Daima karşı karşıya gelmiş iki güç. İnsanlığın ilk icadıyla başlayıp günümüzde uzay yolculukları ile devam eden bilim ve neredeyse insanın doğuşundan itibaren var olan inançlar.
İkisinin kulvarlari ne kadar farklı da olsa zaman zaman karşı karşıya gelmiş, birbirlerine karşı savaşmış, bazen biri bazen diğeri galip gelmiştir. Ama ikisinin de gücü bir diğerini yok etmeye yetmemiştir.
Ne kadar dua edersek edelim, ne kadar bütün dinleri bir araya getirirsek getirelim atılan bir kurşunu durdurmaya gücümüz yetmez. Herkes bunun bilincindedir. Bilim ve bilimin getirdiği bir çok bilgiye ve teknolojiye de sadece inançla ulaşamayız. Yani inanç başka, bilim başka şeydir.
Bilim ve inanç denildiğinde, ikisi bir arada olmaz şeklinde bir yargı oluşturuldu son yıllarda. Bilimin üstünlüğünü savunanlar dini inkar yoluna giderken, dinin üstünlüğünü savunanlar da bilimin yanında yer alırlarsa dinden çıkacaklarını düşünüp bilimi inkar etmeyi sürdürüyorlar. Halbuki bunların ne birbirine karşı, ne de birbiriyle yarış içinde olmaması; tam tersi birbirinin gücünden faydalanarak ilerlemesi, insanlara yol göstermesi gerekir. Bilim kendini din, din de kendini bilim yerine koymamalıdır.
Özellikle bizim gibi dini unsurları ağır basan ülkelerde bilim ve inanç birbiriyle barışık ve birbirine saygılı olursa toplumdaki bir çok ayrıştırmanın da önüne geçilebilir. Bu ayrıştırmanın sebebi bu kurumlar değil tabii ki. Din ve bilim üzerinden insanların yanıltılması ve belli çıkarlara alet edilmesi yanlışına son verilmesi amacıyla bu iki kurumun iş birliği içerisinde olması şarttır.
Bugün birey ve toplum olarak daha huzurlu bir ülke özlemi içerisindeyiz. Ne zaman ki farklı kurumlara, inanç ve uygulamalara, düşünce tarzlarına saygı ve hoşgörü içinde olursak o zaman hem birey hem toplum olarak daha huzurlu olabiliriz.
YORUMLAR