İngiltere ve Amerika arasındaki tarihi çekişmeyi hatırlatarak başlayalım... Türkiye'de sol'un mucidi ve destekçisi Londra'dır. Eğer biraz dikkatliyseniz basında ve siyasi partilerde iyi bir iz takibi yaptığınızda karşınızda Londra' yı bulursunuz. Türkiye'de kullandığımız hatta peşinden sürüklendiğimiz birçok olgunun İngilizler tarafından imal edildiğini görürsünüz. Londra dediğim zaman siz Neo-Conlar'ı ve İsrail'i de yanına koyun! Çünkü bunlar kardeştir! Sol, daha doğrusu sol adına hareket edip bilmeden Londra'ya çalışan güç, Türkiye'de laiklik hassasiyeti en yüksek kesimdir! Baktığınızda laikliğe toz kondurmayan insanları bu grup içinde görürüz. Elinde kalem tutan, parayı yöneten veya siyasi bir hareketin başında olan isimlerin tartışmaya yanaşmayacağı tek alan laikliktir! Buraya kadar tamam...
Kendi halinde olup sol hareketin içinde yer alan samimi solcular perde arkasındaki gücün Londra olduğunu bilmezler. Çünkü bu ideolojiyi yaymak için emrine gazete, televizyon, dergi ve internet verilen seçilmiş yöneticiler, işlerini toz kaldırmadan yaparlar. Laiklik üzerinden Türkiye'nin önünü tıkarlar, halkı kamplara ayırırlar, borçlu bir ülkeyi savunurlar, kardeş kavgasını körüklerler. Yani huzur ve barışı bu ülkeye çok görürler... Sakın bana "Kim bunlar?" diye sormayın. Dikkatlice bakmanız yeter! Neyse...
İngilizler İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ülkeyi Amerikalılara bırakıp çıkarken aslında İstanbulda güçlerini topluyordu. Burada gizleniyorlardı. Perde arkasından öyle güzel emirler veriyorlardı ki bizler bunu çözemiyorduk! "Yeşil sermayeye geçit yok" dediklerinde şaşırıp kalıyorduk! Oysa Boğaz'da oturan bazı kudretli kişiler "Türk ve müslüman" işadamlarının budanmasını istiyormuş! Tabii biz bunu çok sonra anlıyorduk...
İşte Londra'yı arkasına alan bu güç, laiklik hakkında tek kelime ettirmez. Ama aynı o Londra, şeriat gelecek diye bizi düşman yaptıkları İran'a el altından her türlü desteği verirdi. İngilizler‘in en büyük bankalarından HSCB ve Standart Charted, İran'ın yasak olan nükleer çalışmalarına tam destek verirken suçüstü yakalandı. Para aklayıp komisyonları kasalarına doldurdu. Bu işlemleri de dünyanın hemen hemen her noktasında yaptı! Partnerleri de İran Merkez Bankası ile Bank Saderat 'tı! Türkiye'de laikliği köpürten İngiltere, neden İran'da farklı bir tutum izliyordu? Oradaki hesabı neden farklıydı? Yoksa laiklik üzerinden Arap'larla aramıza duvar mı örüyordu! Kendileri görünmeden oralara inerken, Osmanlı çocuklarının, bölgeyle kenetlenmesini mi istemiyordu! Bundan mı korkuyordu? Evet! Korkuyordu! Zaten "laiklik kalesi" yetmez diye yanına bir de PKK'yı çıkarıyordu! Anlayacağınız işi garantiye alıyordu! Şimdi Ankara'daki akıl, Öcalan'la görüşmeye başladığı için çok rahatsızlar. Belli basın ve CHP ipe un sermeye başladı bile... Barışın gelmesi bambaşka bir Türkiye demek. Bunu istemiyorlar! Kendi ellerinde oyuncak gibi kullanacakları küçük Türkiye peşinde koşuyorlar... PKK'nın Avrupa Sorumlusu Zübeyir Aydar iki gündür bazı gazetelerde boy gösteriyor. Aydar, "Bizimle, ne Kandil'de ne Avrupa'da temasa geçilmedi. Öcalan bu hareketin lideridir, kurucu ismidir. Ancak bizimle oturup konuşmadan bu işler İmralı'dan yürütülemez!" dedi... Yani? Yanisi şu: Öcalan'ın bir yere kadar sözü geçer. Ama PKK'nın asıl sahibi bölgedeki ağalar, beyler ve onlara destek veren Avrupa'dır...
Hep dediğim gibi kullanılan Kürtler bile Avrupa'nın emrinde olduklarını fark etmedi! Tıpkı solcular gibi... İşte şimdi Ankara bu kozu onların elinden almak için düğmeye bastı. Öcalan, Ankara'nın dediğini yaptığı zaman bölgedeki bütün Kürtler Ankara'ya koşacak. Adamların yıllardır yürüttükleri projeleri çökecek. Enerjiye kavuşan Türkiye, Selçuklu gibi olacak... Bunu da dün yazdığım gibi Irak 'a girerek yapacak! Savaşı istediğimiz için değil, ipi Londra'nın elinde olan Maliki 'nin Kürtlere saldıracağı için...
Yıllarca PKK'yı bize saldırtan güç, şimdi Kürtler ‘in üzerine çullanmak için kolları sıvadı. Bunu gören Amerikan devi EXXON bile Kuzey Irak'a sığındı... Kürt ve Sünniler ‘in yaşadığı yerlerdeki gaz ve petrolün çıkarılmasına izin vermeyen Maliki fitili ateşlemiş durumda... Rezervlerin büyük çoğunluğu Kuzey Irak'ta olmasına rağmen Bağdat, Kürt ve Sünnilere kazma vurma hakkı bile vermiyor! Aklı başında herkes bu gerilimin daha fazla gitmeyeceğini görüyor... Türkiye, büyük bir ülke olacaksa bunun yolu enerjiden geçer! Londra'daki baronlar bunu çok iyi biliyor. Bu nedenle Ankara'yı tökezletmek için çalışıyorlar.
Birkaç yıla kadar Irak'ın, Kürt ve Sünni bölgelerinden günlük 3 milyon varil petrol ile 20 milyar metreküp gaz çıkarmak mümkün olacak! Bu büyük bir silah! İşte yerli ve yabancı baronlar bunu bize bırakmak istemiyor! Ben de "Dayak yiyerek bırakacaklar" diyorum... Bakalım kim haklı çıkacak! Geri sayım başladı çünkü...
NOT: Ben de laikliğe sonuna kadar bağlıyım. Ama bu iç yapım olursa bir anlamı var! Haksız mıyım?
YORUMLAR