"ADAMI İPTEN ALAN AVUKAT" tabirini
çoğumuz duymuşuzdur. Aslında bu tabir, günümüzde, mesleğinde başarılı olan
avukatlar için kullanılmaktadır. Hatta ve hatta aklımıza; çözümsüz nokta
olarak düşünülen bir anda, işte o zorluğu aşarak zoru başaran avukat
gelmektedir.
Tıpkı "TUTTUĞUNU KOPARAN AVUKAT" tabirinde olduğu
gibi..
Peki bu tabiri duyuyoruz hatta kullanıyoruz ama nedir
bu işin aslı?
Gelin "ADAMI İPTEN ALAN AVUKAT" hikayesini
hep birlikte görelim..
"Yer İngiltere. Birkaç yüzyıl öncesi.
Adamın biri cinayetten içeri atılır.
Bir avukat bulunur adama.
İlk görüşmelerinde avukat “Merak etme seni
kurtaracağım” der.
Adam da avukata güvenir ve mahkemeye çıkar.
Karar ise idamdır!..
Adam avukatına kızar, köpürür.
“Hani beni kurtaracaktın?” der.
Avukat da “Sen merak etme. Bu daha bir şey değil.
Temyiz var. Seni kurtaracağım” yanıtını verir.
Dava temyize (karar düzeltmeye) gider.
Ama, mahkemenin verdiği idam kararı bozulmaz, tersine
onaylanır.
Adam yine avukatına döner ve sorar: “Hani
temyizde beni kurtaracaktın?”
Avukat gayet sakin biçimde, “Dur daha, bu karar Avam
Kamarası’nda oylanacak. Seni kurtaracağım” der. MECLİS DE ONAYLAR..
Dava Avam Kamarası’na (Meclis’e) gider, ama orada da
idam onaylanır!..
Daha sonra Lordlar Kamarası ve Kraliçe de idamı
onaylar, adam kurtulamaz.
Kraliçenin onaylaması ile darağacı kurulur, adamı
sandalyeye çıkarır, boynuna ipi geçirirler.
Bu sırada avukatı ile göz göze gelen adamın öfkesi
bakışlarına yansımıştır.
Avukat ise hâlâ son derece sakindir.
Gözleriyle işaret ederek, merak etmemesini, onu
kurtaracağını anlatmaya çalışır.
Adamın ise artık umudu kalmamıştır.
Cellat gelir, adamın altındaki sandalyeyi iter ve
talihsiz adam boynuna geçirilen ipte sallanmaya başlar.
AVUKAT KOŞMAYA BAŞLAR..
O sırada avukat, kalabalığı yararak darağacına doğru
koşar.
Merakla ne yapacağını anlamaya çalışan celladı bir
hamlede geçer, ipi keserek adamı kurtarır.
Doğal olarak ortalık karışır, bu kez hem idam mahkûmu
hem de avukatı yakalanır.
Avukata bunu neden yaptığı sorulunca yanıtı şöyle
olur:
“Bu adam idam mahkûmuydu. Siz de onu idam ettiniz.
Adamın ölüp ölmemesi siz ilgilendirmez. Kanunda ‘idam edilir’ yazıyor. ‘İdam
edilerek ÖLDÜRÜLÜR’ yazmıyor. İdam gerçekleşmiştir!..”
Bu sözler üzerine adamı tekrar idam etmeye cesaret
edemeyen yetkililer konuyu Kraliçe’ye iletirler.
Kraliçe, zekâsından dolayı avukatı kutlar ve adamı
affeder.
Bu olaydan sonra, ilgili kanun maddesi değiştirilerek
“İdam edilerek ÖLDÜRÜLÜR” biçiminde yeniden düzenlenir."
LL.M. Av. Uzm.
Arb. AYŞEN GÜZEL
YORUMLAR