Örnek bir davranış
Ahmet Özsoy

Ahmet Özsoy

Örnek bir davranış

18 Eylül 2014 - 07:21

Son yazımda ‘Küskünler Ülkesi’ diye bir başlık atmış ülkenin en yukarıdan aşağılara değin sorumlular, yetkililer, kurumlar arasındaki küskünlüklerden bahsetmiştim.

Aslında herhangi bir kişiyi direk olarak suçlamadan genel anlamda; bu küskün havanın yöneticilerimize yakışmadığını, ülke yönetiminin, kentlerin yönetiminin küskünlüklerle, karşılıklı atışmalarla değil, aralarında kurmaları gereken dialoglarla gerçekleşmesini arzulayan bir yazı idi.

Ama her zaman olduğu gibi, sorunlara kendi dar siyasi pencerelerinden bakan bazı arkadaşlarımız hemen savunmaya geçip benim bazı yöneticileri suçlamak, karalamak amacıyla bunları yazdığımı söylediler çeşitli yerlerde.

Gariptir.

Karşımızdaki kişiye bir etiket yapıştırdıktan sonra asla ne dediğine bakmayız.

Oysa hangi siyasi görüşten olursak olalım, aklın yolunun bir olduğu alanlar, konular vardır.

Sorun bu ülkenin dirliği düzeni, bu kentin geleceği ise, buralarda farklı düşünmek adeta olanaksızdır.

Kaldı ki

Makamlar gibi hepimiz geçiciyiz.

Önemli olan bizden sonra gelenlere bu kenti en yaşanılır, en ferah bir şekilde teslim edebilmek değil mi?

Elbette hepimizin farklı siyasi düşünceleri olacaktır.

Ama kentin gereksinimleri ve onların gerçekleştirilme yolları da bellidir.

Kentin gelişmesinde önemli olan; siyasi görüşümüzü bir kenara atmadan gelişim için katkı koyabilmektir.

Elbette amacımız, kişisel veya grupsal çıkarların ötesinde bu kentin insanlarına huzurlu bir yaşam sağlamaksa.

Zaten donanımlı kişilerin, liderlerin yapması gereken de bu değil midir?

Ne yazık ki bu güne değin İzmir’imizin tüm yöneticileri (Siyasi parti veya kamu yöneticisi ayırt etmeden) ben doğruyu bilirim havasında yürüttüler işlerini.

Dolayısıyla birçok iş yarı yolda kaldı, yapılamadı veya geciktirildi.

Doğal olarak bunun acısını İzmir ve İzmirliler olarak bizler çektik.

Oysa bu kentin yöneticilerinin, yaptırım gücü olanları toplayıp çok farklı birlikteliklere, güzelliklere imza atabilirler.

Böylesi güzel İzmir’imizin makus talihini yenerek büyük sıçrayışlarla kendinden çok daha ileri geçmiş Anadolu’nun diğer kentlerine yetişmesine hatta yine eskisi gibi Akdeniz’in incisi konumuna yükselmesine neden olabilir.

Hayal kuruyorsun diyebilirsiniz belki.

Ama tarihteki birçok yenilik, buluş hep hayallerimizin eseri değil mi?

Bilirim insanları kendi güvendikleri çevre dışına çıkarmak, fedakarlık yapmaya zorlamak kolay değildir.

Ama ‘az olsun benim olsun’ ya da ‘olar da olacaksa hiç olmasın’ düşünceleri beynimizi kemirmeye devam ettikçe değişim oldukça zordur.

Elbette sıradan, basit düşünen kişilerin yapabilecekleri bir şey değildir, her türlü düşünceyi yan yana getirmek.

Çünkü böyle bir ortamda söylenenden, istenenden çok farklı şeylerin ortaya çıkma olasılığı yüksektir.

Böyle bir durumu kabul edebilmek de yürekli, cesur olmayı gerektirir.

Tüm bunları bana söyleten ülkenin ve kentin iki büyük partisinin İzmir liderlerinin karşılıklı ziyaretleri oldu.

Bir nezaket ziyaretini aşacak gibi görünen bu karşılıklı ziyaretlerin devamının bu kente çok şey kazandıracağına eminim.

Gerek Sayın Engin gerek Sayın Delican yumuşak, ortamı germeyen, sorunlara çözüm bulma istekleri ile bu kente çok şey kazandırabilirler.

Kim bilir belki de bu kentin diğer yöneticilerine ve Ankara’ya örnek olurlar.

Kendisini insanların çobanı olarak gören yardımsever despot daha fazla
koyunun kendisine itaat etmesini ister.
Eric Hoffer

YORUMLAR

  • 0 Yorum