Herkese merhabalar. 10 Ekim her yıl ‘ Dünya Ruh Sağlığı Günü’ olarak kutlanmaktadır. 13 yıldır ruh sağlığı alanında çalışan bir uzman olarak, bu günü atlamanın doğru olmadığını düşündüğüm için, Gazetem İzmir’in siz değerli okuyucuları ile bu noktada görüşlerimi paylaşmak istedim.
Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu her yıl 10 Ekim’de kutlanan “Dünya Ruh Sağlığı Günü” için her yıl farklı temalar belirlemiştir. Amaç, ruh sağlığının önemine dikkat çekmek ve toplumu bu konuda bilinçlendirip, bilgilendirmektir. Bu hususta bu yıl ki tema ‘Eşit olmayan bir dünyada ruh sağlığı’ olarak belirlendi.
Eşitliğin olmadığı bir dünyada ruh sağlığını korumak gerçekten oldukça zor. Ruhsal sağlık, ayrımcılılığın olmadığı, her bireyin ve toplumun eşit olduğu bir dünyayı savunmakla mümkün olabilir. Ancak var olan eşitsizlikler, özellikle sosyo –ekonomik farklılıklar, cinsiyetçilik, dil , din , ırk …vs gibi farklılıkların ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediği düşüncesindeyim.
Var olan eşitsizlik sadece ruh sağlığı hizmetlerine erişimi etkilemekle kalmıyor. Aynı zamanda ruhsal problemlerin var olmasına, şiddetlenmesine hatta tekrarlanmasında da etkili oluyor.
Bu noktada en çok değinmek istediğim konu özellikle ruh sağlığı alanında yardım almak isteyenlere yönelik etiketleme, damgalama. Diğer kliniklerden farklı olarak psikiyatri ve ruh sağlığı kliniklerine gelen kişilere çok daha fazla etiketlemelerde bulunulmaktadır. Malasef bu durumda yardım almak isteyen kişiler bu etiketlenmelerden dolayı çekinirler ve tedavi için başvurmayı ertelerler ya da hiç başvurmazlar.
Özellikle birbirlerinden haberdar olan, ve birbirini tanıyan kişilerin olduğu küçük yerlerde bu durumla daha sık karşılaşılmaktadır. Böyle olunca utandığı ve çekindiği için yardım almayı reddeden kişi kendi başına problemlerini çözemez ve sosyal, psikolojik ve ekonomik birçok sorunları beraberinde taşır.
Oysa sağlık demek, ruh sağlığı ve bedensel sağlığın bir bütünüdür. Ruh sağlığı iyi olmayan bir bireyin sağlıklı olduğunu varsayamayız. Bedensel sağlığımız için, herhangi bir yerimiz ağrıdığında nasıl ki doktora başvurmaktan çekinmiyorsak, psikolojik durumumuz için de ruh sağlığı hizmetlerine başvurmaktan çekinilmemelidir.
Pandemi süreci ile beraber yaşanan kapanma sürecinde online terapilerin veya görüşmelerin artması bu durumu gözler önüne sermektedir. Yüzyüze başvurmaktan çekinen bireylerin yardım arayışlarına online başvurular kolaylık sağlamış, bu süreçle baş etmelerine yardımcı olmuştur. Bu bireyler online görüşmelerden fayda sağladıkça kendileri ile ilgili etiketlenme endişelerinin azaldığı görülmektedir.
O halde ruh sağlığımızla ilgili baş edemediğimiz bir durum olduğunda “ben deli miyim ki psikoloğa gideyim? ”düşüncesini taşımadan, önyargısız bir şekilde işin uzmanına iç dünyanızı açmaktan korkmayın…
Siz değerli okuyucularıma sağlıklı ve mutlu haftalar dilerim..
Ebru SAİTOĞLU
Uzman Psikolog / Terapist
YORUMLAR