Okyanus medyasına karşı Milli medya
Barış Aydın

Barış Aydın

Barış'ın kalemi

Okyanus medyasına karşı Milli medya

09 Kasım 2014 - 12:54

Yeni Türkiye idealinden inançla bahsediyoruz. Türkiye geçmişiyle yüzleşiyor sorunlarını çözmek için tarihe not düşecek mücadele veriyor. Yasama yürütme ve yargıyı tartışıyoruz, bunu fırsatını bulduğumuz her ortamda daha fazla demokrasi daha fazla insan hakları adına yapıyoruz. Ancak gözden kaçırdığımız bir nokta var. Yasama, yürütme ve yargıyı tartıştığımız kadar medyayı tartışmıyoruz. Bence en büyük hatalardan birisi de medyayı tartışmamaktır.

Hürriyet gazetesi medyada Türkiye'nin amiral gemisi. İktidar devirmiş, başbakan belirlemiş, başbakan düşürmüş, bakan fırçalamış, milletvekilini şamar oğlanına çevirmiş, tüccarlığı hiçbir dönem elden bırakmamış, Türkiye'nin önemli sorunlarında sorumluluk almamış, aksine sorunu derinleştirmek için kaşımış, kendisine rakip olabilecek her medya kuruluşunu okyanusta boğmuş bir medya devi.

Hürriyet'in 20 yıl boyunca genel yayın yönetmenliği koltuğunda Ertuğrul Özkök vardı. Türkiye’nin en büyük medya kuruluşu Hürriyet. Bu gazete bu güne kadar ortaya çıkarmak istediği ve kendi menfaatlerine dokunmayan her skandalı ortaya çıkarmıştır. Ancak Türkiye'nin 4. büyük gücü olarak Türkiye'nin hiçbir temel sorununa çözüm noktasında destek olmamıştır. Tam aksine köstek olmuş ve olmaya devam etmektedir. Hürriyet sadece bir gazete değildir. Havuz medyası diye aşağılanan, küçümsenen medya millidir, Türkiye’nindir.

Ertuğrul Özkök'ün geçmişte söylediklerine, attığı kışkırtıcı, iç barışı provoke edici manşetlerine baktığımızda Türkiye'nin zorlu süreçlerinde Hürriyet'in küçümsenemez noktadaki önemli payını görürsünüz. Elbette bütün günah Özkök'ün değildir. Hürriyet kıstırmacıdır. Hatırlayın Gezi olaylarında attığı manşetleri eğer geçmiş dönemlerde olduğu gibi tek güç olsaydılar Havuz medyası diyerek itibarsızlaştırmaya çalıştıkları milli medyamız olmasaydı Türkiye Mısır'a dönebilirdi; Allah korudu.

Özkök'ün geçmişte söylediği ''Beni izleyen yılanın beli kırılır'', '' İnsanların yaratılışları itibarıyla zaten kromozomlarında kadınlık da vardır, erkeklik de. Her erkeğin içine bir kadın taraf vardır, kadının içinde de bir erkek taraf. Ben kadın tarafın farkındayım. Bunu saklamam da hiçbir zaman. Bunun gay’likle falan ilgisi alakası yok. Ve çok sevdiğim taraflarımdan biridir. Bu yanımla çok barışık yaşıyorum ben'' . ''Ben hiçbir zaman halkla iç içe olmadım'' .''İnsanları provoke etmeyi seviyorum'' gibi sözleri aslında bütün gerçeği güneş gibi ortaya çıkarıyor. Kimse kıvıramaz. Bir kurumun başındaki yetkili ne söylüyorsa O sözler kurumun tamamını bağlar kurumun genel kanaati budur.

Ertuğrul Özkök'ün içine kadın kaçabilir, insanları provoke etmeyi sevebilir, bakan fırçalamak gibi bir fantezisi olabilir, Türkiye’de iç barışı bozacak yeniden çatışma sürecini başlatacak manşetler atabilir ancak O ve onun gibiler şunu unutmasınlar ki siz değil sizin dedelerinizin de gücü bu ülkede ki kardeşlik ruhunu okyanusta boğmaya yetmedi ilelebet de yetmeyecek.

Hele bakın şu kemiksiz soytarının şarabı fazla kaçırıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kapalı alanda sigara içen bir genci uyarmasından sonra yazdıklarına ''İşte o an ne Kasımpaşalılığın kalır ne yeni saraylılığın ne afran tafran ne reisliğin kalır ne karizman yani arkadaş diyeceğim ki felaketin olur'' Özkök geçmişte gece kıyafetiyle başbakan karşılayan bir medya geleneğinden geldiği için afra tafrayı iyi bilir ancak günümüzde Cumhurbaşkanına karşı marjinal gençliğin kışkırtılamayacağını da öğrenmek için yaşlı sayılmaz onu da öğrenecektir diye düşünüyorum.

YORUMLAR

  • 0 Yorum