Uzun bir aradan sonra tekrar sayfamda sizlerleyim. Tatil sürecim boyunca birçok yeri gezmekle kalmayıp, değişik ruh analizleri de yapma imkânım oldu. Bence bunlardan en kötüsü ve başyapıt olan karamsarlık duygusu hemen hemen herkeste mevcut. O kadar ele geçirmiş ki bizleri bu duygu, o yüzden milletçe kendimizi hep her şeyin en kötüsüne alıştırmayı başarmışız.
Sabah uyanır uyanmaz endişe solumaya başlıyoruz. Kararsız ve ümitsiz tavırlımızı giyinip evden çıkıyoruz. Bütün gün bu giysi ile dolaşıp endişe kafasını yaşamak bence çok normal. Hep örnek veririm; insanlar yürüyen mıknatıs gibidir. Tek elle pozitif balonu tutmak işe yaramaz. Gerçekten sevinci, aşkı, değeri, şükrü hakkıyla sunmak gerekir hayata. Ne kadar eksi yöne döndürürsen kafanı o kadar çıkmaz sokaklarda bulursun kendini. Hastalığımız, bir iş başvurusunda olumsuz yanıt almamız, aşk hayatımızdaki mutsuz sonlar hep bu yüzden.
Karamsarlığı hep sigaraya benzetirim ben. Sigara gibi yavaş yavaş bataklığa çekerken sizleri, kalp rahatsızlığı gibi sonunda psikolojinizi gümletir. Ne kadar çok beynimize işlersek bu çirkin ruh halini, o kadar işin içinden çıkamayız. Sonra 'ben zaten bunun olacağını biliyordum.' cümleleri sakız gibi herkesin ağzında. Bunu da yapan sensin benim güzel kardeşim! Her şeyin en kötüsünü düşünüp, kendini de çevreni de zehirleyen sensin. Sen böyle düşünüp manyetik enerjini de bu yönde yol aldırırsan, sen bu yönde zaten köle olmuşsun demektir. Doymak bilmez beyin yapımız ve karam-sarım ruh potansiyelinin başyapıtı evet sizlersiniz!
Doyumsuzluğumuz; aslında karamsarlığımızın en baş temelidir. Çünkü hep daha iyisi, daha güzeli, daha yenisi arkasından gelecektir. Sınır koymadığımız harcamalar maddi karamsarlığımızı etkilerken, ağzımızdan çıkıp da tutmayı başaramadığımız kelimelerde, bizlerin manevi ruh halini negatif bilince çevirir. Evet, bazen kelimelerimizi sinirden seçemiyoruz veyahut hak etmediğimizi düşündüğümüz davranışlara ayna tutuyoruz. Ardından bilinçsiz ruh haline bürünen genelimiz, sonuç olarak hem haklı hem de kararsız... Gerçek olanda bu bilinç kavramına bizim izin verdiğimiz. Biz istediğimiz sürece 'varlar' hep hayatımızda.
Hangimizin içinde dert yok ki? Sorsan her bir insana 'ah'lar vah'lar'çığ gibi... Ama hiçbir 'vah' uzun bir yol almaz, zamanı geldiğinde yerini güzel umutlara devreder. Yeterki karamsarlık kalbinizi ve ruhunuzu kemirmesin. Ruhunuzu bir kere ele geçiren bu kötü ruh hali, sonunda iç ve dış bedeni arafta sıkıştırıyor. Aslında farkına varmadığımız tek nokta; şükrettikçe, şükrettiğimiz şeylerin çoğalmasıdır. O yüzden kararma be ey güzel insan! Sadece sar ve sarıl...
Not: Ruhumuz karanlıkta kalırsa
Günahlar çıkar ortaya
Suçlu günahı işleyen değil;
Karanlığı getirendir...
Victor Hugo
Aydınlık günlere diliyorum...
YORUMLAR