Yaşımız geldi geçti ömrümüzden de, yaşımız dinmedi bir türlü gözümüzden...Her yeni yaş biraz daha ağırlaştırdı sırtımızda ki yükü sanki.
Çocuklukta dökülen gözyaşları ne kadar güzelmiş meğer.Büyüyünce öyle olmuyor ne yazık ki. O zamanlar istediğimiz şeyi elde edebilmek için ağlardık, şimdi ise elimizden uçup giden kayıplarımıza ve elimize bir türlü geçemeyen yarına dair rüyalarımıza...
Bu kadar canımız yanmazdı o zamanlar.Düştüğümüz zaman kanayan dizimizin acısı,dünya da ki en büyük acı gibi gelirdi. Oysa büyüdükçe ne büyük acılar, ne büyük kanayışlar karşısına çıkıyormuş insanın.
"Öpülünce geçmeyen acılar"
İnsanlık daha ölmedi diyorlar ama ağır yaralı olduğu muhakkak.Çocuklar ölüyor, kardeş kardeşle çatışıyor, dost bilinenler yanlış yapıyor, birileri birileri üzerinden çıkar sağlıyor,yalanlar iftiralar kol geziyor, doğa katlediliyor,kimse kimsenin gözlerinin içine samimi bakmıyor, komşu komşuyu tanımıyor ve yaşam günden güne daha da zor hale geliyor.Medeniyet yaftası altında bayağılaşıyoruz! Nasıl bu hale geldik dönüp bir kez bakmıyoruz.Hem kendi insanımızı hem kendi insanlığımızı öldürüyoruz.İşte buna ağlamalıyız...
Ağlayarak geldiğimiz dünyada ağlayarak büyümek, dünyanın bozuk düzenine karşı sessiz eylemimiz. Öldürülen insanlık için hepimizin başı sağolsun.
YORUMLAR