Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir" diyenlere Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle bir soru sormak istiyorum. Aileniz Arap kökenli miydi? Öyleyse haklısınız Atatürk sizin dilinizi Türk topraklarından yok etti.
Yoksa, Türklerin ana dili hiçbir zaman Arap ve Farsça’dan karıştırılmış bir dil olmadı. Biz Türkler çok iyi biliyoruz ki tarihte Türklerin konuştuğu dillerin Arapça ve Farsça ile alakası yoktu.
Eski Türk medeniyetlerini ve dillerini araştırın, göreceksiniz ki yüzyıllar boyunca Türkçe konuşulmuş.
Osmanlı’da bile halk Türkçe konuşurdu. Yazı dilinde Arapça kullanılırdı.
Dolayısıyla bugün Cumhuriyetin imkanları ile bu günlere gelenler, tarihi de bilerek çarpıtma yoluna gidiyorlar.
Osmanlı’da okuma yazma bilenlerin oranı yüzde beşti.
Cumhuriyet ile birlikte; halk, okuma yazma seferberliği ile konuştuğu dili okumaya-yazmaya başladı.
YAŞASIN CUMHURİYET
Cumhuriyet “özgürlüktür”
Cumhuriyet “kimsesizlerin kimsesidir”,
“Cumhuriyet fazilettir”.
Cumhuriyet Atatürk’ün Türk Milleti’nin karakterine en uygun gördüğü yönetim biçimidir.
“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.” diyen Atatürk şu vurucu cümlelerle görüşlerini 1921 yılında yaptığı konuşmasında ifade etmiştir:
“ Ben, milletimin ve büyük atalarımın en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevi, kişisel ve resmi hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, mutlaka o milletin hürriyet ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır. Ben, yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmayalım! Bu sebeple milli bağımsızlık, bence bir hayat meselesidir.”
Atatürk’ün hem Türk milletine en uygun gördüğü hem de kendi karakterinin özgürlük ve bağımsızlıktan yana olduğunu belirttiği yönetim şeklini karşılayacak olan Cumhuriyet 29 Ekim 1923 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ayakta alkışlanarak kabul edilmiştir.
Cumhuriyet insanca yaşamanın, herkesin yasalar önünde eşit olmasının, ayrımcılığın ortadan kaldırılmasının yasalarca güvence altına alınmasıdır.
Devlet yönetimi babadan oğula geçmez. Seçimlerle seçilenler yine seçimlerle görevini sonlandırırlar.
Cumhuriyet rejimi gücünü geniş halk kitlelerinden alır. Zorbalık, güç kullanma, dayatma yoktur.
Cumhuriyet yönetimi ile demokratik kuralları birlikte yönetime geçiren Atatürk, halkına özgürlük, bağımsızlık, insanca yaşama, özgürce düşünme ve bunu özgürce söyleyebilme, yasalar önünde eşit olma gibi temel hak ve özgürlükleri devletin garantisi altına almıştır. Bu yüzdendir ki Türk halkı, Ata’sının yönetime geçirdiği Cumhuriyet’i sevmiş, benimsemiş, milli benliğine uygun olmayan esaret yönetiminden sıyrılmıştır. Ve yine bu yüzden cumhuriyeti koruma ve sürdürme konusunda asla taviz vermeyecektir.
Bu konuda Atatürk yine Türk gençliğine güvenmiş ve geçlere şöyle seslenmiştir:
“Gençler!
Cesaretimizi takviye ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve kültürle, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız.
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.”
YORUMLAR