş
Çarşı bu sene ölü
Para yok para!!!
23 Nisan'ı her kim öldürdüyse bu sene...
Gözüne dizine dursun!!!
YORUMLAR