Dünya'da birçok güçlü ülke ''Türkiye'nin doğusuna hâkim olmak'' istemiştir. Çeşitli şekillerde ve farklı yollarla devam eden bu hâkimiyet arzusunun çok derin bir mazisi vardır.
Ağrı, bu anlamda incelenmesi gereken en önemli şehrimizdir. 1926 yılında başlayan Ağrı isyanı ancak 4 yıl sonra 4 Eylül 1930 tarihinde karşılıklı anlaşmayla durdurulmuştur.
Önce Ağrı’yı biraz tanıyalım…
Osmanlı döneminde, günümüz Ağrı ili sınırları içinde yer alan Doğubayazıt sancak merkeziydi. Ağrı ise bu sancağa bağlı küçük bir yerleşim alanıydı. O zaman ki adı Şarbulak’tı. Şehir, 1876 yılından sonra gelişmeye başladı. Önce bucak merkezi, sonra da ilçe merkezi oldu. Ermeniler daha sonra Şarbulak’a siyah taşlardan bir kilise yapınca yörenin adını “Karakilise” olarak değiştirmeye çalıştılar. Yöreye Kasım 1919 yılında “Karaköse” adı verildi. 1927 yılında vilayet merkezi olan Karaköse, bölgenin en yüksek dağından dolayı “Ağrı” adını aldı.
Kesin olarak bilinen Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarına kadar bölgede sorun yaşanmadığıdır. Ancak tarihi ipek yolunun önemini yitirmesinden sonra bölgenin ekonomik gücü zayıfladı. Bayındırlık faaliyetlerinden de yoksun kalan bölge insanı, cumhuriyetin kurulduğu döneme gelindiğinde oldukça fakir ve yoksuldu; yiyecek ekmeği yoktu. Bu yokluğun üzerine birde devlet baskısı gelince halk isyan etti.
Ağrı’nın Ermenileri ortak tehlike olarak görmesi büyük olayların yaşanmasının engellenmesinde önemli bir faktör olmuştur. Milli Mücadele boyunca Ağrı'lılar Atatürk ve silah arkadaşlarının yanında olmuşlardır.
''Daha çok vergi, jandarma baskısı, kaçakçılık, iskân 19 uygulamaları, idari değişiklik kararları, şapkaya reaksiyon, Tunceli'de bir Genel Müfettişlik kurulması'' gibi olaylar Ağrı'da isyan hareketinin başlama sebeplerindendir. Diğer Kürt isyanlarına göre en az incelenen Kürt hareketlerinden birisidir Ağrı isyanı. Ayrıca, diğer ayaklanmalardan ikinci farkı, onlara göre en uzun süreli olması özelliğidir.
Ve bugün yine dimdik ayaktadır Ağrı. Ağrı'nın en büyük sermayesi yiğitliktir. Türkiye’nin her neresine giderseniz gidin bir başkadır Ağrılılar. Türkiye’nin en yoksul, en gariban, en fakir ili olmalarına karşın gönlü zengindir, merttir, ağzındaki lokmayı paylaşacak kadar candır Ağrılılar.
Ağrı'yı Ağrı yapan değerlerin başında kadınları gelir. Yok öyle tarlaya kadın gitsin erkekler kahvede okey oynasın rahatlığı… Allah bütün kadınlar gibi Ağrılı kadınları da nazardan korusun.
Ağrı Belediye başkanı seçilen Sayın Sırrı Sakık seçim çalışmasında söylediği ''Ağrı'nın yoksul olduğunu biliyorum, size şunu yapacağım bunu yapacağım diyemem. Ancak sizin yoksulluğunuza ortak olmak için buradayım'' sözlerinin karşılık bulacağı tek il Ağrı'dır. Altınla döşesen, dünyayı Ağrı'ya getirsen boştur. Ağrılıya sadece Ağrı için üzüldüğünü hissettir yeter. Sırrı beyden beklediğimiz bu sözler lafta kalmasın.
Ağrı Ak Parti İl Başkanı Abdurrahman Çetin'de kısa sürede Ağrı'nın tüm noktalarında kabul gördü. Ağrı'ya Ağrılı insan lazım, dertli insan lazım, yüreği sevda dolu güzel Ağrıya mert Ağrılılara binlerce kez selam olsun.
YORUMLAR