Yardım almama alışkanlığından vazgeçmek
Bu hafta kendisi de bir girişimci olan eski öğrencilerimden Kürşad Açıkgöz bana bir şekil gönderdi. Şekil bir eğitim esnasında kullanıldığı için birebir yayınlayamıyorum ama bu hafta anlatmak istediklerimle o kadar güzel örtüşüyor ki dile getirmezsem olmaz. Kürşad’ın yolladığı şekille mantık olarak uyuştuğu için Proje yönetiminde kullandığımız ve proje kısıtları veya sınırları adını verdiğimiz konudan bahsetmek istiyorum sizlere
Proje kısıtları genel olarak aşağıdaki şekilde gördüğünüz gibidir (ki ben buna bermuda şeytan üçgeni adını veriyorum)
Kısacık açıklarsak olay şöyle; Projenizin süresi (zaman) azalırsa sizin aynı kaliteyi koruyabilmeniz için ya bütçenizi (maliyetleri) arttırmanız ya da kapsamı daraltmanız gerecektir, aksi takdirde kapsam veya bütçe aynı kaldığı sürece projenin kalitesini korumak mümkün olmayacaktır.
Yani bermuda şeytan üçgeni bize hem pastam dursun hem karnım doysun diye bir dünya yok diyor. Aynı kısıtların işletme kaynakları için de geçerli olduğunu ifade etmek istiyorum.
İşletme kaynaklarımız derken; insan kaynağı, teknoloji, sermaye, makine-techizat gibi kaynaklardan bahsediyoruz. Bunlar elbette işletmemizin en önemli değerleri ve işin özünde zaten bunları kullanarak hizmet veya mal üretiyoruz. Ancaaak bu kaynakların da bir sınırı var.
Anlaşılması çok daha kolay olduğu için bunu insan kaynakları ile açıklamak uygun olacak; diyelim ki bir asistanınız var. Asgari ücretle çalışıyor (bütçemiz ya da maliyetimiz) ve 8 saat mesai yapıyor (zaman). Bir yönetici asistanının iş tanımı bellidir, yani mesai saatleri içinde görev ve sorumluluk alanlarına giren konular (kapsam); yazışmalarınızı yapmak, telefonlarınıza cevap vermek, misafiriniz gelirse onları size yönlendirmek vs. vs. İşletme küçükken genellikle faturaları toplama ve dosyalama işlerini de yönetici asistanları yapar (kapsam). Ancak işletme büyüdükçe işlem sayısı artmaya (diğer bir ifadeyle kapsam genişlemeye başlıyor) ve o kişinin ya normal de sorumlu olduğu alan (yönetici asistanlığı) ya da ona bağlı olan ama aslında onun iş tanımında olmayan alan (fatura toplama) aksamaya başlar. İşte bu da kalite dediğimiz unsur. Kalitenin bozulmaması ancak o kişinin fazla mesai (daha fazla zaman) yapması ve doğal olarak da fazla mesai ücreti (daha fazla bütçe-maliyet) alması ile mümkün olabilir. Maalesef ülkemizde işverenlerimizin fazla mesai ücreti ödeme gibi bir alışkanlıkları yok ancak bunu sağlamadığınız takdirde olabilecek hata size çok daha fazla maliyet yükleyebilir.
Demem o ki işletmenizin eksikleriniz neler? Gerekiyorsa dışarıdan hizmet alımı yapmaktan kaçınmayın. Eksik olduğunuz alanlarda danışmanlık almaktan çekinmeyin. Hatta daha da güzeli siz danışmanlık hizmeti alın, danışmanlar zaten sizin eksik olduğunuz alanları tespit ederler ve bu alanları nasıl güçlendireceğiniz bilgisini de gerek faaliyet olarak gerekse eğitim olarak verirler. Bunun için para ödememeye çalışmaktan vazgeçin. Her şeyin bir bedeli var. Nasıl ki sizin sattığınız mal veya hizmetin bir maliyeti varsa bilginin de bir maliyeti var. Bu maliyete katlanmamak emin olun size daha pahalıya patlar.
Hayır web sitenizi komşunuzun oğlu yapamaz, logo tasarımınızı da matbaacınız Ahmet abi yapamaz. Bunların her biri uzmanlık gerektiren farklı konular. Bırakın herkes işini yapsın.
Unutmayın ucuz etin yahnisi yavan olur.
YORUMLAR