Sayısız kez.
Bu hayatta!
Tekrar ve tekrar kalkmak için ayağa.
Anlamaya çalışmaktı işin özü aslında.
Sayısız kez vazgeçmişti her şeyden oysa.
Tam olarak anlayamadığı bir şeyden vazgeçmek kolaydı ne de olsa.
Binbir türlü bahanenin perdesi ardında kaybolurken umutsuzlukta!
Ah düştü insan...
Sayısız kez.
Bu hayatta!
Aslında ince ince dokurken matem, acılarla suretini insana,
Bir kez ve bir kez daha anladı siyah ile beyaz arasındaki ince çizgiyi o anda.
Tam olarak anlayamadığı bir şeyden vazgeçmek kolaydı ne de olsa.
Binbir türlü bahaneyle kapatırken perdelerini gün ışığına!
Ah ağladı insan...
Sayısız kez.
Bu hayatta!
Aradığı tek şey belki de, kederinde birlikte sustuğu bir insandı kör sızısıyla.
Neden bir bedene sığmak zorundaydı ki tüm sevinçler ve hüzünler sonunda?
Tam olarak anlayamadığı bir şeyden vazgeçmek kolaydı ne de olsa.
Binbir türlü bahanenin perdesi ardında kaybolurken umutsuzlukta!
Ah aldatıldı insan...
Sayısız kez.
Bu hayatta!
Derinden bir yol çizdiler yüreğine giden korkularına.
Ve kara kara taşlar dizdiler yoluna, her bir içten adımında defalarca.
İnsan anladı hayatı sonunda...
Hayat bir solukla başlamış ve bitmiş olsa da,
...onu sayısız kez yaşayabilen ancak ve ancak insanın cesur yüreğiydi, her bir dünyevi acının ardından tekrar ayağa kalkan omuzlarıyla.
Ve insan güldü hayata.
Sayısız kez...
Bu hayatta!
Soluk nefesine neşe katmaktan başka bir çözüm var mıydı yaşamak için aşkla?
YORUMLAR