Son yazılarda Kemal Derviş ve seçim sonrası koalisyon iddia ve özlemi içinde olanlardan bahsetmiştik.
Ekonomist'in bu konudaki yorumları gerçekten Türkiye'de “olması” istenenlerle ilintili olarak güzel bir kaynak.
Fakat şu da bir gerçek ki bu kaynak seçim sonrası özlemlerine destek olabilmek amacıyla bazı gerçekleri de göz ardı edemiyor.
Çünkü “A” dan “Z” ye karalanan bir AK Parti ile koalisyon için kimseyi yanyana getiremezsin.
Bu nedenle koalisyona zarar vermeyecek eleştirilere kapı sonuna değin aralanıyor.
"Türkiye'ye demokrasinin tehdit altında olduğu eleştirileri yöneltiliyor, ama seçim zamanı sokaklar böyle görünmüyor. Köylerde yüzlerce, kentlerde onbinlerce kişi, siyasilerin konuşmalarını dinlemek için sokaklara iniyor. Ülke [siyasi partilerin] bayraklarıyla bezeli. Son seçimlere katılım oranı %80'in üzerindeydi- ve sık sık sandıkta hile yapıldığı iddiaları ortaya atılsa da- seçimler büyük ölçüde adil."
Gelelim seçimle ilgili endişelere.
Seçimlerdeki sandık güvenliği ile tartışmalar, endişeler hala alabildiğine gidiyor.
Sosyal medyada seçim sandıklarıyla ilintili olarak bol bol kedi fıkraları okuduk.
Bu nedenle Enerji Bakanı elektrik kesintisi olasılığına karşı açıklama yapmak zorunda kaldı.
Dünyanın neresinde böyle saçma tartışmalar olur bilmiyorum ama 'burası Türkiye' tekerlemesi hemen devreye girecektir.
Yetmedi, Fuat Avni girdi devreye.
Ama bu kez herhalde sahtekarlığı kedi hikayeleri ile fazla ucuzlatmama adına.
Seçim hilelerinin 'bilgisayarlar ve seçim sisteminin yer aldığı ağ sistemleri üzerinde müdahale şeklinde'
olacağını söyledi.
Yani: il ve ilçe seçim kurullarında sandıklardan gelecek sayım sonuçlarının YSK sistemine kaydı sırasında.
Zaten aklı başında olan hiç kimse sandık başında hile yapılamayacağını iyi bilir.
Partilerin görevlileri son ana dek sandık başında durup, ıslak imzalı belgeleri sandık başkanı imzası ile aldılarsa bu konuda sorun çıkmayacaktır.
Tüm partilerin oylarının birleştirildiği seçim merkezleri olduğuna göre sandık sonuçlarının bilgisayarlara eklenmesine dek sorun olmayacaktır.
Aslında buradaki amaç seçimlere gölge düşürmek, AK Parti'ye güvensizliği pompalamak.
İyide bu güvensizlik tersten de okunamaz mı?
Seçmenlerde; 'nasılsa AK Parti kazanacak, sandığa gitmeye gerek yok' düşüncesi oluşmasına neden olmaz mı?
En yukarıdakilerden en alt düzeydeki sorumluya değin birçok ağızdan seçimlerde hile yapılacak iddiaları almış başını gidiyor.
Sormak istiyorum.
Hile yapılacağından bu kadar eminseniz ve siz bunu ortaya çıkaramıyorsanız ya görevinizi iyi yapmıyorsunuz, ya da asılsız iddialarla ortalığı karıştırıyorsunuz demektir.
Bu durumda kimsenin o makamları işgal etmeye hakkı yok.
Herkes sandıklarda yapması gerekeni yapsın ve sonuçları yetkili parti merkezlerine ulaştırsın.
Ondan sonra yapılacakları zaten Genel Merkezler düzeyinde büyük küçük tüm partiler yapıyor.
Hatta diyebilirim ki siyasi partiler resmi sonuçlardan çok önce gerçek sonuçlara ulaşıyor.
Uluslararası kamuoyu ve gazetelerin dahi pek inanmadığı “hile” iddiaları ile kafaları karıştırmaktansa; Sandığa önem vermek, seçmeni inandırmak ve kararsız seçmeni oraya taşımak görev edinilmelidir.
Demokrasilerde halkın söz ve karar sahibi olduğu en önemli araçtır seçimler.
“Seçimler önemli değil” ve “seçimlerde hile yapılacak “ söylemleri birbirinden çok farksız değildir.
Bu nedenle sandığa çeşitli gerekçelerle gitmeyen herkes statükonun devamını isteyen kişi olmaktan öteye gitmeyecektir.
Değişim herşeyden önce kafamızda başlar kararlarımız, eylemlerimizle amacına ulaşır.
Velev ki değişen fazla bir şey olmasa da birileri her adım attığında düşünmek zorunda kalır, kulağına küpe olur.
Unutmayalım ki umutsuzluk egemenlerin ekmeğine yağ sürmekten başka işe yaramaz.
İki gün kaldı.
Geleceğimiz için herkes sözünü söylesin.
YORUMLAR