İçimizdeki sesimiz ve özgürlük
Erdal Ataklı

Erdal Ataklı

İçimizdeki sesimiz ve özgürlük

15 Ocak 2017 - 10:34

Asla Başkalarının senin ne olduğun hakkında söylediklerine kulak asma, daima nasıl olmak istediğin hakkında kendi iç sesini dinle. Aksi takdirde bütün hayatını boşa harcarsın. Unutma iç sesine karşı doğru ol. Seni tehlikeye atabilir, git tehlikeye atıl, ama iç sesine karşı doğru kal. İşte o zaman içsel doyumla dans edebileceğin gün gelebilir.

Daima bak; ilk şey varlığındır ve başkalarının senin etkilemesine ve kontrol etmesine izin verme. Bunu yapmak isteyecek çok kişi vardır; Herkes seni kontrol etmeye hazırdır, herkes seni değiştirmeye hazırdır, herkes sana istemediğin bir yön vermeye hazırdır. Herkes sana bir hayat rehberi verir. Ama bu rehber senin içinde vardır; sen onun mavi kopyasını taşıyorsun.

Özgür olmak, kendine karşı doğru olmaktır. Özgür olmak çok çok tehlikeli bir fenomendir. Çok az insan bunu yapabilir. Ama insanlar bunu ne zaman yapsalar, başarırlar. Öyle büyük bir güzelliğe, öyle bir lutüf, öyle bir tatmine ulaşırlar ki, hayal bile edemezler.

Daima iç sesini dinle; başka hiç kimseyi dinleme. Etrafında seni baştan çıkartacak binlerce şey vardır, çünkü elindekileri satmak için kapı kapı dolaşan insanlar vardır. Dünya bir süpermarkettir ve herkes sana elindekileri satmak ister. Herkes bir satıcıdır. Çok fazla satıcı dinlersen, çıldırırsın. Hiç kimseye kulak asma, sadece gözlerini kapat ve iç sesini dinle. Meditasyonun özü budur; iç sesini dinlemek. Özgür olmak için ilk yapılması gereken budur.

Sonra ikincisi gelir- ama ikincisi ancak birincisini yaptıysan mümkün olabilir. Asla maske taşımamak. Kızgınsan kızgın ol. Çok risklidir, ama gülümseme, çünkü bu doğru değildir. Sana kızgınken gülümsemeyi öğrettiler; ama o zaman gülümsemen sahte olur, bir maske olur. Hımmm…? sadece bir dudak alıştırması, hepsi bu. Kalbin öfkeyle, zehirle doluyken gülümsemek- sahte bir fenomendir.

İşte o zaman tam tersi de olur; Gülümsemek istediğinde, gülümseyemezsin. Bütün mekanizman alt üst olmuştur, çünkü öfkelenmek istediğinde, öfkelenmedin, nefret etmek istediğinde, nefret etmedin. Şimdi sevmek istiyorsun, ama aniden mekanizmanın çalışmadığını fark ediyorsun. Şimdi gülümsemek istiyorsun ve bunu zorlayarak yapmak zorunda kalıyorsun. Kalbinin içi gerçekten de gülümseme ile dolu ve kahkaha atmak istiyorsun, ama gülemiyorsun; kalbine birşeyler tıkanıyor; boğazına birşeyler tıkanıyor. Gülümsemen ortaya çıkmıyor ya da çıkıyorsa bile, çok sönük ve ölü bir gülümseme olarak geliyor. Seni mutlu etmiyor. Onunla için kaynamaya başlamıyor. Etrafında bir parlaklık yaratmıyor.

Özgürlük hakkında hatırlanması gereken üçüncü şey; Daima şimdiki zamanda kal- Çünkü bütün sahtelikler ya geçmişten ya da gelecekten gelir. Geçmiş geçmiştir- buna kafanı yorma. Ve onu bir yük gibi sırtında taşıma, aksi takdirde şimdiki zamanda özgür olamana izin vermeyecektir. Ve henüz gelmemiş olan gelecek gelmemiştir- gelecek hakkında da gereksiz yere kafanı yorma, aksi takdirde gelecek şimdiki zamana akacak ve şimdiki zamanı yok edecektir. Şimdi zamana karşı doğru ol ki, özgün olasın. Şimdi ve burada olmaktır özgünlük. Geçmiş yok, gelecek yok. Sadece şimdiki an, sonsuzluğundur.

Genelde doğruyu söylemek için tetikte olman gerektiğini düşünürsün. Ben bunu söylemiyorum. Ben diyorum ki; Özgünlük yaratıyorsun- ne dersen de doğru olacaktır. Özgün bir insan yalan söylemez. Söylediği ne olursa olsun, doğru olacaktır. Doğruluk, özgünlük, doğru olmak, yanlış olmamak- maske kullanmamak anlamına gelir. Gerçek yüzün neyse onu göster…Ne pahasına olursa olsun.
Mutlu pazarlar...

YORUMLAR

  • 0 Yorum