İzmir'den İstanbul'a mektup...
Gözde Kıroğlu

Gözde Kıroğlu

Hayata Kanat Çırp

İzmir'den İstanbul'a mektup...

13 Eylül 2014 - 20:20

İnanmak ya da inanmamak... Bu iki değer yargısı vicdanımızla bağlantılı en önemli değerlerden sadece birkaçıdır.
Hele ki bu 2 değeri gerçek anlamda çok değer verdiğimiz bir insan bize yaşatıyorsa, ya canımız çok acır ya da mutluluktan uçarız. 25 yılımın en çalkantılı depremini bana, insan olarak hala değer verdiğim, canımın içinden ona çok severek bir köşe ayırdığım, zamanımı onun için gerçekten isteyerek harcadığım bir insan yaşattı. Çok değer verdiğim o insanın bana inanmaması üzerine başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bugün sizlerle paylaştığım bu yazı bahsettiğim sebepten dolayı benim için çok önemlidir…

Çok nadirdir insanoğlunun hayatına yıldırım gibi aniden düşen bir insanın girmesi. Girdiği andan itibaren kalbinizi, aklınızı hatta tüm benliğinizi aniden çarptırır…
Ya çok seversiniz ya da o insan hayatınızda koca bir hiç olur. O insan benim hayatımda hiçbir zaman koca bir hiç olmadı. Aksine, ne yaparsa yapsın her zaman değerliydi. Hala daha arkasından kötü konuşmam. Sadece 'neden dinlemez, kinci bir insan değildi, Allah korkusu vardı 'diye söylendiğim olmuştur. Yıldırım gibi aniden hayatıma düşende o insanın İstanbul'lunun ta kendisiydi işte.

İstanbul'dan İzmir'e kafasını dinlemeye gelmişti. Çocukluğundan beri büyük problemler yaşamış, kötü insanoğlunun eline düşüp hatalar yapmış, özünde mükemmel bir insandı. Harbi vicdanı vardı, iyileşmek istiyordu. İzmir'in ona iyi geleceğini düşünüyordu. Güzel hayalleri vardı, dayısının izinden gitmek gibi...
Ara ara travmaları oluyordu, kolay değildi yaşadıkları sonuçta. Yaptığı yanlışlar sonucunda hatalarını görüp düzelmek istemesi bile onun için güzel bir sonuçtu.

Geldiği günden itibaren onun elini bir kere bile bırakmak istemedim. Yaşadığı olayları biliyordum ve topluma gerçekten geri kazanılsın istedim. Her zaman iyi olsun, ona laf söyleyenleri utandırsın istedim. Oda isterdi ama dengesini tutamamak gibi problemi vardı. Birlikte çok güzel 2 ay geçirdik. Bu zaman diliminde tabii ki acısı da vardı ama tatlısı daha büyüktü. İnsanız dedik, gözümüzü kapattık, hataları görmezlikten geldik. Dedim ya insanız hepimiz. Allah'a en yakın varlıklar kabul ediliriz.

Gitti ve İzmir'e bir daha dönemedi. Ona ne denildi bilmiyorum ama o hep bunun suçlusu olarak beni gösterdi. Yazımın başında da söylemiştim, severek zamanımı onunla harcadım. İsteyerek, hep o daha iyi yerlere gelsin diye “onun için” mücadele ettim. Sıkıntısı olduğunda yanında ilk ben olmak istedim. Girdiği bataklıktan çıksın, kaliteli bir hayata merhaba desin istedim.

Ve en önemlisi o ne yaparsa yapsın, ona dünyadaki en güçlü değer olan sevgiyi verdim. Sadece biraz daha iyi olsun diye...
Bunca yaşanılana rağmen o ne yaptı, bir kere olsun beni dinlemedi. Yargısız infaz yapıp, boynumu kırmayı tercih etti. Onunla beraber o kadar derin konuları konuştuğumuz halde, her şeyi dürüstçe paylaştığımız, dertleştiğimiz halde yinede suçlusu beni bildi.

Sen beni dinlemiyorsun ya bende sana şimdi buradan sesleniyorum. 2 ay boyunca ne yaparsan yap sırtını dönmeyen ben, neden şimdi sana sırtımı döneyim? Neden senin hayatınla oynayayım? Elini gerçekten vicdanına koy ve başka açıdan bakarak düşün. Çünkü bir insana iftira atmak, kalbini kırmak sadece 1 saniyeni alır. Kırılan parçaları birleştirmek ise ömrünü...
Herkesin hataları olur. Bunu sen daha iyi bilirsin. Bir insanın bir kere hatası oldu diye tekrardan dinlemeden ondan bilmek büyük günahtır. Derler ya bir kötülük bin iyiliği yok eder; bin iyilik bir kötülüğü yok edemez. Ben sana o kötülüğü yapmadım. Beni çok iyi tanıyorsun ve asla yapamayacağımı da biliyorsun. Senin için yaptığım tek eylem senin iyi olmanı istemekti. Az da olsa bir vicdanın ve sevgi dolu bir yüreğinin olduğunu düşünüyorum. Gitme sebebin ben değilim. Arada başka nedenler var. Sana hiçbir zaman yalan söylemedim, söyleme gereği de zaten duymam. Bunu da çok iyi biliyorsun. Bu saatten sonra sana diyeceğim tek cümle “ALLAH YOLUNU AÇIK ETSİN…” İSTANBUL'LU...

Not: Siz siz olun dostluğun, sevginin, aşkın kıymetini bilin. Bazı şeylerin ölüm gibi geri dönüşü olmuyor çünkü...
Kan bağınız olmasa da hiçbir gerçek dost çok sevdiği bir insanın asla kötülüğünü istemez!

YORUMLAR

  • 0 Yorum