Kaz Gelen Yere Tavuk Vererek Kurtulamazsınız...Kim ne kadarını feda ediyorsa, o kadarını vermek boynunuzun borcu.
Kim ne kadar seviyorsa o kadar sevilecek!
Kim ne kadar değer veriyorsa bir o kadarını hak edecek demektir...
Bir aşığın sevgi dolu, sıcak bakışlarına karşılık, kuru ve samimiyetsiz bir gülümseme kul hakkı değil midir?
Uçurumun kenarından, uçuruma düşme pahasına size uzanmış eli zamana kurban etmek kul hakkı değil de nedir?
Kim sizin için uykusuz kaldı?
En çekilmez anlarınız da yanınızda kim vardı?
Hiç bir saçmalamanızı yadırgamayan, sizinle saçmalayan kimdi?
Beraber bağıra çağıra şarkılar söylediğiniz, sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladığınız kimdi? Unuttunuz!
Bu kul hakkı değil de nedir?
Şimdi bu bakış açısıyla hepiniz birer günahkarsınız.
Öyle kurban keserek falan da kurtulamazsınız!
Hayatımızın en az bir döneminde, birilerine aldığımızdan eksik vermişliğimiz var.
Belki istemeyerek yaptık, Belki o an'ki şartlar gereği...
Ama en az bir kere yapmış ve defalarca da bize yapılmıştır.
Bu bayram bir düşünelim bakalım kime eksik verdik diye.
Arayın, mesaj atın, itiraf edin manevi borcunuzu.
Sevgilerin en yoğun haline layık annelerimizi, onların bizi sevdiği kadar sevmişmiyiz? Bu sadece bir örnek tabi.
Bu bir arkadaş, bu bir sevgili, bu bir dost olabilir.
Şimdi o kibirimizi, kendini beğenmişliğimizi bir kenara koyup yapalım gönül muhasebemizi bu bayram.
Düşünelim bakalım ne kadar eksik verdik, ne kadar eksik bıraktılar bizi...
Hayat zaten bundan ibaret.
Ezelden beri birilerinden kaçarken birilerini kovalarız.
Baktık çok seviliyoruz hemen cılkını çıkarırız.
Bir kırsak bu çarkın dişlisini hepimiz mutlu olacağız.
Unutmayalım ki bize değer veren herkese, onlardan aldığımız kadar borçluyuz. Kimine bir merhaba, kimine bir elveda borçluyuz.
Ve harcadığımız kadar da alacaklı...
Hadi hayırlı bayramlar, hayırlı alış verişler...
YORUMLAR