Taşıtım olmadığından dolayı, her sabah işyerime gitmek için metroya biniyorum. Genelde oturarak gittiğim metroda kimi zamanlar kalabalıktan dolayı ayakta yolculuk yapmak zorunda kalıyorum. Etrafımı çok fazla gözlemlediğim için benimle birlikte ayakta yolculuk etmek zorunda kalan diğer kadınlar hemen gözüme çarpıyor. Kendi kendime “hadi ben gencim ve sağlıklıyım” diyorum. Ya diğer kadınlar? Onları şöyle bir süzdüğümde, içlerinde çok yaşlısı, hasta olanı, hamilesi, yanında ve kucağında bir çocuk olanı bile var! Bu sırada kafam hemen oturan centilmenlere çevriliyor. Centilmenlerin hiçbirisinde tık yok! Kalkalım da şu bayanlar otursun diyen bir tane erkek yok.
Hemen aklıma 1 yıl önce Seda Diker'in çok severek okuduğum bir kitabı geliyor. Kitabın ismi 'Dişi olmanın unutulan sırları'. Seda Diker kitabının başında okuyucularına ataerkil aile yapısını anlatıyor. 21'inci yüzyıl kadın-erkek ilişkilerinden çok farklı bir yapı hemen ortaya çıkıyor. Eskiden erkeklerin daha centilmen, kadınlarını daha koruyucu ve sahiplenici olduğunu görüyoruz. Peki o zamandan bu yana ne değişti? Neden erkekler tüm yükleri kadınların sırtına bırakıp kaçıyor? Özünde bütün bu yüklemeler çok kısa bir süre önce değişmeye başladı. Çocukluğumda dedemden bilirim; her sabah işine gücüne gider, erkeğin halledebileceği işleri asla anneanneme bırakmazdı. Yine o dönemde kadında çalışırdı. Ama erkek, erkekliğini bilir kadının omzundan ağırlığını alırdı.
Günümüz kadınları -buna bende dâhilim- neredeyse 7/24 çalışıyoruz. Şimdiki şartlara bakacak olursak geçinmek için kadınlarında çalışması neredeyse bir zorunluluk haline geldi. Gündüz işini bitiren kadın akşam evine gelir gelmez yemek hazırlar, ütü yapar, çamaşır yıkar. Hele ki birde anneyse en kutsal görevini tamamlayarak günü bitirir. Birde bizde bu kadar görevin yanında kocaya yapılan görevler vardır. Kadın zaten bu kadar zor görevi yaparken üzerine birde koca dayağı, insanların içinde eşi tarafından aşağılanma, çalışmayıp kadın sırtından para yiyen adam modelleriyle uğraşır. Tabi ki de her erkek bu şekilde demiyorum ama günümüzde bu modeller artık çok fazla sayıda. Erkeklerin artık kadınların yerine geçtiği ve kadınlarında hem erkek hem kadın olduğu bir toplumdayız. Kadın erkek eşitlendikçe, erkeklerin kendini daha çok saldığını düşünüyorum. Kadın yapar, kadın halleder, kadın çalışır, kadın dayak yer, küfür yer. Kafa bu! Sonra Türkiye'de mutsuz bir adam tablosu ortaya çıkıyor. Boşanmalar çoğalıyor, erkeklerin kadınlardan şikâyetleri günden güne artıyor. Erkeklere göre kadınlar; hem erkek işini yapacak, hem de kadınlığını bilecek. Bu şekilde düşünen adamların yaşadığımız dünyadaki görevi nedir o zaman? Kadın çabalasın, emek versin, üzerine bir de kadın olduğu unutturulsun. Metro olayındaki durum tamda bu…
Kadınların artık toplumda erkek gibi görülmesi ve kadının elinden her iş gelerek ayaklarının üzerinde durmasıdır. Benim her zaman kullandığım bir cümle var. Bir kadına ne verirseniz her zaman onu alırsınız. Kadın, erkeğinin yansımasıdır. Kadınlar, sizlerin hayatını bu kadar kolaylaştırıyorken, sizler kadınların hayatlarını bu kadar zorlaştırmayın. Size destek olan kadınlara en azından saygı gösterin. Toplum içinde kadınları küçük düşürücü hareketler yapmayın. Bunları uyguladıktan sonra ortaya çıkan yansımayı farkedin. O halde son olarak ne diyoruz?
Kadına her türlü şiddete ve aşağılamaya koca bir HAYIR!!!
Not: Kadınlar ve erkekler dünyada vazgeçilmez bir bütündür. Birbirlerini su ve ekmek gibi tamamlarlar. Çünkü her başarılı erkeğin arkasında bir kadın, her bereketin arkasında da bir adam vardır...
Sağlıkla ve aşkla kalın...
YORUMLAR