Affedin ki ruhunuz özgürce koşsun...
Gözde Kıroğlu

Gözde Kıroğlu

Hayata Kanat Çırp

Affedin ki ruhunuz özgürce koşsun...

22 Ekim 2014 - 18:57

Bir lise öğretmeni günün birinde derste öğrencilerine bir teklifte bulunur:

- Bir hayat tecrübesi yaşamak ister misiniz?

Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler.

- O zaman!, der öğretmen.

- Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin.

Öğrenciler bunu da kabul ederler.

- Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!

Öğrenciler, bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama, ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:

- Şimdi, bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.

Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:

- Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta,bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde.. Hep yanınızda olacaklar.

Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar:

- Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.

- Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar bana artık.

- Hem sıkıldık, hem yorulduk…

Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:

- Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir lütuf olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.

* * * *

Değerli okurlarım; bu hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü; gündelik yaşantımızda insanlar kendisine yapılan kötülükleri unutmak ve affetmek yerine, tedavi olmayı red ederek affedememe virüsünü üzerinde taşımayı tercih ediyor.

Hikayede de bahsedildiği gibi affedememe duygusu zamanla üzerimizde çok büyük ağırlık ve sıkıntılar doğurur. Kendi ruhumuzu zamanla kinci bir beyinle yarattığımız karanlık bir hücreye tıkarız. Yeni insanlarla tanışamaz, geleceği geçmişle kıyaslar, yaptığımız işlerde ise hep bir eksik kalır. Beynimiz sürekli geçmişe gider ve gelecekle ilgili kuşkularımız hep şimdide var olur.

Kişi kin duygusundan ötürü depresyona girdiğinin farkında bile olmaz. Gizli bir virüs misali ruhunu, beynini, hatta tüm benliğini zamanla bitirir. Nefret etmek ve size yapılan kötü bir olayı unutmamak sizi nefret ettiğiniz insana ise daha çok bağlar. Nefret ve özlem gibi tüm duygular iyice birbiriyle kucaklaşır. Bu karmaşıklığın içinde aslında kendi benliğiniz kaybolur. Belkide yaşıyacağınız çok mutlu bir olayı engelliyorsunuz... Ve diğer tüm mutlu zamanları...

Hasta olmaktan kimse hoşnutluk duymaz. Peki affetmeyerek bu hastalıklı ruhla insanlar neden mücadele etmeyi tercih ediyor? Oysa ki bunun en güzel tedavisi bağışlamaktır. Ego denilen olumsuz düşünce kalıpları insan beynine kanca atarak kişiyi ele geçirir. Ortaya çıkan sonuç ise takıntılı bir ruh...

Kişi bu duyguları üzerinden atamadığı için,aynı hataları tekrar yapıyor.

Affedememek bizi üzen kişiyi onaylamak değildir. Kendi ruhumuzu özgürlüğüne kavuşturmak için yapılan en faydalı eylemdir. Affetmek kişiyi hiçbirzaman saf durumuna düşürmez. Hep söylediğim bir cümle vardır. Affediyorum ve bu beni affettiğim için aptal yapmıyor; aksine yapılan kötüklerin farkında olup iyiliği seçmek oluyor. Çünkü; ben kendimi seviyorum. Yaşanması gereken nice mutlu zaman var önümde. İşte sizde yaşanılacak güzel günlerinizin farkına varın ve affedin. Geçmişi güzel bir tecrübe olarak görün ve hasta olan ruhunuzu üzerinizden fırlatın. Gelecek günleri doyasıya kucaklayın.

Affedeceğinizi kişinin yüzüne söylemek zorunda değilsiniz. Siz kendi ruhunuzu özgürce bırakmak için affediyorsunuz. Şimdi sizlere affetmekle ilgili güzel bir yöntem vericem. Yazmak herzaman güzel ve etkili bir yöntemdir ve ben bunu yöntemi çoğu ken uygularım. Elinize kağıt ve kalem alın.Affetmek istemediğiniz kişileri bir bir kağıda yazın ve bu kişileri beyninizde canlandırın. Onları affettiğinizi hayal edin ve ruhunuzun nasıl özgürce uçtuğunu görün. En son olarak kağıdı yakın...

Kül olan kağıt gibi içinizde yanan ateşi söndürün...

Not: Kendi benliğiniz için affedin... Unutmayın affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır!

Allah en iyi zamanda gerektiği gibi ilgilenecektir...

YORUMLAR

  • 0 Yorum