Toplumumuzun ve diğer toplumların geçmişlerini, yüzyıllarda oluşmuş kültürlerini, benzerlik ve farklılıkları anlamak için tarih ve sosyoloji bilmeliyiz.
Dünyanın savaş ve barış sürecini anlamak için coğrafya, ekonomi, strateji de bilmek gerek.
Günü, dünü, tüm dünyayı anlamak için uluslararası ilişkiler, hukuk, jeopolitik öğrenmek de çok önemli.
Matematik, ekonometri, muhasebe, plan kavramlarını bilerek sayılarla kıyaslamak, yorumlayabilmek...
Edebiyat, psikoloji, halkla ilişkiler, yabancı dil öğrenerek, iletişime geçebilmek...
Tüm bu bilgileri zamanda kullanabilmek için;
Önce kurumsal bir sistem,
Sonra da sistemi uygulayan ruh ve beden sağlığı bütün insanlar olması gerek.
Tıp, spor, sanat...
Okumak, öğrenmek, gitmek, bakmak, görmek, anlamak...
Bilmek, istemek, yapabilmek, doğruya hizmet edebilmek...
Sonu yok. Eğitim, öğretim ne gerek şart!
*
Kimin dost, kimin düşman olduğunu görebilmek,
İşbirliği yapabileceğimiz komşuları, ülkeleri seçebilmek,
Kimin hangi amaca hizmet ettiğini anlamak için ayrıca etik, yönetim, adalet gibi kavramları da iyi bilmek gerek.
Kanunların nasıl uygulandığı, gücün nasıl kullanıldığı...
Çifte standardı farkedebilmek için bölüşüm ve hak kavramlarını da bilmek gerek.
*
Bütün bunlara sahipseniz, vizyonunuz gelişmiş, toplumun mevcut durumunu anlayıp daha özgür, daha mutlu, daha yüksek katma değerli üretim ile taçlanmış, kaliteli bir yaşam biçimi geliştirip, insanları daha refah bir döneme ulaştırabilirsiniz.
Kısacası siz artık bir aydınsınız!
Bağımsız ülkeler yaratanlar...
Milletleri aydınlığa taşıyan özel insanlar!
*
Aydın olmak ile birlikte,
Estetiği tüm insanları uyaracak, farkındalık yaratacak bir misyonda sunuyorsanız,
Toplumun karşısına özgür düşüncenin en uç temsilcisi olarak çıkıyorsanız,
Halkın önüne artık sanat ve sanatçı kavramıyla çıkabiliriz.
İnsanın en gelişmiş hali...
Tüm dünyayı aydınlığa taşıyan özel insanlar!
*
Şimdilerde eline kitap almamış, hiçbir artı değer yaratmamış, hiçbir uzmanlığı olmamış, üretmemiş bir takım soytarıların aydın (!) ya da sanatçı(!) sıfatıyla ekranlarda boy göstermesi, etkili olması, geleceğimiz adına beni çok endişelendiriyor.
Cahil, giyinip süslenince, zerdus palan urulmuş eşek misali...
Aydın görünümlü (!) oldu ya... Kendini bir şey sanıyor.
Kendi uyutulurken, halkı da uyutup, kazanacağı parayı büyük bir başarı olarak algılıyor. Zavallı halk bu girdaba kapılmış... Yaşadıklarımız büyük bir garabet!
TV'ler, aile içi ensest ilişkileri normal gösteriyor.
Evlenme programlarının seviyesizliğini artık yazmayacağım.
Argo dil, edepsiz küfürler, silahlı şiddet sahneleri...
Yokuş aşağı freni patlamış bir kamyon edasıyla, nereye gidiyoruz?
*
Batı bize kapılarını yavaşça kapatıyor.
*
Şişirilmiş kurbağa materyalinden, boğa edasıyla futursuzca dolaşarak, halkı uyutmaya çalışan bu zavallıları başımıza musallat eden sistem de neye hizmet ettiğini sanırım hâlâ anlayamadı...
*
Koca bir karadelik.
*
Ya gerçek sanatçılar, gerçek aksakallar...
Bilgelik ve sanat sadeliktir. Tevazudur.
Onlar görevlerini tüm bu arsızlığa rağmen, edeple yapmaya devam çabalıyor.
Sayıları oldukça az.
*
Ben de kendi kendime konuşuyorum:
Sanat ne için?
Amacı nedir?
Topluma önder olmak, yol göstermek midir?
Sanatçının bir üst akıl ile kendini gerçekleştirmesi midir?
Cahilliğe, ekran yardımıyla, yandaş toplamak, toplumu kendi çirkinliklerine çekmek için midir?
*
Ey halkım sanat nedir?
Kimin içindir?
*
Ey ülkem, bu eğitimsiz, görgüsüz, vizyonsuz, hiçbir artı değer üretmeyen insanların yaptıklarını seyrediyoruz niçin?
*
İKTİSATÇI NOTU:
Kafa tuttuğumuz bu gelişmiş ülkeler, satın aldığımız yüksek teknoloji tabanlı, inovatif ürünleri ilk bulup üretiyor. Sonra da bize yüksek fiyatla satıyor. Mutlu yaşıyorlar.
Biz, telefon, otomotiv, ilaç, uçak ve bunun gibi daha pek çok yüksek teknoloji ürününü hâlâ üretemiyor, satın alıyoruz.
Bağımlıyız!
Bu okullarda, bu TV programlarıyla eğittiğimiz çocuklarımız işsiz ve mutsuz.
Pardon! Bu gidişle daha çok bağırıp çok kavga yaparız da...
Yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot kadar bile olamayız!
YORUMLAR