Genelde toplumumuz da aynı davranışları tekrarlayan, ama sonuçlarının farklı olmasını bekleyen
o kadar çok insanla karşılaşıyorum ki,
artık alışmaya başladım bile.
Hemen kızmaya başlayan , hatta öfke kontrolüne sahip olamayan anksiyete nöbetleri geçiren ve karşısındakinin sabır taşıyla oynayan,
Üzülen, hatta kendini yerden yere vuran,
Şaşırmışçasına etrafına anlamsız bakan hatta afallayan insanlar.
Şunu sormak gerekirse?
Peki neden bu Mutsuzluk Sendromu ? Hatta her zaman devamlı tekrarlanan şekliyle;
Bence bunun bir tek açıklaması var
Var olan gerçek sorunlarla yüzleşme korkusu.
Elinde var olanı kaybetme endişesi.
Çünkü genelde bu tarz bir sorunu gidermek için en büyük ve daha da çok risk almak gerek.
Mücadele sürecini ve o gücü göze almak gerek.
Hayatımızı zorlayan basit şeylerle eziyet çekeceğimiz bir ömürü tüketmektense önce bu sorunu tanımak ve tanımlamak,teşhis koymak için gereğini yapmak lazım.
Sonra bir plan dahilinde harekete geçerek akıllıca davranmak sizce daha iyi değil mi ?
Uzun vadeli sorunların rahatlığı için kısa vadeli uğraşlarla akıllıca çözüm üretip hayatımızdaki hem sorunlarımızı çözerek hem de bizdeki öz güvenimizi güçlendirilebiliriz.
Ayrıca bizleri kendilerine lider olarak tanımlayan çevremize de bilişsel rol/model olarak katkı sağlamakla toplumun refahını sağlamış oluruz.
Konu dahilinde herzaman fikir üretmek gerekir.
Doğru anlamlı ve bilişsel fikirler..
Bana göre bir fikir belli aralıklarla ve sürekli kendini yenileyemiyorsa , artık ne fikir sahibine , ne de çevresine faydası dokunur.
Ama işin daha kötü olanı, bu köhne bayatlamış fikirleri gerçeküstü gibi gösterip çevrelerine tavsiye etmeleri veya birilerine bu fikri zorla dayatmalarıdır.
Mutlu Haftasonu dileğimle..
Sağlıcakla kalın..
EĞİTİMCİ PSİKOLOG
ERDAL ATAKLI
YORUMLAR