Gündüzün geceye yol aldığı şu saatlerdeyiz yine. "Sevgi" demindeyiz keşke herkes gerçek ve net sevse.
Herkes yapmacık cacık olmuş malesef günümüzde. Herkesin derdi para çıkar menfaat olmuş son günlerde.
O zaman kim neyi nasıl ve ne şekilde seviyor değilmi sizcede? Tanrının en tehlikeli mucizesi.
Bir insanın bir insanı sevmesi. İmkansız görünen bir gerçek. Ama bir mucizeyi taşımak o kadar kolay değil.
Tanrının bu mucizesiyle ödüllendirilenler, bir zaman sonra her işaretiyle "ben sizi farklı farklı yarattım" diyen tanrının buyruğuna isyankar olurlar, sevdiklerini kendilerine benzetmeye uğraşırlar.
Kendine benzemeyeni anlayamaz çünkü insan... Ve sevdiğin zaman anlamak istersin. Ne düşünüyor, ne hissediyor...
Onu kaybetmek korkusu ölüm korkusundan da ağırsa eğer, kendini ölümden korumaya çalıştığın gibi onu kaybetmekten de korumaya çalışırsın...
Her duygu kıpırtısının peşine düşersin. Bir avcı gibi onun duygularının geçtiği yerlerde iz sürersin, nereye gittiğini, geri dönüp dönmeyeceğini kavramaya uğraşırsın.
Kuruyup yırtılmış yapraklara, ağaç kabuklarına, çamur birikintilerine bakarken görürler seni, bir iz aradığını bilmezler, delirdiğini, hastalandığını düşünürler.
Her yere bakarsın sen.
Her yere, her ize... Rüyalarını bile merak edersin. Ama insan insana sırdır.
Kimse kimseye benzemez çünkü. Tanrı "benzemeyin" buyurdu. Kimseyi kendine benzetemezsin, sen kimseye benzeyemezsin.
Sana benzemeyeni sevmek zorundasın. Bu da tanrının buyruğu çünkü: "Sana benzemeyeni seveceksin." Sekiz milyar insanın her birini diğerinden farklı yaratan, her birinin parmak izlerini bile değişik değişik yapan tanrı benzerlikten nefret ediyor.
O, bütün düzenini benzemezlikler ve bu benzemezliklerin yaratacağı hareket üstüne kurmuş.
Düzenini bozmaya kalkışanı cezalandırıyor.
O yüzden belki, birini sevip de onu kendinize benzetmeye çalıştığınız anda acı çekmeye başlıyorsunuz.
Mucizeyi bozuyor, onu kızdırıyorsunuz. Zor olanı yapmanızı istiyor sizden. Zebraların çizgilerini bile birbirinden farklı çizen tanrı, rüzgar olmanızı, su olmanızı, dağlardan, tepelerden, vadilerden aşmanızı istiyor.
"Sana benzemeyene akacaksın." Tanrı bizi seyrediyor, onun emrine uyup sana benzemeyeni sevdiğinde mutlu oluyorsun, onun emrine karşı çıkıp sevdiğini kendine benzetmek için uğraştığında acı çekiyorsun.
Zor iş bir insanın bir insanı sevmesi. Ama en korkuncu, insanın sevdiği birinin acı çektiğini görmesi, acısına bir çare bulamaması, teselli edememesi, onun derinlerinde neler oluyor bilememesi.
İnsan kendi acısını taşır... Ama sevdiğinin çektiği acı, işte o kendi acından bile çok yaralar seni, tanrıya yakarırsın hatta, "bırak ben çekeyim acıyı, ona biraz sükun ver." Kocaman bir kedi gibi yatıyorum gecenin içine.
Ruhum o ılık karanlığa aksın diye bekliyorum.
Kanatları ışıktan bir kuş geçiyor. Sessizlik... Tanrım, sen şimdi neredesin? Allah herkese vicdan ve merhamet duygusu versin, versinki insanlık özüne dönsün kadın yada erkek ayrımı olmadan. Bütün kapılarınız sevgi üzerine açılsın. Bütün kötü düşüncenin anahtarı "SEVGİ" bunu hiçbir zaman unutmayın.
Gündüzün geceye yol şu saatlerde gecenin sahinine emanet olun inşallah. "SEVGİ" dolu aydınlık yarınlar diliyorum.
A. Erol Diker
YORUMLAR