Yeni yeni gerginlikler
Ahmet Özsoy

Ahmet Özsoy

Yeni yeni gerginlikler

31 Ekim 2014 - 12:08

Ne gariptir ki bir yandan milli birlik kardeşlik nutukları atılırken bir yandan da vatandaşlarımız arasında gerginlikler birçok alanda körükleniyor.

Kobani’deki çatışmalar nedeniyle ülkemizde gerçekleştirilen protestolarda kırk vatandaşımız yaşamını yitirdi.

Kime yaradı, neyi düzene koydu bu protesto?

Ve kimi hangi gerekçelerle suçluyoruz?

Bunca yanlış ve karanlık amaçlara hizmet eden bilgi akımı varken, yaptığımız eylemlerin de pek geçerliliği kalmıyor.

Kobani’ye gidecek ÖSO ve Peşmergeler ile ilintili açıklamalara bakın.

Al Jazeera Türk’e yapılan açıklamaların hiçbiri birbirini tutmuyor.

Açıklamayı yapanlar PYD ve Peşmerge yetkilileri.

Ya Türkiye’yi suçlayan açıklamalar?

Kim ne amaçla yapıyor?

Yanlış, amaçlı yapılan her konuşmayı, söyleşiyi dillendirmekle karanlık güçlerin kirli emellerine ortak olmuyor muyuz?

Başka bir gerginlik ortamı İstanbul’da Validebağ korusu için körükleniyor?

Diyanet İşleri Başkanımızın “Yeryüzünde gördüğümüz bütün ağaçlar, çiçekler birer abidtir. Bütün yeryüzü bir mabeddir. Dolayısıyla ibadet sevgisiyle kainat sevgisini karşı karşıya getirerek birbirimizi üzmek, bu sevgiler üzerinden öfkelerimizi göstermek bize yakışmıyor.” sözleriyle gerginliği düşürme çabasına rağmen belediyenin hukuksuz çalışmaları hız kesmiyor.

Ve yine Başkanın açıkladığı gibi; ‘Bütün yeryüzü bize mescit kılındı’ ise her bulduğumuz boş alana abid, sadaka sayılan ağaçları, yeşil alanı yok ederek, camii inşa etmeye çalışmanın ve bu konuda vatandaşları karşı karşıya getirmenin anlamı anlaşılır gibi değil.

Elbette camilerimiz de toplumsal gereksinimler üzerine inşa edilirler.

Kent planlamalarında cami ve okul gibi yerler özellikle belirtilir.

Cami mimarisi ve inşası konusunda yetki 2 Ağustos 1998 yılındaki kanunla Diyanet İşleri’ne verilmiştir.

Ama ne yazık ki hayır amacıyla veya Belediyelerin bölge ihtiyaçlarını göz önüne almadan sadece belirli bir kitleyi memnun etmek gayretiyle olur olmaz, plansız projesiz inşa ettikleri camilerin vatandaşların gereksinimlerine yanıt verdiğini söylemek zordur.

Mimar Sinan’dan bugüne bu yapılar çok daha albenili, görkemli, estetik özelliklere sahip olması gerekirken, olur olmaz zemin ve mekan belirlemelerinden hatta yanlış yapılan kıbleleri nedeniyle hiç de iç açıcı halde değildir.

Kentlerimizde inşa edilen camilerin yeri önemli olduğu kadar kendilerinin de önemli (Mimari) olması gerekmez mi?

Küçücük çocuklarımızın eğitim için sabahın erken saatlerinde kilometrelerce uzaktaki okullarına gitmesine vicdanımız sızlamazken birkaç adım ötemizde cami yok diye yeşil alanın katledilmesine hangi vicdan razı olur?

Sonuç olarak demem odur ki, vatandaşları birbirine düşürerek yapılan bu hizmetten kimseye yarar gelmez.

Mahkeme’nin hatta Diyanet İşleri Başkanı’nın açıklamalarına rağmen bu alana Camii inşaatı için ısrarda bulunuluyorsa, Üsküdar Belediye Başkanına sorulması gereken epey soru vardır.

Mesele mescit yapımının engellenmesi değil,

Çocuklarımızın hakkına ne denli sahip çıktığımız onlara ne bıraktığımız,

Hukuk düzenine saygımızdır.

Bugün Cumhuriyetimizin 91. kuruluş yıldönümünü (dün) meydanlarda kutlarken, 18 vatandaşımız Karaman’daki bir madende bu sevince ortak olamadığı gibi, ölüm kalım mücadelesi veriyorlardı.

Madencilerimizin sağ salim ailelerine kavuşmaları umut ve dileğiyle Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum.

YORUMLAR

  • 0 Yorum